Sessiz bir şekilde ikimiz de farklı koltuklara oturmuş, düşünüyorduk. Gecenin ilk başları vardı ama sonraki kısımlar, özellikle sonu hiç yoktu. Bir türlü hatırlayamıyordum.
"Dün gece hakkında hiçbir şey hatırlamıyor musun?"
Jimin'in cevap bekleyen yüzüne bakıp kafamı iki yana salladım. "Neredeydim, ne yaptım hiçbir şey hatırlamıyorum. Bulanık görüntüler var ama ne kadar zorlamaya çalışırsam başım sanki bana isyan ediyor."
Jimin yutkunup geri gözlerini yere dikti. "Dün gece ben de çok içmiştim, seni alıp götürdüğümü hatırlıyorum ama tam olarak ne yaşandı ben de bilmiyorum ve cidden bu durum kafayı yedirtecek. Onların yanında seni gördüm.."
Korkuyla Jimin'i izliyordum, o da usulca başını kaldırıp bana baktı. Kaşları hafif çatılmış, bir şeyleri hatırlamaya çalışır gibiydi. "Onların yanında oturuyordun, sadece sen vardın evet ama..değişik bir his de vardı içimde. Orda aslında sadece sen ve ben yoktuk sanki.."
Ben anlam vermeye çalışırken Jimin saçlarını karıştırdı. "Fakat tek hatırladığım seni aceleyle ordan kaldırıp eve getirmemdi. Sabaha kadar seninleydim zaten. Sonra erken saatlerde çıkıp oraya gittim.."
Nerden bahsettiğini biliyordum zaten, o yüzden araya girmeden merakla ne diyeceğini bekledim. "Etraf kalabalıktı. Cinayetin, seni bulduğum o koridorda işlenmiş olduğu düşünülüyor. Çok duramadım orda, seni de yalnız bırakmak istemedim. Otobüsle gelirken..radyoda söylenenleri duydum. Yanımdaki kişi de aynı zamanda haberi izliyordu ve gözüme senin bilekliğin takıldı..."
Jimin gözlerini benimkilerle buluşturup benden bir şey dememi bekledi ama nasıl bir tepki vereceğimi bile bilmiyordum. "Jimin..ben mi yaptım bunları? Onları ben mi öldürdüm?"
Ağlamaklı çıkan sesimle konuştuğumda Jimin üzüntüyle kalkıp yanıma geldi ve elini sırtıma koydu. "Yun Hee..sen böyle bir şey yapmazsın."
"Ama hiçbir şey hatırlamıyorum." Gözlerim yanıyor, gözyaşlarım tek tek firar ediyordu. Jimin yüzümü elleri arasına alıp kendisine çevirdi.
"Senin yapmadığını biliyorum. Orda başka biri daha vardı. Lanet olsun ki göremedim, sadece içimde büyük bir his var ve sen de anlarsın ki sezgiler tek başına bir işe yaramaz."
Titreyen sesimle "Ne yapacağız peki?" diye zorla da olsa konuştum. Jimin benden biraz ayrılıp sessizliğe gömüldü. Kafasında bir şeyler tartıp biçiyor, hızlı bir çözüm bulmaya çalışıyor gibiydi.
"Bilekliği eğer incelerlerse sana ait olduğuna dair kanıta ulaşırlar ve buraya gelmeleri de kısa sürmez."
Kafamı tedirginlikle sallayıp onayladım. Elimi saçlarımda gezindirdim ve daha sonra saçlarımı çekiştirmeye başladım. Belki de oraya gitmeliydim. Böylece hatırlamam daha kolay olurdu.
Her zaman ortaya çıkacak bir şeyler olurdu... Ve bu şeylere ben oraya giderek ulaşabilirdim.
Jimin'in sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp ona döndüm. "Şimdilik benim evime gidelim, bir şeyler düşünmeye çalışacağım."
Aklıma gelen şeyle umutla konuştum. "Kamera..kamera kayıtları?"
Jimin'in gözleri aslında cevabı vermişti ama ben yine de bir umut bekliyordum. "Oraya bakan tek bir kamera varmış o da çalışmıyormuş. Neden çalışmadığı da merak konusu tabi, katilin işi olduğu düşünülüyor veya işte suç ortağı varsa, onun işi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Devil's Game〆JJK
Fanfiction"Tarih tekerrürden ibarettir. Şunu da unutma güzelim, şeytan kaybetmeyi sevmez ve kazanana kadar da bu oyun devam eder." •Başlangıç tarihi: 16.01.2022• •Bitiş tarihi: 20.01.2022• "Tüm hakları Jk'in oyununda saklı„