Hermione Granger
Gözümden son bir göz yaşımın daha düşmesiyle bağırmayı kestım. Çünkü artık ne bağıracak sesim kalmıştı ne de hareket edecek gücüm. Bedenim çok yorulmuştu ama beynim daha çok. Beynimden geçen tek kelime Draco Draco ve Draco idi. Onun bana yaptığı şeyi bile düşünemiyordum çünkü biliyordum . Düşünürsem bunu kaldıramazdım. Draco'nun beni sevmeme düşüncesine dayanamazdım. Bu beni daha da çok güçsüz yapardı. Ağzımdan istemsiz olarak bir hıçkırık daha çıktı. Ve artık çok geçti. Bütün düsünceler beynime gelmeye başladı. Beni kaçırması , ağlamamı izlemesi , bana oyun oynaması... Bütün seni seviyorum demeleri yalan mıydı? Bana sarılması , kokusu , dudaklarımda hissettiğim dudakları yalan mıydı? O güclü kollarında hissettiğim güven gerçek değil miydi? Nasıl da farkedemedim hepsinin yalan olduğunu. Bana demişti. Bütün o kelimeler tekrar beynimde dolaşmaya başladı. Biz böyleyiz Granger. Biz düşmanız. Her zaman kavga ederiz. O yüzden benden özur dileme. Lucius Malfoy'un gitmesiyle daha çok ağlamaya başladım. O zamandan daha anlamalaydım.
Biz farklıydık.
Biz düsmandık.
Biz imkansızdık.
Artık hıckırıklarım kontrolünü kaybetmişti. Delirmiş gibi kafamı sallıyor ve bunun rüya olmasına kendimi inandırmaya çalısıyordum. Ama içeri giren kisıyle bunun rüya olması daha da zorlaşıyordu.
Zindanın kapısı büyük bir gıcırtıyla açıldı. İçeri giren kişi mavi -şişmiş- gözleri ve sarı saçlarıyla Draco idi. Karşimda savunmasız ve tanımasam masum olacagini düşündüğüm şekilde duruyordu. Gözlerim sonuna kadar açıldı ve bir bağırma girişiminde bulundum ama yapamadım. Sanki sesimi kaybetmiştim.
Korkak adımlarla bana yaklaşmaya başladı. Neyden korkuyordu? Yanıma geldi ve çömeldi. Bağlı olan ellerimi tuttu. Elleri kanıyordu ve yer yer çizikler vardı. Belkide şuan kaçmaya çalışmaliydim. Ama beni burada tutan bir şey vardı. Kaçamıyordum. Bunun hala rüya olduğuna inanıyordum.
Ilk bağlı olan ellerime sonra ona baktım ve şasırdım. Evet. Sâsırdım çünkü ağlıyordu. Masum bir çocuk gibi gözlerini siliyor ve masum bir çocuk gibi benden af diler gibi bakıyordu. bir yandan da hiçkırıklarını kimse duymasın diye ağzını kapatmaya çalısıyordu. Dudaklarına baktım. Isırmıştı ve kanıyordu. Acı çektiği çok belliydi.
Tekrar gözlerine baktım. Af diler gibi bir ifade vardı hala gözlerinde.
Kafamı ona doğru eydim. "Draco" dedim. "Ne oldu? Niye ağlıyorsun."Bunun dememle daha çok ağlamaya başladı. Bu sefer bağırarak "Ağlama" diye emrettim. "Aglama. Zaten gerçek değilsin. Birazdan kaybolacaksın. Bunu sen bana yapamazsın. Sen beni seviyorsun. Bu bir rüya olmalı. Birazdan uyanacam ve yanımda yatan sana sarılacağım." Bende ağlamaya başlamıstım. Bunu elbiseme düşen damlalardan anlamıstım. Ve elbiseme bakmamla bunun rüya olmadığı daha gerćek bir hale geldi. Bu bir rüya ise niye balo elbisem ile buradayım? Sımdi aklımdan geçen tek düşünce bu idi. Neden? Neden?
Draco'ya baktım. Hıçkırıklarının arasından "Özür dilerim"dediğini duydum. Bunlar gerçekti. Sesimi daha da yükselterek "Söyle. Bunlar gerçek mi? Beni gerçekten sevmiyor musun Malfoy? Gerćekten hiç sevmedin mi? " diye bağırdım. Anlamıyordum. O yapmazdı. O yapamazdı. Her şey cok gerçekçiydi.
Gözlerimi onunkilerle buluşturmaya calıstım ama bana bakmıyordu. Ya da daha çok bakamıyordu. Sesimi tekrar kaybetmiştim. Tekrar konuşmaya başladım ama sesim
sanki fısıltı gibi çıkmisti. " Neden Draco. Neden? Bana söz vermemiş miydin? Sen bir Slytherinsin. Sözünü tutman gerekirdi. Bütün hayallerimi yıktın . En çok ta senle olan kısımları."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Malfoy Olur Musun ?
FanfictionYeni yılına başlayan Hermione Draco'ya karşı bir şeyler hissetmeye başlar. Peki ya Draco. O da Hermione 'yi sever mi? Karanlık işler ve Savaş sırasında birbirlerine duygularını söyleyebilecekler mi?