32.Bölüm "Özgür Olmak İstiyorum"

517 67 64
                                    

Merhabalar ben geldim...

Desteklerinizi ve fikirlerinizi lütfen esirgemeyin?

***

Min Yoongi'nin Anlatımıyla

Yorgun adımlarla elimle peşimdeki muhafızları kışkışladım ve annemin yanına doğru giden merdivenlerden indim. Büyücüler sınırdaydı, her biri sınırları zorluyordu. Ben ise... Güçlerimi kullanamıyordum. Kral Min bunun sadece ayrılıktan dolayı gerçekleşen bir semptom olduğunu söylüyordu, bilmiyorum belki de buna inanmak istiyordu. Artık hiçbir şey umurumda değildi, yaşamak için veyahut da çabalamak için hiçbir sebebim yoktu.   Ağlamaktan kızaran gözlerimi ovuşturarak annemin başına uzandım ve elimi suya daldırdım. Kolum boyunca dolanan su ile sertçe yutkundum.

"Merhaba anne... Gerçi buradan hiç gitmiyorum... Biraz sonra son konsey gerçekleşecek ve ben baş katılımcıyım. Eski Yoongi'yim anne bunu onlara anlatamıyorum. Sen bana inanıyorsun değil mi?"

Kolumu bırakan su ile doğruldum ve kaşlarımı çatarak dalgalanan suya baktım. Neler oluyordu? Bir anda sırılsıklam şekilde duvara yapışınca nefes nefese sakinleşen suya baktım. Islak saçlarımı gözlerimden çekerek konuştum.

"Anne ne yapıyorsun?"

İkinci defa duvara yapışmam ile acıyla inledim ve hırsla ayaklanmaya çalıştım. Fakat vücudum o kadar halsizdi ki... Bom boş hissettiğim boynum ile elim endişeyle göğsümü yokladı. Hayır, hayır, hayır! Bakışlarım hızla suyun içinde duran Jimin'in pembe saçlarının saklı olduğu kolyeye gitti. Ne yapıyordu bu kadın?! Sesimi sakin tutmaya çalışarak elimi dalgalanan suya doğru uzattım ve konuştum.

"Anne, lütfen onu bana ver..."

Üstüme doğru hırsla gelen sudan kendimi sağ tarafa atarak son anda kurtardım ve sinirle bağırdım.

"Ondan bana kalan tek şey o! Dünyaya gitmem yasak, mühürlendim! Onu bana ver!"

Çatlamaya başlayan cam ile hırsla ayaklandım haykırdım. Tanrım, saçları suya karışacaktı ve onları bir daha bulamayacaktım.

"Onu bana ver!"

Üstüme gelen su ile hırsla elimi kaldırdım ve suyu param parça ederek kolyeye uzandım. Titreyen parmaklarla kolyeyi yere düşmeden son anda yakaladım ve narince okşadım. Buğulu bakışlarım annemin param parça olan mabedine kayınca kolyeyi boynuma yerleştirerek dolan gözlerimi ovuşturarak pişmanca mırıldandım. Amacım onu incitmek değildi...

"Çok özür dilerim, çok özür dilerim... Sadece sinirlendim... Amacım sana zarar vermek değildi. Uğursuzun tekiyim, kimi sevsem zarar görüyor. Öyle ki canlı olup olmaması bile bir şeyleri değiştirmiyor."

Vücuduma sarılan sıcak su ile kırılan son irademle hıçkırarak kucağımdaki taşlara sarıldım. Yanımda sadece birini istiyordum... Jimin'i...

"Onu özledim anne... Haftalar oldu... Onu çok özledim kokusunu, tenini, sıcaklığını, gülüşünü, nefes alışını...  Kesin yemek yemeden gidiyor okula, zaten karşıdan karşıya geçerken sağına soluna bakmayı da unutuyor, ah... O bağcıklarını bağlamayı bile unutuyor. Düşmüş müdür? Düşmesin, canı acırsa kahrolurum."

Beni sıkıca saran suya sığınarak kucağımdaki taşları bıraktım ve elimi yere bastırarak yerle bir ettiğim mabedi yavaşça geri düzene soktum. Burnumu çekerek gülmeye çalıştım ve mırıldandım.

"En azından güçlerim geldi..."

Belimi okşayan sıcak su ile bedenimde dolaşan huzuru gözlerimi kapatarak karşıladım ve dudaklarımı yanağımı okşayan suya bastırdım.

Geceden Armağan(Yoonmin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin