Jackson küçük kafeden içeri girdi ve bir kahve söyleyip oturdu. Sadece dinlenmek istiyordu. Elindeki telefondan bir şeylere bakarken birinin hafifçe öksürdüğünü duyup kafasını kaldırdı. Önündeki adamı görünce bir süre gözlerini ondan alamadı. "Merhaba, yanınıza oturabilir miyim? Hiç boş yer yok." Jackson yavaşça başını sallayıp kenara kaydı. Adam yavaşça yanına oturup elini küçük çantanın içine attı ve bir kitap çıkardı. Küçük bir paket tuzlu kraker ve iki ıslak mendil. Utangaç gözleri kraker ve Jackson arasında gidip geldi. O sırada Jackson gözlerini adamın yüzünden bir saniye bile ayırmamıştı. Koyu kahverengi gözleri ona kitlenmişti. Adam boğazını minik bir öksürükle temizledi ve sordu. "Yemek isterseniz..." Jackson yavaşça kafasını salladı. "Zehirli değiller değil mi?" Adam bir süre ona bakıp ciddiyetle kafasını sağa sola salladı ama Jackson'ın yüzündeki minik sırıtışı görünce kraker paketinden bir tane alıp yedi ve gülümsedi. "Zehirli değiller." Jackson da bir kraker aldı ve çiğnedi. "Tuzlu krakere bayılırım... Bu arada ben Wang Jackson." parmağını ıslak mendille silen adam uzattığı eli sıktı. "Park Jinyoung." Gülümsedi. Jackson başını sallayıp kitabına baktı. "Ne okuyorsunuz?" Jinyoung elindeki kitaba bakıp gergince güldü. "Şey aslında bu benim kitabım, basılacak. Son düzeltmeleri yapmak için buraya geldim." Jackson yavaşça kitabı eline aldı. "Anılar zinciri." Mırıldandı. Jinyoung başını salladı. "Biliyorum romantik bir kitap gibi gözüküyor ama üstünde çalıştığım bir proje hakkında bilimsel bir kitap. Jackson başını salladı. "Bir kopya hediye etmek ister misin? Satın da alabilirim. Ne kadar olduğu önemli değil." Jinyoung'un gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Okumak...istiyorsunuz öyle mi?" Jackson başını salladı ve cebinden cüzdanını çıkardı. "Satın alabili-" "Jinyoung başını sağa sola sallayıp elini onunkinin üstüne koyup yavaşça itti. "Basılır basılmaz size bir tane göndereceğim. Sadece...bir adrese ihtiyacım var." Jackson başını salladı. Birkaç dakika sonra Jinyoung kitabına dalmışken etrafına baktı. Sadece iki dolu masa vardı.
Jinyoung gözlerini kapının kapanma sesiyle açtı ve gözlerini ovuşturdu. "Günaydın!" Jackson seslendi ve gülümsedi. "Hadi uyan. Kahvaltıyı hazırladım ve dışarı çıkıp yiyecek bir şeyler aldım." Jinyoung gözlerini bir süre ona tutup minikçe gülümsedi. "Günaydın." Jackson gülümsedi ve elindeki torbaları yere bıraktı. Jinyoung kalktı ve gerindi saçlarına aynada bakıp ofladı. "Cidden..." mırıldandı ve banyoya girdi. Yarım saat banyodan çıkmadı. Jackson ona bir kez daha seslendiğinde kapıyı açtı. "Üzgünüm! Üzgünüm, duş aldım saçlarım şekle girmiyordu." Jackson güldü. "Olsun, tatlıydın." Jinyoung gülümsedi. Yanakları hafifçe kızarmıştı.
Kahvaltılarını ederken Jackson bir mırıltı çıkardı. "Hazır aklıma gelmişken! Sana birkaç paketlenmiş yiyecek aldım. Çilekli yoğurt, gofret ve tuzlu kraker." Jinyoung'un gözleri parladı. "Tuzlu kraker..." mırıldandı. Jackson gülümsedi. "Sever misin? Tuzlu krakere bayılırım." Jinyoung bir süre ona bakıp yutkundu. Eli yavaşça burnuna gitti. Birkaç saniye sonra eli burnundan akan kana temas etti ve gözleri büyüdü. "Ah, siktir dur." Jinyoung beklerken Jackson ona hızlıca peçeteyi uzattı. Jinyoung peçeteui burnuna bastırırken kesik bir nefes aldı ve dudaklarını yaladı. Ne oluyordu?
Gözlerini birkaç saniye kapadığında onu ve Jackson'ı gördü. Bir kahve dükkanında. Yanına oturmuştu ve bir kitap okuyordu. Jackson da etrafı izliyordu. Gözlerini birden açtı. "Anılar zinciri." Mırıldandı. Jackson bir süre ona bakıp yavaşça kafasını salladı. "Bu senin kitabın." Jinyoung yutkundu. "S-Sen..." Jackson elini omzuna koydu ve ona baktı. "Sakin ol Jinyoung." Mırıldandı. "İyisin." Jinyoung elindeki yüzüğü gördüğünde elindeki peçeteyi bırakıp kollarını onun boynuna sardı ve ona sıkıca sarıldı. Jackson onun saçlarını okşarken fısıldıyordu. "İyisin, buradayım." Jinyoung'un bedeni küçük bir hıçkırıkla sarsıldı. Gözlerinden yaşlar akıyordu. "Buradasın." Fısıldadı. Jackson onun hatırlamadığını biliyordu ama yine de bu gözlerinin dolmasını engelleyemedi.
~
HER GUN BOLUM ATOYORIM HA SAKA GIBI
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Recycle To Live
FanfictionHayatta kalmak için geri dönüşüm yapmak zorunda olunan bir dünyada, Jinyoung, Jackson'a göz kulak olmak zorunda hissediyordu.