Sırtı aynı pozisyonda kalmaktan ağrısa da kalkacak gücü nedense bulamamıştı kendisinde. Jungkook gittikçe kızaran yüzü ve içindeki korkutucu hisle mırıldandı.
"Bakma bana öyle."
Taehyung gözlerini küçük dudaktan çekerek gözlerine baktı Jungkook'un. Kolları arsında kızarmış yanaklarıyla korkuyla yüzüne doğruca bakmasıyla kirpikleri titredi esmer olanın.
Bir anda kendine gelmesiyle başını hızla iki yana salladı. Siyah saçları dağınık bir şekilde önüne düştü. Bilmeden yaptığı haraketle Jungkook'un kalbine ne türlü bir zarar verdiğinden habersizdi.
Taehyung hızla doğruldu. Adımlarını hızlandırarak kapıya ulaştı. Ellerinin gevşemesiyle kucağındaki çocuk bilmeden vücuduna sürünerek inmesiyle nefesi kesildi Taehyung'un.
Değneklerini koltuk altına koyduğunda ellerini tavşan yüzlü çocuktan çekti. Az önce anlamdıramadığı olayla burnundan sert nefesler almaya başlamıştı. Kendine gelmek adına kısaca öksürdü. Jungkook'ta sakin sayılmazdı. Afallamış yüzü, kıpkırmızı kesilmiş tombul yanakları ve küçük küçük aldığı nefeslerle sakin denilmesi pek doğru değildi. Öksürerek söze başladı.
"Be-beni kapıya kadar getirdiğin için teşekkür bekliyorsan çok beklersin. Kö-kötü bipolar adam seni."
Jungkook bir saniye bile beklemeden arkasındaki kapıyı açarak değnekleri ile birlikte odadan çıktı. Tam kapıyı kapatacakken Taehyung buna engel oldu.
"Senden teşekkür beklemiyorum ama eğer bu olanlardan birine bahsedersen seni mahvederim. Adımın seninle anılmasını istemiyorum."
"Merak etme bende adımın seninle anılmasına meraklı değilim. Hatta hafızamdan silmek için üç şişe gazoz içeceğim."
Sahte bir şekilde gülümseyerek kapıyı yüzüne çarptı. "Manyak, psikopat, bipolar dağ ayısı ığhh!" Taehyung'un kapının ardında güldüğünü bilmeden merdivenlere doğru ilerledi.
-
Jungkook başkaları için kısa ama kendisi için bir ömür gelen süreyle sonunda arka bahçeye arkadaşlarının yanına ilerledi. O kadar insanın arada bir ona baktığı için sinirleri bozulmuştu. Yardım etmek isteyenleri de kibar ve kesin bir dille reddetmişti.
İhtiyacı yoktu kendi başına gelebilmişti işte.
Odada Taehyung'la yaşadığı olaydan onlara bahsetmeye niyeti yoktu. Gereksiz bulmuştu. O anlar aklına gelince geçmeyen siniri tekrar gün yüzüne çıkıyordu. Bir gün içinde bu kadar sinir fazlaydı bu yüzden düşünmemeye çalışarak onu fark etmeyip gülüşen arkadaşlarının yanına ilerledi.
İlk fark eden Felix olmasıyla heyecanla "Jungkook." dedi. Diğerlerinin de bu sayede bakışları ona döndü. Jimin ve Chanyeol beklemeden ayağa kalkıp arkadaşın yanına ilerlediler. Chanyeol Jungkook'u kucağına alırken Jimin de değneklerini aldı.
"Ya hayır!!!"
Jungkook'un gülerek yaptığı itirazı dinlemeden oturdukları bankın masasına bıraktılar.
"Masada mı oturacağım cidden Chanyeol!"
"Küçücük bir şeysin zaten ne olacak."
Kendilerinden fazla kısa olması nereye giderlerse kucağına alacaklarını hatta tek elle taşımaya bile çalışacaklarını gösteriyordu.
Ki bu da doğruydu.
"Selam Jungkookie."
"Selamm."
Chaeyoung geldiklerinden beri elinde avuç avuç ağzına attığı mısır cipsini masada oturan çocuğa uzattı. Jungkook teşekkür ederek cipsleri avucuna alarak yemeğe başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enemy Roommates | Taekook
FanfictionJeon Jungkook yeni geldiği yatılı okulda Kim Taehyung gibi bir belaya bulaşacağından habersizdi. 📍Bolca küfür içerir