(bolumle alakasiz ama kitapla alakali not: kitap ici aydan aya atlayabilirim siktir edin siz)
"Oysa kalbin cehenmem ateşinin içindeyse daha ne kadar yanabilir için yada nasıl söner içindeki yangın?"
Sözlerim durmadan kafamın içinde yankılanıyordu. Sizden nefret ediyorum diyişim... Cehennemin dibine gidin diyişim... Tüm sözlerim kafamda yankılanıyordu. Ve tüm sözler sadece beni yanlarına almadıkları içindi. Sadece o yüzdendi. Sıcacık kollarında bir anlık hissettiğim huzur yerini huzursuzluğa bırakmıştı.
Aidan: İyi misin?
Y/n: Cevabımın yalan olmasını istiyorsan eğer evet
Dudaklarımdan dökülen cümleler beni daha sıkı sarmasına neden oldu. Bir süre sessizce durduk.
Aidan: Daha iyi misin?
Başımı evet manasında salladım
Aidan: Hep iyi ol olur mu?
Cevap vermedim. Çünkü olamayacağımı o an bile hissetmiştim
Aidan: İçin yanıyor biliyorum daha fazlada yanmasın istiyorum ama-
Y/n: kalbin cehenmem ateşinin içindeyse daha ne kadar yanabilir için yada nasıl söner içindeki yangın?
Aidan sessiz kaldı sadece kollarıyla beni sarmaya devam etti. Yüzünden belliydi kötü hissediyordu.
Aidan: Seni seviyorum
Seni seviyorum...
bu iki kelimeyi ondan duymak benim cennetimdi, kollarının arası benim evimdi, gözlerinin yeşili benim huzur bulduğum yerlerdi ve duymaya kıyamadığım sesi benim için sakinleştirici niteliğindeydi Ben olabildiğim tek yer onun yanıydı...
Y/n: Üzgünüm Bay Gallaher ancak benden çok sevmemiz mümkün değil
Aidan: Sizi temin ederim ki öyle Bayan Gallagher
Tamam bu çocuk bugün fazla mı tatlıydı bana mı öyle geliyordu?
Aidan: Giyin hadi dışarı çıkalım
Y/n: Ben pijamalarımla gayet mutluydum ayrıca nereye
Aidan: Sahile inelim
Y/n: Eylül ayında?
Aidan: Ne Allah Allah Eylülde sahile inilmez diye bi kural mı var
Y/n: Hayır canım vurulmuş insanlar çok fazla dışarı çıkmamalı diye bir kural var
Aidan: Ya ama daha iyiyim yürüyebiliyorum
Y/n: Anaokulu çocuğu gibisin
Aidan: Ya hadi
Öyle tatlı ki ona hayır demek işkence gibi.
Y/n: Çok uzun değil ama
Aidan: Tamam ya
Aidan ayağa kalktı.
Aidan: Bak iyiyim işte
Y/n: İyi ol zaten
Aidan: E hadi
Hiç içime sinmemesine rağmen giyindim ve evden çıktık. İkimizde sessizdik. Garipti.
Aidan: Geldik
Delirmeme ramak kalan o gün geldiğimiz sahildi. Arabadan indim. Ayağım kaydı ama kendimi durdurmak yerine gözlerimi kapadım. Belimde hissettiğim el ile gözlerimi açtım. Gördüğüm ilk şey yemyeşil gözleriydi. Öyle kalmak için yalavarabilirdim ama ellerinin yavaşça uzaklasmasina izin verdim. Elimi tuttu
Aidan: Bidaha düşme diye :)
Elini tuttum
Y/n: bidaha düşmeyeyim diye :)
(Oldlar anladi be... Gozumde canlanir koskoca mazi)
Öylece yürüdük ben düşünmeden duramadım tabii.
Y/n: İyi misin?
Aidan: Kötü gibi mi duruyorum?
Y/n: Yani hayırda sorayım dedim
Aidan: İyiyim merak etme
1 saat kadar yürüdük Aidanın yorulduğunu düşündüğümde eve döndük. Elim istemsizce kolyeme gitti.
Aidan: Bence açmalısın
Y/n: Ya ölmedilerse
Aidan: Ölmedilerse bile belki bunu anlamamıza yardım edicek bir şey vardır
Derin bir nefes aldım
Y/n: Hazır mıyım bilmiyorum
Sarılmakla yetindi.
Y/n: Sen dinlenmelisin hadi
Aidan: Aşkım biraz sakin olur musun iyiyim ben
nedensizce konuyu değiştirdim.
Y/n: İlk tanıştığımızda sana Aidy demezsem küsceğini söylemiştin
Aidan: Aşkım diyosun ama şuan
Gülümsedim. Çünku onun yanındayken gülümsemeden duramıyordum