"Ne oldu?
"Gölge Ruh her kimse, ya Bakan, ya da çok üst rütbelerde başka biri. Çünkü parmak izini silebilen bir tek onlar olabilir. Birine yaptırmış olamaz, çünkü kendi İris'i okunuyor. Bu şüpheli çemberimizi epeyce daraltır."
"Bu hem iyi hem kötü bir haber. Tamam, üzerine çalışacağım. Sen git ve dinlen."
"Tamam."
Kerem odadan çıktı ve Erdem tek başına kaldı.
"Kimsin sen Gölge Ruh?"*
"Oyun başlasın!"
Kimse hareket etmedi. Korkuyorlardı. Çünkü, eğer yanlış butonu seçerlerse öleceklerdi. Gölge Ruh yarışmacılara baktı:
"Ne oluyor? Hareket etsenize!"
Kimse hareket etmedi. Gölge Ruh en önde oturan birinin yanına geldi:
"Bu oyunu oynamak istiyor musun?"
Adam kafasını sağa solla sallayınca Gölge Ruh adamın kafasına bıçak soktu. Tüm sınıf çığlık sesiyle çalkalandı. Gölge Ruh 1456 numaralı yarışmacıya döndüğünde yarışmacı korkudan kırmızı butona bastı. Arkasında duran iğne, adamın ensesine girerek adama zehir enjekte etti ve adam öldü. Herkes korkuyla bu olana bakıyordu. Gölge Ruh havaya bir el sıktı:
"Hadi! Başlayın!"
Demir, yeşil butona bastı ve elleri çözüldü. O sırada bu olayı görenler yeşil butona bastı ve basanların 4'ü kurtulurken, 12'si öldü.
Emir, önünde duran butonlara bakıyordu. Gölge Ruh silahını ona tuttu.
"Hayır, bunu yapma."
"Birine bas!"
Emir, hâlâ butonlara bakıyordu. Gölge Ruh artık beklememek gerektiğini düşündü ve Emir'in eline sıktı:
"Son hakkın!"
Emir çığlık atıyordu.
Gölge Ruh, Emir'in kalbine sıktı ve Emir öldü.
Pınar dehşet içinde olanlara bakıyordu.
Pelin butonlara bakınca bir şey farketti. Kırmızı butonun altında görülmesi zor olan bir kablo vardı. Belki de ona basınca iğne harekete geçip onu öldürecekti. Demir'e seslendi.
"Efendim?"
"Çaktırmadan yeşil butonun altında kablo var mı diye bak. Sonra var mı yok mu söyle."
Demir, butona bakınca kablo göremedi.
"Yok."
"Anladım."
Pelin elini yavaşça yeşil butona götürdü. Eğer tahmini yanlışsa bu, hayatına bedel olacaktı. Uzun süre bunu düşünmek istemedi ve butona bastı.Kurtulmuştu. Elleri çözüldü ve hemen Furkan'ın yanına gitti. Yeşil butonda kablo vardı.
"Kırmızıya bas!"
"Ne?"
"Kırmızıya bas!"
Furkan, kırmızı butona bastı ve kurtuldu.
"Nasıl bilebildin?"
"Anlatırım. Pınar nerede?"
Etraflarına baktıklarında Pınar'ı göremediler. Aynı zamanda Emir de yoktu.
"Onlar nasıl yapacak?"
"Bilmiyorum."
Pınar, butonlara bakıyordu. Kendisi mimar olduğu için mühendislikten de az çok anlıyordu. Biraz bakınca kırmızı butonun altında bir kablo gördü. Kablonun uzantısına bakınca iğneye doğru gittiğini gördü ve yeşil butona bastı.
Kurtulmuştu.Yarışma bittiğinde geriye 13 kişi kalmıştı. Gölge Ruh 13 kişiyi bir sınıfta toplayıp konuşmasına başladı:
"396 kişiden 383'ü elendi ve geriye 13 kişi kaldı. Oyunları çok hızlı yaptığımızı düşündük. Bu yüzden şimdi 7 gün ara veriyoruz. 7 gün sonra 5. oyunumuz olan "İnsan Ne İle Yaşar"ı yapacağız. Konusunu 2 gün sonra öğreneceksiniz. Bu arada, normalde 7. oyundan sonra 8 kişi kalmalıydı ama şimdiden 13 kişi kaldı. Bu yüzden yarın tacizci, sapık, katil, hırsız, dolandırıcı ve benzerlerinden oluşan toplam 1238 kişilik bir grup yarışmaya gelecek. Sizlere de 1'den 13'e kadar numaralanmış yeni kıyafetler verelim. Size 7 gün sonraki oyunda şanslar. Şimdiden."
Gölge Ruh sınıftan çıktı ve askerler içeri girip yarışmacıları okuldan önceden kullandıkları oyun yerine götürdü ve herkese yeni kıyafetler verdi.
Pelin'in numarası 9, Furkan'ınki 12, Demir'in numarası 7, Pınar'ınki ise 10'du.
*Pelin, gece yarısı uyandığında ortalık tamamen sessizdi. Daha önce Erdem ile yaptığı gibi etrafı araştıracaktı. Odasından çıktı ve kameranın onu göremeyeceği şekilde ilerledi. O sırada kendisine doğru gelen bir asker fark etti.
Hemen ,kameranın altından ilerleyerek, askerin onu göremeyeceği bir şekilde köseyi döndü. Asker geçince yoluna devam etti.
Erdem ile daha önceden baktığı odanın önüne geldi. Kapı kapalıydı. Elini kapının koluna götürdü ve kolu aşağıya indirdi. Kapı açılmıştı. Biraz araladı ve içeride her bir tepsiye 1 ekmek ve 1 şişe su koyan askerleri gördü.
Aradan yarım saat geçti.
"İyi ki onların yerinde değiliz oğlum." dedi bir asker.
"Aynen, ben hergün 1 ekmek ve 1 şişe su içsem dayanamazdım herhalde."
Demek bir sonraki oyun buydu!
Pelin odasına döndü ve uyudu.
Yemekhanede yarışmacılara kahvaltı dağıtılırken Pelin; Pınar, Demir ve Furkan ile buluştu.
"Size bir şey söylemem lazım."
"Ne oldu?" dedi Furkan bir ekmek parçasını ağzına atmak üzereyken.
"Dur!"
"Ne oldu?" dedi Furkan ekmeği bırakıp.
"Bir sonraki oyunun konusunu öğrendim."
"5. oyunun mu?
"Evet."
"Nasıl?"
"Dün odamdan çıkıp askerlerin olduğu yere gittim. Oyunda herkese hergün sadece 1 ekmek ve 1 şişe su verilecek. Kimse ne olduğunu bilmediği için bir sürü kişi bu kadar lüks yemek yeme ayrıcalıklarından ve hergün midesi patlayana kadar yediği için bir anda bünyeleri bozulacak ve daha da kötü şeyler olacak. 7 günümüz var. Her gün yemeği biraz azaltalım. Öyle ki son günde sadece 1 ekmek ve 1 şişe su olsun yemeğimizde."
"Dediğin mantıklı. O zaman bugün salatayı yemeyelim."
"Bence de."
"Tamam, öyle yapıyoruz."
O sırada oraya birkaç adam geldi.
"Selam kızlar."
"..."
"N'apıyorsunuz bunun gibilerle bizim gibiler varken?" diyen adam "bunun gibilerle" derken Demir ve Furkan'ı göstermişti.
"Gidin buradan!"
"Neden? Daha yeni tanıştık."
Demir ayağa kalktı ve adamın önünde durdu:
"Defol buradan yoksa kötü olur!"
"Hahahaha. Ne yapacaksın ki? Cüce!"
Demir adamın burnuna yumruk attı.
"Aaaaaaah!"
Adamın burnu kırılmıştı. Adamın yanındakiler ellerine sandalye alıp Demir'e vurmaya başladı.
Demir yere yığıldı.
"Hey, pislik ödlekler!"
Adam, Pelin'e gülerek baktı. Sandalyeyi bıraktı ve Pelin'i tutmak üzere ellerini uzattı.
Pelin eğilip dönerek adama tekme attı. Adam düşerken ona bir yumruk attı. Adam yere yığıldı. O sırada başka bir adam onu tuttu.
Bir asker olanları görüp müdahale edecekken kafasına gelen kurşun darbesiyle yere düştü.
"Çok aptalsınız. Ben size eğer kavga çıkarsa "En sevdiğim şeydir. Ne kadar katliam, o kadar iyi demedim mi?" demiştim ama bazıları anlamıyor." dedi Gölge Ruh.
Pelin adama tekme atmaya çalıştı ama adam güçlüydü.
Bunu gören Pınar adama arkadan çelme takarak adamı düşürdü. Pelin adama yumruk attı. Furkan kavgaya girdi ve Demir'e saldıran bir adamı tutup başka bir yarışmacının masasına fırlattı.
Pelin bir adama tekme attı ve karnına dirsek atarak adamı etkisiz hale getirdi.
Demir bir adama sağ kroşe attı ve adamın çenesi çıktı.
Pınar bir adama aparkat salladı ve aparkatı yerini buldu. Adam yere düştü.
Furkan bir adama sandalye ile vurdu. Adam ona yumruk salladı ama Furkan eğilip adama direk attı. Adam sendeledi ve Pınar adama tekme attı.
Pelin bir adama sol direk attı ve arkasından yumruk atacakken adam onun yumruğunu tutup Pelin'e yumruk attı.
Pelin çığlık attı. Bunu duyan Demir adamın çenesini tutup boynunu kırdı.
11 kişiden geriye 3 kişi kalmıştı. Pelin iki tane adamın arasına girip zıplayarak onların ikisinin yüzüne tekme attı. Adamlar yere yıkıldı.
Herkes Pelin'e baktı.
"Tekvando öğrenmiştim."
Son kalan kişi kaçmaya çalışırken askerlerin kurşunuyla yere düştü ve öldü.
Askerler, kavgada elenenleri öldürdü. 1251 yarışmacıdan geriye 1240 tane kalmıştı.Sonraki Gün
Kahvaltıda ekip toplandı.
"Dün salatayı yemedik. Bugün de domates ve peyniri yemeyelim. Biliyorum, aç kaldık ama sonraki oyunu kazanmak için yapmamız lazım."
Ekip bu gün de yemeği az yedi. Sonraki günlerde yemeği daha da azalttı, öyle ki son 3 günde sadece ekmek ve su vardı yemeklerinde.
Yarışma GünüGölge Ruh, 1240 yarışmacıyı onar onar 124 odaya koyduktan sonra, her odada bir askerin tuttuğu, kendisinin olduğu videoyu gösteren telefondan yarışmacılara konuşmaya başladı.
"Evet. Yeni bir gün, yeni bir oyun. 5. oyuna geçtik ve bundan sonra 2 oyun daha oynayacağız ve çeyrek finale geçeceğiz. Neyse, oyunu anlatıyorum. Ve tabii ki neden ayrı odalara geçtiğinizi. 5. oyunun ismi "İnsan Ne ile Yaşar?". Zaten size daha önce söylemiştim. Ah be Tolstoy, ne iyi yazardı. Neyse, kurallara geçiyorum. Yarışmacılara yaşamaları için hergün sadece bir ekmek ve 1 bardak su verilecek. Ancak uyumak yasak. Uyuyanlar öldürülür."
Tüm yarışmacılar dehşet içindeydi.
"Ne oldu? Niye üzüldünüz?"
Yarışmacılar ses çıkarmadı.
"O zaman başlayalım. Askerler!"
Askerler, her odaya 10 tepsi halinde 1 kuru ekmek ve 1 bardak su götürdü. Bunlar her yarışmacıya verildi ve yedirildi. Pelin'in takımı dışındakiler lük yemek standartlarından bir anda böyle bir şey geçince kötü etkilenmişler ve daha şimdiden 13 yarışmacı bunu kabul etmediği için öldürülmüştü.
Pelin, kuru ekmeği yedi ve suyu içti. Onun için sorun değildi. Ama diğerlerine üzülüyordu.
Gölge Ruh yeniden konuştu:
"Bu arada süre 1 ay. 1 ay sonunda hayatta kalanlar devam edecek. Tabii ki o güzelim yemeklere kavuşacak. Neyse, sana devam edin."Günler geçtikçe bırakan ya da ölen sayısı artıyordu. Yarışmacı sayısı 1 hafta içinde 1240'tan 1123'e düşmüştü. 2. haftanın sonunda yarışmacı sayısı 1000'e kadar geriledi. Umutlar tükeniyordu. Pelin'in takımı ne kadar bu oyuna hazır girseler de, yine de zorlanıyorlardı.
*
Erdem, yatağından kalktı. Karnındaki yara iyileşmeye başlamıştı. Doktorun dediğine göre tam olarak iyileşmesine 3 hafta kalmıştı. Ancak yerinde oturup duramazdı. Yatağından kalktı ve Kerem'i aradı.
"Alo, Kerem."
"Efendim?"
"Hiç haber yok mu?"
"Oyunun yapıldığı yeri bulamadık, keşke sen de orada olsaydın. Ama ne yazık ki olanlar oldu."
"Karnım iyileşmek üzere. Hemen geçeceğim."
"Daha 3 haftan var. Olma..."
"Bana olmaması gerektiğini söylesen bile ben ne yaparım Kerem? En iyi sen biliyorsun."
"Yerinde duramazsın tabii."
"O yüzden kalkıyorum... Ah!"
"Erdem. İyi misin?"
Erdem yatağından kalkarken bacağı çözülmüş ve düşmüştü. Daha yeteri kadar güçlü değildi.
"Off, doğru dedin. Daha değil."
"Hayret, söz dinlemeye başladın."
"İyileştiğim anda ilk başta sana şamar atmaya geleceğim Kerem."
Kerem kahkahalara boğuldu.
2 hafta geçtiğinde geriye 839 kişi kalmıştı ve Pelin'in zekice planı sayesinde ekipten kimse elenmemişti. Gölge Ruh ise doğal olarak bu duruma sıkılmıştı. Aklına bir fikir geldi ve yarışmacıların önüne çıkarak konuşmasına başladı:
"Evet, yok hayır. Yok evet. Her zaman konuşmaya evet diyerek başladığım için şimdi de değiştireyim dedim. Neyse, 5. oyun bitti ve şimdi 6. oyuna geçiyoruz."
"Ne?"
Gölge Ruh bu sözü söyleyen yarışmacıya döndü:
"Ne oldu? Rahatsız mı oldun?"
Adam sustu.
"6. oyuna geçiyoruz. Konusu çok güzel. Bu arada oyunun ismi "Malikane". Oyunda yarışmacılar bir malikaneden çıkmaya çalışacak. Bunun için evde gizli olan bazı eşyaları bulup, onların yardımıyla çıkmaları gerekecek. Ancak evde gezinen cellatlar yakalanırlarsa, cellatlar kafalarını kesecek. 1 saat içinde çıkamayan içeride yayılmakta olan gazdan dolayı ölür. Ne güzel değil mi? O zaman gidelim malkaneye."Yarışmacılar malikanenin önündeydiler. Kimse onları göremezdi. Çünkü, burası kilometrelerce genişlikte, çok ıssız bir yerdi. Gölge Ruh yarışmacılara seslendi:
"Hadi, girin o zaman."
Malikane o kadar büyüktü ki içeriye en az 1000 kişi girebilirdi. Bu malikaneyi yapmak, Gölge Ruh'a milyonlarca liraya mâl olmuş olmalıydı.
Yarışmacılar içeri girdi. İçerisi çok karanlıktı.
Bir yarışmacı ileri doğru bir adım attı ve bir cellat ortaya çıkıp kafasını kesti. Bir anda salon çığlıklara boğuldu.
İçerisi o kadar karanlıktı ki, cellat hiçbir şekilde görünmüyordu. Ancak cellatlar, yarışmacıları özel gözlükleri sayesinde görüyordu.
Gölge Ruh sevinçle konuştu:
"Oyun başlasın!"Bir cellat bir yarışmacının kafasını kesti.
Karanlık ve korku, yarışmacıları daha da zorluyordu. Bu sefer kurtulmaları çok zordu.
Hepinize mutlu yıllar...
Bu arada, sizce Erdem oyuna dönsün mü?
Fikirlerinizi yorumlara yazmayı unutmayın...
![](https://img.wattpad.com/cover/287678057-288-k257918.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNU
AcciónNasıl kadim bir facia, yıllar sonra tüm dünyanın yerinden oynamasına sebep olabilir? Korkunç sırların öğrenileceği, gidenlerin geri dönemeyeceği, milyonların hayatını kaybetmesine sebep olacak bir oyun... Ve en kötüsü, bu oyunu bir psikopatın yapm...