Bölümü yazmak için bekletiyordum fark ettim ki zaten hazırda bir taslak varmış off. Ben bundan sonraki bölümü hazırlıyormuşum ne kadar aptalım. Özür dilerim :(
iyi okumalarr bol yorum istiyorummm!
-
Jungkook, uykusundan uyandıran güneş ışığıyla yüzünü buruşturdu. Elini gözünün önüne siper ederken uykudan yeni yeni sıyrılıyordu. Kısa bir esnemeden sonra yüzünü yastığına gömdü. Cidden çok uykusu vardı. Dün gece zar zor uyuyabilmişti.
Dün gece Taehyung'u görmemişti. Hademe kontrol için geldiğinde onu göremeyince sinirlenerek söylenmiş ama onunla başa çıkamayacağını bilerek sadece sabah müdüre haber edeceğini söylemişti.
Odada horlama sesleri dışında başka hiçbir ses yoktu. Demek ki daha uyanmamışlardı. Jungkook yüzünü yastığından çekip sırt üstü uzandığında yan ranzada kendisini pür dikkat izleyen Taehyung'u görmesiyle genzinden çığlığa benzer küçük bir ses çıktı. Cidden ürkmüştü. Tepkisizce yatağında ayaklarını sarkıtarak kendisini izliyordu.
Ne zamandan beri izliyordu?
Jungkook aklına dün geceki olaylar gelince pikesini avucu arasına alıp sıktı. Gözlerini kaçırıp yerinde doğrulup sırtını yatak başlığına yaslandığında "U-uyanık mıydın?" dedi. Taehyung birkaç saniye cevap vermek yerine yüzüne dümdüz bakınca daha da gerildi Jungkook. Utançla dudaklarını birbirine bastırırken burnundan titrek nefesler almaya başladı.
"Uyanıktım."
Aldığı cevapla yanlızca başını salladı. Gözlerini o hariç her yerde gezdirirken Taehyung'un bir an bile gözlerini ondan çekmemesiyle uzandığı yatakta daha da küçüldü.
"Neden bana bakıyorsun öyle?"
Bir süre Taehyung yüzünü izlediğinde cevap alamayacağını anlayarak sustu. Ancak yüzüne böyle bakarken susmak çok zordu. Çok gergindi ve elinde olsa kendisini camdan atabilecekmiş gibi hissediyordu.
"Dün olanlar.. Şey.. Ben bir anlık yaptım bile isteye değildi." hala daha yüzünü tepkisizce izlemesiyle dudaklarını dişledi stres altında hissederken. Alayla bakmasını bile bu haline tercih ederdi. En azından öyleyken ne hissettiğini anlıyordu. Ama bu tepkisiz haliyle ne hissediyor ya da ne düşünüyor anlayamıyordu.
Avucunda sıktığı pikeyi kaldırıp yüzünün yarısına kadar çektiğinde küçük bir çocuk gibi kendisini savunmaya başladı.
"A-ama seninde suçun var ki tek ben suçlu değilim. Kavgayı başlayıp üzerime gelmeseydin ben de vurmazdım ki sana. İçgüdüsel oldu anlatabiliyor muyum? Cani miyim ki bilerek yapayım kazayla oldu işte. Seni kesmişim gibi davranıyorsu-"
"Jungkook."
"Ne?"
"Sus..Çok konuşuyorsun."
Taehyung kendisinden hiç beklenilmeyecek bir sakinlikle konuşunca afalladı. Bağırıp çağırmasını beklerken böyle bir tepkiyi alması kafasını karıştırmıştı.
Karışan aklıyla çenesinin durmayacağını yatak başlığından sırtını çekerek aynı hızla konuşmaya başladığında belli etmişti.
"Ben mi çok konuşuyorum? Ağzımı açtığım yok. Hem vurdum diye ölmedin ya canın acıdı sadece. Benim de ayağım çok acımıştı. Hem hem sen de benim çenemi çok sıktın acıdı. Ben bir şey diyor muyum? Pişman oldum ama benden özür bekleme tamam mı asla dilemem-""Jungkook."
"Ya ne var? Senin suçun işte. Bana ne!"
Taehyung başını geriye yatırarak uzunca ofladı. İçinden amma da çenesi düşük bir çocuk diye geçirdi. Başını ona çevirdiğinde az önce çenesinden bahsettiği için içindeki sıkıntıyla sertçe yutkundu. Gözünü her yerde gezdirdikten sonra zorlansa da konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Enemy Roommates | Taekook
FanfictionJeon Jungkook yeni geldiği yatılı okulda Kim Taehyung gibi bir belaya bulaşacağından habersizdi. 📍Bolca küfür içerir