1

957 59 7
                                    

"...işte mühürlenme bu şekilde gerçekleşir." 2 saattir profesör Min ve anlattığı mühürlenme dersinde sıkıntıdan ölmek üzereydim. Kafamı yasladığım masadan kaldırdığım da Sehun'un Jongin ile kesiştiğini görmem ile gerisin geriye geri yattım. Geçen ki yaptığı itliği unutacak değildim.

O gün Sehun apar topar beni yatakta bırakıp üstelik kapıyı bile kilitlemeden Jongin'in odasına gitmiş. Ama yiyişmeleri için odada kimsenin olmaması gerektiğinden Jongin'in yeni oda arkadaşını da benim yanıma postalamışlar. Hoş kapıyı kilitlese bile anahtarı Chanyeol'e vermesi pek zor değildi ama bir kez daha kapıyı kilitlemeyi unutsa ve azgın bir alfa odama dalsa tanrım sen beni azmış alfalardan koru.

Kolumu başımın altına alıp rahat bir pozisyonda yönümü sınıfa döndüğümde Chanyeol ile göz göze gelmiştim.

Park Chanyeol Elyxion başkan'ının oğlu ve bir Delta. Aslında ortak bir kaderimiz olduğuna adım kadar emindim. Omegaler nasıl sevilmeyip nefret ediliyorsa, deltalarda sevilmeyip korkuluyordu.

Yine de benden daha iyi durumda olduğu aşikardı. Ben güçsüzdüm o ise en güçlü kurt. Ben narindim o ise benim üç katım. Ben çocuk doğurabilirdim o ise asla. Ama bu durum olumsuz değildi benim için karnımda büyüyen bir can, bebeğimin olmasını çok isterdim.

Gözlerimi hızlıca kaçırdığım da o akşamın anıları doluşmuştu yine beynime. İnce belimi saran güçlü kolları ve sıcaklığını hisseder gibi olmuştum.

Ben uyandıktan beş dakika kadar sonra o da uyanmıştı. İki dakika kadar sonra da dağılmış halde Jongin ve Sehun girmişti odaya. Chanyeol uzun bir süre belimde ki elini çekmemişti ve beni sıkıca bedenine yapıştırmaya devam etmişti.

Sonra Sehun hızlıca beni yataktan kucaklar gibi yanına çekmişti ve Jongin'de yeni oda arkadaşını alıp hızlıca çıkmıştı. Onlar gittiğinde Sehun ile uzun süre dövüşmüştük. Daha doğrusu ben Sehun'un üzerinde debelenmiş o da bir yerime zarar vermeyeyim diye elimi ayağımı tutmaya çalışmıştı.

"Bana hâlâ kızgın mısın?" Sorduğu soru ile ona baktığımda. Göz devirerek "Tanışıyor muyuz?" demiştim. Evet Sehun benim için bitmişti. Nokta.

"Hadi ama Baek küs kalmayalım. Lütfen bir daha böyle bir duruma sokmayacağımı seni." sessiz bir kahkaha atıp. "Küs kalmayalım öyle mi? Adam bir delta istese o yatakta düz yatırır ters sikerdi beni. Konuşma benimle." Sehun oflayıp sırtını sandalyeye iyice verince tekrardan Chanyeol ile göz göze gelmiştim. Ne bakıyorsun kardeşim bakışlarımdan atıp kafamı duvara döndüm ve bay Min'in sexs sırasında mühürlenmenin incelikleri konuşması eşliğinde yeniden uykuya daldım.

.............

Tam bir hafta geçmişti ve Sehun her fırsatta kendini affettirmek için elinden geleni yapıyordu. Hoş benim de ilk kızgınlığım kalmamıştı ona karşı. Kızgınlık demişken lanet kızgınlık döneminede yalnızca iki hafta kalmıştı.

Akademide ki bir kaç alfa bu yüzden sürekli peşimde dolanıyorlardı. Aç kurtlar.

Profesör Song kızgınlık dönemim için en etkili ilaçları gizlice tedarik ediyordu ancak bu sefer işinin zor olacağını söylemişti.

Bana nedensiz bir şekilde iyi davranan Profesör Song Bitki Bilimi dersimize giriyordu. Benim için ayarladığı ilaçlar ise yurt dışından gelen bitkisel haplardı.

Eğer o olmasaydı şimdiye bir alfanın eşi olmuştum. Tanrı Profesör Song'u korusun. Ancak bu kızgınlık dönemim hiç de kolay geçmeyecekti. Dediğine göre ilaçları getiren çete polis baskını ile tutuklanmıştı ve bu kez tek başımaydım.

Koridorda başım eğik bunları düşünerek yürürken bir el omuzumdan tuttuğu gibi beni çekiştirmeye başladı.

Anlık şoku atlatıp kim olduğunu anladığım da içimi saran korku bacaklarımın titremesine neden oldu. Akademinin en pis ve belalı alfası Jinyoung.

Kendimi temizlikçi odasında bulduğumda Jingyoung'a sertçe vurarak çıkmaya çalıştım ama nerede omuzlarım'dan kavrayıp beni daracık alanda köşeye sıkıştırdığında işte şimdi şıçtın Baekhyun dedim kendi kendime.

"Kimler varmış burada. Okulumuz'un en güzel kurdu Byun Baekhyun." kulaklarıma fısıldadığı iğrenç kelimeler ile yeniden çırpındım. Fazla agresif olmama sürekli sinirlenen Jin bedenimi kendisine çekip sertçe yeniden duvara çarptığında belimde ve kafamda hissettiğim sızı ile gözlerimi sıkıca yumdum. O an bir kurtarıcı istedim tanrıdan.

Gözlerimi tekrardan açıp o iğrenç yüzüne karşı " Siktir git Jinyoung. Rahat bırak artık beni. Senden nefret ediyorum anladın mı?" alaycı gülüşü anladığını ama işine gelmediği için anlamamazlıktan geleceğinin habercisiydi.

Dilini damağına vurarak çıkardığı sesten sonra " Alfan seni çok özledi Baekhyun. Seni ve o küçük ağzını." kelimeler dilinden döküldükçe bana yaptıkları aklıma gelmişti. Her seferinde zorla bana sahip olmaya çalışırdı. Ve ben her seferinde çığlık çığlığa bütün akademiyi başımıza toplar Sehun ile Jongin'in beni kurtarmasını beklerdim. Şu an da aynısını yapacaktım o iğrenç ellerini bana süremeyecekti.

Ağzımı çığlık atmak için açtığım anda elleri ile kapamıştı. Nefesim ve sesim boğazımda kaldığında hızlıca çırpınmaya başladım. Salgıladığı baskın fermonu ve diğer elinin omuzlarıma yaptığı baskı ile dizlerim üzerinde yere çökmek zorunda kaldım. Tutamadığım gözyaşlarım yanağımdan eline akarken bana yapacağı şeyi tahmin etmek beni korkutuyordu.

Yere dizlerimin üzerine tamamen çöktüğümde elleri fermuarına gitti. Pis ağzı bu sefer zehrini kusmak için açıldığında çırpınmaya devam etmek çok zordu. Üzerimde kurduğu baskıyı omurgalarımda hissediyordum.

"Ellerimi çektiğimde de bağıramayacaksın seni küçük omega."

İşte o an tanrıdan gelecek olan kurtarıcıya o kadar ihtiyacım vardı ki. Çünkü şimdi kurtulamazsam eski Byun Baekhyun tamamen ölecekti.

Jinyoung pantolonunun fermuarını hızlıca indirirken bir anda geriye doğru fırladı. Bir an özgür kalmanın getirdiği fazlaca oksijen ile ellerimi göğsüme vurarak nefes almaya çalıştım. Öksürüklerimin arasında iri bir bedenin Jinyoung'u yere yatırıp hızlı ve sert yumrukları ile bayılttığını görmem ile de yerden doğrulmaya çalışıyordum. Temizlikcinin odasının o kadar da dar olmadığını fark etmem şu durum içinde ki en saçma şeydi.

Beni kurtaran kimdi. Tanrı sonunda beni duymuş ve kurtarıcımı göndermiş miydi yoksa? Kafamda ki deli sorular ile kalkamayım yere düştüğümde Jinyoung'un üzerinde ki tanıdık beden kalktı ve bana döndü.

Hâlâ ağladığımı buğulanan gözlerimden anlamıştım ama bu durum kurtarıcımın kim olduğunu görmeme engel değildi.

Park Chanyeol yani lurtarıcım hızlıca yanıma gelmiş ve elleri ile vücudum da bir hasar var mı diye nazikce kontrol ediyordu. Gözleri gözlerim ile buluştuğunda sakince "İyi misin? Sana zarar vermedi değil mi?" diye sormuştu. Yani sanırım çünkü o endişe ile konuşurken ben korkunun bedenime yaptığı etkiden dolayı ağlayarak kollarına bayılmıştım.

.....................

920 kelime.

Light / Chanbaek / MiniFic / TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin