Abyssos ๑ NamMin✔️

Özel bölüm

İyi okumalar❤️

Kar usul usul süzülürken bir tanesi burnumun ucuna gelmiş ve beni gülümsetmişti. Çok heyecanlıydım çünkü yarın yılbaşıydı!

Kar bir hafta öncesinden yağmaya başlamış ve tüm Seoulu beyazlar içinde bırakmıştı.
Namjoonu çift tatiline ikna etmem biraz zor olsada bir kaç saat sonra Yongpyong kayak merkezine gidecektik orada çok güzel oteller vardı ve hemen iki oda tutulmuştu bile. Tamamen kendi istediğiyle ayarlamıştı bu tatil yanlış anlaşılmasın...

Taehyungla birlikte kışı çok severdik kar oynamayı karda yapılacak tüm aktiviteleri bu yüzden fazlaca heyecanlıydım tabi bir de orada Namjoona hazırladığım sürprize nasıl tepki vereceğini merak ediyordum.

"Bavullar hazır mı bebeğim?"

Namjoonun sesiyle ona dönüp başımı salladım hızlıca balkonun kapısını kapatıp içeriye girdiğimde elimle iki bavulu gösterdim.

"Bunlar benimkiler senin için şu bavulu hazırladım."

İki bavulun yanında duran küçük çantayı gösterdiğimde Namjoon kaşlarını çatıp yanıma geldi. Elini belime yerleştirdiğinde burnunu saçlarıma getirip kokladı.

"Hala trip mi atıyorsun bana? Sadece bir kere 'hayır' dedim Jimin hadi ama!"

Çocukça mızmızlandığında omuz silkip kollarımı göğsümde birleştirdim. Bir kere hayır demiş olabilirdi ama bu tatile istemeyerek gittiği aşikardı!
Neymiş efendim Jungkookla Taehyung neden geliyormuş rahat edemezmişiz bir sürü şey söylemişti. Ama ben arkadaşımlada eğlenmek istiyordum bu benim hakkımdı!

Aslında en önemlisi de instagram sayfam için bol içerik çıkacaktı orada kafamda planlığım güzel videolardan çekmek istiyordum. Bir kaç ay önce kendime sayfa açıp lifestyle adı altında küçük bir influencerlığa adım atmıştım. Şimdiden sekiz bin takipçim olmuştu bile ve bir kaç iyi markayla çalışıyordum. Tabi kocamın Kim Namjoon olmasıyla da büyük etkisi vardı.

"Sen istemiyorsan bizle gelmek zorunda değilsin ama çok şey kaçırırsın baştan söyleyeyim."

Göz kırpıp parmağımla göğsünde daireler çizdiğimde gülümsemiş ve kazağımdan açıkta kalan boynuma öpücükle kondurmuştu. Tam olarak oraya boynuma bir zaafı vardı ve ben kışın bile kayık yaka giyiyor açıkta bırakıyordum.

"Jungkooklar gelir birazdan sende hazırsan aşağıya inelim."

Başımı salladığımda yatağın üstüne koyduğum kalın atkıyla montumu giyip eldivenlerimi cebime soktum. Namjoon önden bavulları alarak asansörle indiğinde bende sırt çantamı alarak aşağıya indim.

"Şirkete kim bakacak sen yokken? Jungkook hadi gidiyor zaten çalışmakta gönlü yok peki sen nereye gidiyorsun? Aklına kim sokuyorsa bu tür şeyleri artık."

Namjoon valizleri yardımcıya verirken annesine dönüp göz devirdi beni fark ettiklerinde ise Bayan Kim yüzünü buruşturmuş ve bacak bacak üstüne atmıştı. Aramızda soğuk rüzgarlar hala devam ediyordu ve gitmeye niyeti yok gibiydi. Neyse ki Namjoon dolduruşa gelen biri değildi eğer öyle biri olup anneci olsaydı çoktan boşanmıştık.

"Şirket üç günde batmaz anne merak etme hem eğer çok ihtiyaç olursa babam gider emekli oldu diye kendi şirketine bakmayacak değil ya?"

Babası alay ve sinir karışık bir gülüş attığında onların yanından geçip mutfağa adımladım. Tatlı mırıldanmaları duyunca dişlerim gıcırdamaya başlamıştı. Yoongi hyung kucağında küçük Young Mi'yle oturuyor onun gazını çıkarmaya çalışıyordu. O kadar tatlı sevimli bir kızdı ki her gördüğümde o küçük burnunu ısırmak istiyordum. Zaten erken doğduğu için bir ay kuvözde kalmıştı ve çok küçük bir bebekti. Gelişemediği için bir çok sıkıntı çıkmıştı ama şimdi iyiydi ve gayet sağlıklıydı. Sadece normal bebeklere göre daha minikti...