Gölge Ruh hissiz bir şekilde bakıyordu. Ama bunu Cumhurbaşkanı göremezdi. Çünkü hiçbir kişi bu yarışma süresince onun yüzünü görememişti. Hep siyah maskesini takıyordu.
"Korkmuyorsan askerlerine içeri girmeleri şeklinde emir ver Sn. Cumhurbaşkanım."
"Tabii ki öyle olacak Sn. Gölge Ruh."
Cumhurbaşkanı aramadayken eline bir tuşlu telefon aldı ve Savunma Bakanı'nı aradı:
"Askerlere emir ver, içeri girsinler!"
"Hemen."
Savunma Bakanı askerlere emir ver:
"İçeri girin!"
Askerler kapıyı tekrar tıklattı:
"Kapıyı açın!"
"Ee, Gölge Ruh? Ne oldu?"
Gölge Ruh aramayı kapattı ve askerlerine döndü:
"Durum 72, Plan B1'e geçin!"
Askerler yarışmacıları tuttu ve içeri soktu.
Erdem, kendisine doğru gelen bir askere yumruk atıp onu yere düşürse de üzerine gelen bir sürü askere karşı bir şey yapamadı.
Askerler, yarışmacıları içeri götürdü ve onlara dolaptan çıkardıkları deli kıyafetini giydirdiler.
Sonra askerler de deli kıyafeti giydi ve herkesin kafasına siyah maske geçirdiler. Ancak dışarısı siyah maskenin ardından gözüküyordu. Sonra herkes dışarı çıktı ve dışarıda duran Özel Birlik son kez seslendi:
"Bu son şansınız! Açın kapıyı!"
Cevap gelmedi.
Savunma Bakanı emir verdi:
"İleri!"
Özel Birlik'ten biri, kapıya tekme attı. Kapı açılmayınca odunla kapıyı kırmaya çalıştılar. Ama kapı sağlamdı.
"Açamadınız mı lan bu kapıyı?"
Kapıya bomba koydular ve geri çekildiler.
"3"
Savunma Bakanı geri çekildi.
"2"
Herkes patlamayı bekliyordu.
"1"
Gölge Ruh hazırdı.
"0"
Bomba patladı ve kapılar açıldı.2 Yıl Önce
Gölge Ruh, bir arkadaşıyla konuşuyordu:
"Eğer polisler içeri girerse en az 5 planımız olmalı. Biri olmazsa diğeri."
"Bence de. Ama ilk plan sadece savunma amaçlı olmalı. Yani polisler gelecek, savunacağız ve tekrar gelmek için hazırlık yapacaklar. Asıl plan olan 2. planımızı o zaman gösteririz işte."
"Güzel de plan ne olacak onu düşünelim."Gölge Ruh geçmişine daldı. Aklına babasını öldürmesi gelmişti. Polislerin içeri girişi, çığlıklar, haykırışlar. Bir sürü polis vardı. Siyah ceketli, armalı...
Herhalde onu deli diye tıkacaklardı. Veya direkt hapse. Bir dakika. Deli mi?
"Tabii ki!"
"Ne oldu?
"Buldum! Herkese deli kıyafeti giydireceğiz!"
"Ne?"
"Evet, bana güven! İşe yarayacak!"
"Sen bilirsin."
Şimdi
Arkadaşı, askerler içeri girip onlara lazer tutarken Gölge Ruh'a dedi:
"Sence 2 yıl önce yaptığın bu plan işe yarayacak mı?"
"Tabii ki! Görürsün."
Savunma Bakanı içeri girdi:
"Bu da ne?"
Gölge Ruh dışında herkes, deli kıyafeti gidiyordu. Sonra Gölge Ruh, üstünü ve ayaklarına kadar uzanan pantolonu çıkarttı ve altında deli kıyafeti belirdi.Askerler ona nişan aldı.
"Bence bunu istemezsiniz." dedi Gölge Ruh ve cebinden yavaşça kendisine bağlı olan bir düğme çıkardı."Eğer beni öldürürseniz bu alet benim öldüğümü anlayacak ve altınızda duran bomba patlayacak."
Askerler altlarına bakınca kumun altında metal bir şey gördüler. Gölge Ruh elini maskesine yöneltti.Yüzündeki maskeyi çıkarınca ise deli kıyafeti giyen yarışmacı ve askerlerde olduğu gibi yüzünde siyah maske belirdi.
Gölge Ruh, eline bir silah alarak diğer delilerin içine girdi.
Savunma Bakanı hâlâ şaşırıyordu. Gölge Ruh, sessizliği bozdu ve konuşmaya başladı:
"Gördüğün bu deli kıyafeti giyen insanların kimisi asker, kimisi yarışmacı. Yani birini vurarsanız yarışmacı da olabilir, asker de ben de. Bunu istemezsiniz diye düşünüyorum."
"Sen adi..."
"Daha bitmedi ama. Devam ediyorum. Herkeste silah var. Ve onlar tehdit edilince size sıkabilirler. Çünkü korkaklar. Ayrıca sizin bu yeri bulmanız imkansızdı. Demek ki birinde çip var. Tahmin edebiliyorum. Değil mi Erdem?"
Gölge Ruh, Erdem'i göremese de, Erdem onu görüyordu.
"Ne istiyorsun Gölge Ruh."
"Erdem'i de alıp çıkmanızı."
"..."
"Biraz düşünmelisin tabii ki. Ama altında benim kontrolümde olan bir bomba varken bence biraz daha hızlı yapmalısın."
Savunma Bakanı titredi ve altına baktı.
"Ee, ne diyorsun?"
"Cumhurbaşkanı'na sormalıyım."
"Hayhay."
Savunma Bakanı, Cumhurbaşkanı'nı aradı ve olanları anlatmaya başladı.
Erdem endişeyle etrafına baktı. Kimseyi ayırt edemiyordu. Sonra bazı insanların kıyafetinde askerlerin giydiği siyah giysinin yansıdığını gördü. Askerleri ayırt edebiliyordu.
Erdem, yanındaki kişiye bunu söyledi ve diğerlerine anlatmasını istedi. Yanındaki kişi diğerlerine anlatmaya başladı ve bunu bilen kişi çemberi arttı. Bir asker onlara döndü:
"Ne oluyor?"
"Yok bir şey." dedi Erdem.
Asker geri dönünce anlatmaya devam ettiler.
Ver herkes hazırdı.
Herkes Erdem'e döndü. Erdem havaya ateş açtığında başlayacaklardı.
"3,2,1..."
Erdem havaya bir el sıktı ver karmaşa başladı. Erdem yanındaki askere silahın kabzasıyla vurdu ve asker yere düştü. Bir asker oara sıktı ve birkaç yarışmacı ve asker vuruldu. Erdem, o askeri vurdu ve başka bir askere tekme attı. Üzerine doğru gelen başka bir askeri ise yine silahla vurdu.
O sırada Gölge Ruh, arkasına döndüğünde az daha küçük dilini yutacaktı.
"Ne oluyor burada!?"
Bir asker yanına geldi:
"Yarışmacılar bizi ayırt edebiliyor galiba. Nasıl oldu anlamadım."
"Ne? Nasıl olur?"
"Bilmiyorum ama gitmem lazım."
Asker kalabalığa doğru giderken bir yarışmacı tarafından kafasından vuruldu.
Erdem bağırdı:
"Yarışmacılar kıyafetlerini çıkarsın!"
Yarışmacılar soyundu ve o halde askerlere sıktı. Artık her şey daha kolaydı. Askerler giderek azalıyordu.
Gölge Ruh bir asker çağırdı:
"İçerideki askerleri getir."
Asker içeri koştu ve askerleri çıkardı. Bir anda yüzlerce askerin kendisine doğru geldiğini gören yarışmacılar çaresizlik içinde silahlarını yere bıraktı. Askerler yarışmacıları kelepçeledi ve Erdem'i serbest halde- kelepçelemeden tutarak- Gölge Ruh'un yanına götürdü. Gölge Ruh, Erdem'e yumruk attı.
"Seni normalde onlara vermeyecektim. Ama bu daha iyi bir ceza."
Gölge Ruh, Erdem'in karnına bıçak soktu. Erdem acıyla bağırdı. Gölge Ruh, Erdem'i bir askerle beraber Savunma Bakanı'na götürdü:
"Al, senin olsun!"
Özel Birlik, Erdem'i aldı ve orada duran araca götürdüler. Hazırda duran bir doktor, Erdem'i muayene etmeye başladı.
Savunma Bakanı, Gölge Ruh'a döndü:
"Seninle sonra görüşeceğiz."
"Görüşürüz."
Askerler çıktı ve yarışmacılar içeride duran binaya girdi.*
Erdem, gözlerini açtığında evinde yatıyordu. Yanında bir kadın vardı.
Gözleri kapandı.
Gözlerini açtı. O kadın bu sefer ona bir şey içiriyordu.
Gözleri kapandı.
Gözlerini açtı. Karnına bir bez sarılmıştı. Sargı ile desteklenmişti. Kadın ona seslendi:
"Erdem Bey, lütfen sakin olun ve yatakta istihbarat edin."
"Ne oldu?"
"Gölge Ruh ismiyle tanınan kişi sizi bıçakladığında karnınızda derin bir yara açıldı. Ameliyat edildiniz ve şimdi buradasınız. Ancak 2 hafta boyunca istiharat ederseniz karnınız iyileşecek. Tam olarak iyileşmesi ise yaklaşık olarak 1 buçuk ay sürer."
"Benim çalışmam lazım."
Erdem yataktan kalktı ve o anda yere düştü. Kadın onu tutup kaldırdı.
"Yatakta istiharat etmeniz gerekmekte. Lütfen geri yatın."
"Off."
Erdem yattığı anda uyudu.*
Gölge Ruh, yarışmacılara döndü:
"Evvet, polisler gelmeden önce geriye 503 kişi kalmıştı. Asker zayiatımız 238, yarışmacı zaiyatı ise 107. Yani geriye 396 yarışmacı kaldı. Yarın, 4. oyunu yapacağız. Ama büyük ihtimalle çok insan kalmayacak. Bu arada, giden arkadaşınızdan da bahsetmek istiyorum. O arkadaş, sonraki oyunlarda olmayacak. Kendisi bir polisti, bazılarınızla tanışmış olabilir. Neyse, o zaman 4. oyunda görüşürüz."
Gölge Ruh içeri girdi ve askerler yarışmacıları içeri almaya başladı.Erdem, uyandı ve yanındaki çekmeceye baktı. Eldivenler, telefonu, silahı ve rozetinden başka bir şey yoktu. Telefonu aldı ve güvendiği bir arkadaşını aradı.
"Alo, Kerem?"
"Efendim Erdem?"
"Sana bir şey söylemem lazım."*
Kapı tıklatıldı.
"Açık."
Kerem içeri girdi.
"Al bu eldivenleri. Üstünde Gölge Ruh'un parmak izi var."
"Ne?!"
"Sessiz ol."
"Pardon."
"Bu eldiveni laboratuvara götür ve tarat. Sonuçları da yalnız bana söyle."
"Anladım. Peki sen iyi misin?"
"İyiyim."
"Tamam, götürüyorum."
Kerem, gitmeden önce sordu:
"Peki, nasıl aldın parmak izini?"
"Eline bu eldivenlerle dokunmanın yolunu buldum."
*
"Neyse, çok uzattım. Artık oyuna geçmeliyiz."
Erdem, Gölge Ruh'un eline dokunmak için zaman kazanmalıydı. Hemen söze girdi:
"Niye yaptın?"
"Neyi?"
Hemen bir şey buldu.
"Oyun yerini neden değiştirdin?"
"Güvenlik için her 3 oyunda bir yer değiştirilir. Yaklaşık 1000 yarışmacıyı buraya nasıl soktuğunu soruyorsan her 10 kişiye 2 asker görevlendirerek, her yarışmacıyı farklı bir araba ile farklı saatte buraya getirdik. Neyse, ben gideyim."
Erdem, Gölge Ruh'un elini tuttu:
"Bekle."
"Ne oldu?"
"Ben... üzgünüm."
"Eldiveninin kumaşı karışımda seni zorlar. Çıkar."
"T-tamam."
Gölge Ruh dışarı çıktı. Erdem, parmak izini almıştı. Ardından iki asker gelip Erdem'i dışarı çıkardı.
*
Gölge Ruh, 4. oyununun sabahı yarışmacılara seslendi:
"Evvet. 4. oyuna hoş geldiniz. Oyunu tekrar anlatayım. Siz yarışmacılar bir sandalyeye önlerinde doğruyu ve yanlışı simge eden iki butonla oturacaklar. Bu ikisinden biri onları kurtaracak, diğeri ise acı bir şekilde öldürecek. Eğer yanlış butonu seçerlerse, enselerinin arkasında olan iğne onları öldürecek. Ne iyi, değil mi? Neyse, devam edeyim. Herkesin seçimi farklı. Yani herkesteki yanlış olan kutucuk aynı değil. Artık oyuna başlayalım. Ama önce, küçük bir yer değişikliği."
Askerler, yarışmacıları alıp arabalara 5'er 5'er koydu. 2 saatlik yol sonunda terk edilmiş bir okula vardılar. Askerler, yarışmacıları sıralalara oturttu.
"Oyun başlasın!"
*
Kerem, Erdem'in evine gitti. Zili çaldı. Kapı açıldı ve Erdem'in odasına girdi.
"Erdem. Sonuç çıktı."
![](https://img.wattpad.com/cover/287678057-288-k257918.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNU
AksiNasıl kadim bir facia, yıllar sonra tüm dünyanın yerinden oynamasına sebep olabilir? Korkunç sırların öğrenileceği, gidenlerin geri dönemeyeceği, milyonların hayatını kaybetmesine sebep olacak bir oyun... Ve en kötüsü, bu oyunu bir psikopatın yapm...