Takip

1.5K 148 78
                                    

Yorumlarınızı bekliyorum<3
Oy sınırı; 35

11.Bölüm


"Yine hangi saçma yere götürüp başına bela alacaksın Jungkook?"

Yoongi hyunga büyük ceylan gözlerimle bakarken bir yandan da peşinde dolaşıyordum. Yarın için izin koparmaya çalışıyordum ama kabul etmemekte ısrarcıydı.

"Ya bana neden güvenmiyorsun hyung, ne zaman saçma yere götürüp başıma bela aldım ki?"

Elinde ki gömleği askıya alıp dolaba astığında bana dönmüş ve kedi gözlerini kısmıştı.

"Her zaman, bilmem farkında mısın ama Jingi daha yedi yaşında. Geçen gün lunaparka gittiğiniz de üst üste uçan ahtapota bindiği için midesi bozuldu!"

Dudaklarımı büzdüğüm de yanına gidip koluna girdim ve kedi gibi sırnaşıp şirinlik yapmaya çalıştım çünkü bu numara her zaman yumuşatırdı.
Tamam bir kaç kere 'ufak' hatalar yapmış olabilirdim ama bu her zaman yaptığım anlamına gelmiyordu.

"Çünkü oğlun istedi her şeyi de benim üstüme atıyorsunuz valla bir gün çekip gideceğim buralardan."

Giyinme odasından yatak odasına geçtiğimiz de kolundan çıktım ve önüne atlayıp yanaklarını tuttum.

"Onu çok güzel bir kafeye götüreceğim hem söz vermiştim gitmezsek küser. Bu sefer hiç bir şey olmadan uslu uslu eve geleceğiz hyung~"

Yerimde çocuk gibi tepinmeye başladığımda iç çekti ve başını olumlu anlamda salladı.

"Tamam izin veriyorum ama saçma sapan şeyler yemek yok tamam mı?"

Başımı hızla sallayıp sarıldığımda huysuzca kendini çekmiş ve söylenmeye başlamıştı bu haline güldüğüm de yanağına bir öpücük kondurup geri çekildim.

"Artık yaşıtın arkadaşlar bul Gguk, biraz sosyalleş gez dolaş olur mu?"

"Benim arkadaşım var hyung sen merak etme beni!"

Hızla odadan çıkıp bir kaç oda ileri de ki kuzenimin odasına girdim. Yere oturmuş resim çiziyor ve kendi kendine konuşuyordu beni gördüğün de kıkırdayıp elini uzattı.

"Guk bak resim çiziyoyum."

Yanına çöküp resmini elime aldığımda onaylayan sesler çıkarıp onu kucağıma aldım ah cidden günden güne büyüyordu.

"Seninle yarın güzel bir yere gideceğiz dostum, babanı ikna ettim."

Göz kırptığımda gülümsedi ve olduğu yerde mutluluk dansı yapıp el çırptı.

"Neyeye gidiyoyuz Guk?"

Kulağın yaklaşıp sanki gizemli bir sır veriyormuşum gibi etrafıma bakındığımda o da moda girip hemen kucağımda küçülmüş ve gözlerini kısıp beni beklemişti.

"Bunu söyleyemem çünkü bu bir sır gidince öğreneceksin dostum."

"Tamam ben sıy tutabiliyim!"

Yanağına öpücük kondurup onu kucağımdan kaldırdım ve diz çökerek aynı boya geldim.

"Yarın kahvaltıdan sonra beni çirkin cücenin orada bekle, seni alacağım dostum."

'Çirkin cüce' dediğimiz sadece ikimizin uydurduğu bir terimdi aslında salonda kapının önünde garip ki abim sanat eseri diyordu, cüce heykeli vardı hatta ilk eve getirildiğin de Jingi görüp ağlamıştı. O yüzden de çirkin cüce diye adlandırıyorduk.

Abyssos ๑ NamMin✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin