♪Zack Hemsey-The Way♪
Tüm bölümleri bu şarkıyla okumanızı tavsiye ederim. Heyecanı daha iyi hissetmeniz konusunda yardımcı olacaktır. İyi okumalar dileriim ღ
→Başlangıç tarihiniz?
Baş ağrısı dayanılmaz hâle gelirken gözlerimi huzursuzca açtım. Yerimde doğrulup şakaklarımı ovalarken bir yandan da dün geceki partiyi hatırlamaya çalışıyordum. Ama görüntüler o kadar karışıktı ki çok fazla içtiğimi anlamıştım. Fakat güzel ve eğlenceli bir gece olduğunu da atlayamazdım.
Bu baş ağrısı tam tersini iddia etmek istercesine artınca sızlanıp yataktan kalktım ve lavaboya ilerleyerek elimi, yüzümü yıkadım. Kendime az da olsa gelmiştim, ardından yarı uykulu bir şekilde mutfağa gidip kahve yapmak için kahve makinesinin yanına ilerledim. Aynı zamanda gözlerim televizyon kumandasını arıyordu.
En sonunda bulmuş olup televizyonu açtım ve rastgele bir kanalda bırakarak arkamı döndüm. Bir yandan televizyondan gelen telaşlı sesleri anlamaya çalışırken bir yandan da kahve yapıyordum. Fakat o anda durmama sebep olan bir şey oldu. Dikkatim tamamen televizyona kayarken kaşlarımı çatıp merakla televizyona döndüm.
Haberde dün parti yaptığım yeri gösteriyordu. Büyük ve ihtişamlı bir partiydi. Normalde övgülerden falan bahsedilir, güzel bir gece olduğu dile getirilirdi ama bu haberden korku ve endişe akıyordu. Kumandayı elime alıp sesi biraz daha açtım ve önümde bulunan koltuğa oturdum.
"Dün gece Noel için düzenlenen bu büyük partideki kan donduran kareler birazdan sizlerle."
Çığlık ve kaçışlar vardı. Fenalaşıp bayılanlar, ağlayanlar ve tabi video çeken meraklı gruplar...
"Bu telaş ve korkunun sebebi, oraya parti için gelen bir grup gencin vahşice öldürülmesinden dolayı olduğu anlaşıldı. Kimin yaptığı ve neden yaptığı bilinmemekle beraber hiçbir ipucu veya görgü tanığı da bulunmamakta."
Ekrana geri olay yeri görüntüleri gelince kalbimin değişik bir şekilde attığını hissettim. Sayabildiğim 3-4 tane genç vardı. Yüzleri pikselliydi, o yüzden durumlarını net olarak göremiyorum ama çok kötü halde olduklarını tahmin edebiliyordum. Onlara bunu kim yapmıştı?
Bu çok..caniceydi.
Sunucunun bir anda gelen heyecanlı sesiyle ben de yerimde dikleştim. "Şimdi gelen habere göre olay mahallinde bir şey bulunmuş. Bu eşyanın katile ait olduğu düşünülüyor."
Sunucu birkaç şey daha diyordu ama benim dikkatim tamamen ekrandaki ipucu sayılabilecek eşyaya kaymıştı. O anda boğazımın kupkuru olduğunu hissettim ve başım bu sefer deli gibi zonklamaya başladı. Gözüm ekrandaki 'bilekliğime' kayarken sertçe yutkunmuştum.
Hiçbir şey anlamıyordum. Anlam veremiyordum... Bilekliğin bana ait olduğunu biliyordum çünkü onu annem bizzat kendisi yapmıştı. Bir benzeri yoktu yani... Bilmediğim şeyse, onun nasıl orda olduğuydu.
Hafızamı zorlamaya çalışıyordum ama o bana yardım etmek istemezcesine dün gecenin ilerleyen vakitlerini bir türlü gözlerimin önüne getirmiyordu. Sadece delirtecek derecede bir baş ağrısı vardı.
Onun orda ne işi vardı? Gözlerim geri ekranda yer alan cansız bedenlere kaydı. Onlar kimdi? Ve ben dün gece ne yapmıştım..?
Televizyonu kapatıp başımı ellerimin arasına aldım. Delirecektim resmen. Düşünüyordum, hatırlamaya çalışıyordum ama bunların hiçbiri bir işe yaramıyordu. Bir sonuca varamıyordum. Sadece bilinmezlik vardı... Suçlu olup olmadığımı bilmiyorum, o bilekliğin orda ne işi vardı, o insanlar kim bilmiyorum...
Ve işin en kötü yanı, ne yapacağımı da bilmiyordum.
Kapıya sertçe vurulmasıyla yerimde sıçradım. Gözüm korkuyla kapıya gitmiş, öylece sessizce oturup kulak kesilmiştim. Kapının birkaç kere daha vurulmasıyla tedirginlikle ayağa kalktım ve nefesimi tutarak kapıya doğru yaklaştım. Polisler bu kadar çabuk mu bulmuştu beni?
Kapıya bu sefer tekmelenircesine bir kez daha vuruldu ve ardından çok yüksek çıkmayan bir ses duyuldu. "Yun Hee, kapıyı aç. Benim, Jimin."
O an ağlayacakmış gibi hissetmiştim. Derin bir nefes alıp beklemeden kapıyı açtım ve Jimin'in telaşlı yüzüyle karşılaştım. Onun yüzünü görmemle boğazımda büyük bir düğüm oluştu, yutkunamıyordum bile. Beni anında içeriye çekip kapıyı da ardından kapattı. Geri bana dönünce hızlıca beni inceledi. Görünürde bir şeyimin olmadığına ikna olmuş olacak ki gözlerini gözlerimle buluşturdu.
Dışardan belki hiçbir sorunum yoktu ama içerde büyük bir enkazın altındaydım. Bilinmezlikler, korkular bir bir üzerime yıkılmıştı resmen ve ben nefes alamıyordum. Gözlerim dolmaya başlayınca Jimin'in yüzünde üzüldüğünü belli eden bir ifade belirdi ve beklemeden beni kolları arasına aldı. Ben de titreyen ellerimi sırtına yerleştirmiştim.
"J-Jimin..noluyor?"
Bir yandan korkumu bastırmaya çalışırken bir yandan da ağlamamı engellemeye çalışıyordum. Fakat ikisiyle de başa çıkmak çok zordu.
Jimin rahatlatmak istercesine saçlarımı okşayarak güven veren bir sesle konuştu. "Merak etme Yun Hee. Ben yanındayım ve bunu çözeceğim."
Gözlerimi yumup ondan güç almak istercesine daha da sıkı sarıldım. O da aynı şekilde karşılık vermiş, çenesini de başımın üstüne koymuştu. Bir yandan saçlarımı okşamaya devam ediyor, bir yandan da tek koluyla beni sıkı sıkı sarıyordu.
O çocukların görüntüleri gözlerimin önünden gitmiyordu bir türlü. Ne olup bittiği hakkında hiçbir fikrim yoktu ve kahretsin ki hiçbir şey de hatırlamıyordum. Beni en çok korkutan şeyse... işlerin benim umduğum gibi gitmemiş olabilmesiydi.
Bunu nasıl öğrenecektim bilmiyorum ama...berbat bir durumun içinde olduğumu çok iyi biliyordum.
Biraz farklı bir kurguyla karşınızdayım wnoznwozkskz gizemli, heyecanlı ve biraz da değişik bir hikaye olmasını umuyorum.
Minific tarzında bir kitap olacak, umarım beğenirsiniz ^-^
Bir iki saat sonra belki ikinci bölümü de atarım, yeni bölümde görüşürüüz ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil's Game〆JJK
Fanfiction"Tarih tekerrürden ibarettir. Şunu da unutma güzelim, şeytan kaybetmeyi sevmez ve kazanana kadar da bu oyun devam eder." •Başlangıç tarihi: 16.01.2022• •Bitiş tarihi: 20.01.2022• "Tüm hakları Jk'in oyununda saklı„