23- EV

9.5K 1.3K 2.3K
                                    

Arabadan inip arka kapıyı açtı ve spor çantasını eline aldı. Kitapları koyduğu valiz ise kalacaktı onu sonradan da indirebilirdi. Kapıyı kapattığında Oğuz geldikleri evi inceleyerek dışarı çıktı. Ürkek duruyordu.

Ona bakıp gülümsedi ve yanına gitti, etrafı inceleyen gencin elinden tutup parmaklarını birleştirdi. Oğuz elinden kaçacakmış gibi sıkı sıkı tutarken uzanıp yanağına yumuşak bir öpücük kondurdu.

"Hadi, girelim." dedi, bir adım attı ama Oğuz olduğu yerden kıpırdamadı.

"Erhan ben gelmek istemiyorum." yola çıktıklarından beridir bunu söylüyordu. Derin bir nefes alıp ona döndü.

"Bebeğim, buraya kadar geldik ve seni bırakmayacağımı biliyorsun." dedi, Oğuz bir şey diyecek gibi oldu ama söylemedi. Ardından yine dudaklarını araladı.

"Demir'in yanına bırak beni." dedi bu sefer.

"Dalga mı geçiyorsun benimle? Onun evi şu an kaldığın evden farksız mı Oğuz?" Oğuz'da bunun farkındaydı, bir çıkış yolu ararmış gibi etrafına bakındı. Erhan onun kaçmaya meyilli olduğunu anlayınca bakışlarını çevirip daha sağlam bir şekilde yürümeye başladı.

"Gel hadi." diye çekiştirdiğinde Oğuz mecburen kendisine uyum sağladı.

Evin kapısına yaklaştıkça kumral genç çocuk daha çok geriliyor, elini daha çok sıkıyordu. Erhan kahverengi kapının önüne gelip zili çaldı. O sırada Oğuz yine etrafı incelemeye başladı.

Saniyeler sonra kapı açıldı, Kerem parmaklarının arasındaki sigarayı içerken ilk kendisine daha sonra da yanındaki bedene baktı.

"Hoş geldiniz." dedi samimiyet ile kapının önünden hafifçe çekilirken. Oğuz gülümsemeye çalıştı.

"Hoş buldum."

Erhan içeri girip çantayı kenara bıraktığında onunla beraber ilerledi. Herkesin bahçede oturduğunu gördüğünde derin bir nefes alıp çenesini dikleştirdi.

Erhan ilerledikçe görüş alanına tüm arkadaşları girerken biraz gergin gibiydi ama yanındaki bedene çaktırmadı, eğer ona belli ederse Oğuz eve girmiş olduğunu sikine bile takmaz geri dönüp giderdi.

"Selamün aleyküm." dedi Erhan bahçeye çıkıp, hava kararmak üzereydi ve arkadaşları havuzun önündeki koltuklara yayılmış sohbet ediyorlardı.

Ve tabi Arda.

Herkesin bakışları kendisine döndüğünde adımlarını durdurmamak için büyük çaba sarf etti. Oğuz'un elinin üstünü başparmağı ile okşarken bakışları tüm arkadaşlarının yüzünde gezindi.

Asef çatık kaşları ile bakıyordu, sadece kendisiyle göz teması kurmuştu. Oysaki ona Oğuz'u eve getireceğini söylemişti.

Bulut ise yara bere dolu suratıyla gergince gözlerini ikisi arasında gezdirdi, normalde korkutucu bakıyordu bir de yüzündeki morluk ve yaralar ile daha da korkutucuydu.

Arda, sanki yıllar sonra karşısına yeni biriyle çıkmış gibi bakıyordu. Hem şaşkın hem de öfkeli.

Turgay dudaklarına hafif bir sırıtma ile ikisini süzdü ve ardından ayağa kalktı.

"Hoş geldin Oğuz." dedi ona yer vermek için kenara çekilirken. Elbette Oğuz'u şu an Asef'in yanına oturtacak kadar canına susamamıştı.

"Eyvallah Turgay." dedi Oğuz, az önceki gerginliğini atmış gibi görünüyordu ya da numara yapıyordu.

"Sadece bir çanta ile mi geldiniz lan?" dedi Kerem havuz kenarına gidip sakince kendilerine bakarken.

"Evet, sadece birkaç gün kalacağım çünkü." Oğuz'un yanıtı kendisini sinirlendirsede bir şey demedi.

Elbette birkaç gün kalmayacaktı ama şu an herkesin gözü önünde tartışmaya gerek yoktu.

"Arkada bir valizi daha var, kitapları içinde. Onu da indiririm birazdan bodruma." dedi Erhan ve tek eliyle cebinden telefonunu çıkardı

O sırada Arda aniden kalktığında irkildi, onun nasıl biri olduğunu bilmese Oğuz'a saldırabileceğini düşündü ama Arda çatık kaşları ile yanlarından geçip içeriye gittiğinde kısa bir süre öylece durdu, ardından derin bir nefes aldı.

"Sikicem belasını şimdi." diye mırıldandı Oğuz, bunu sadece kendisi duymuştu. Ona yandan kısa bir bakış atıp telefonunu cebine koydu.

"Oturun, ne ayakta durdunuz öyle?" dedi Turgay Kerem'in yanına ilerlerken. Telefonunu çıkarmış rahatça oynuyordu.

Erhan elini bırakıp çenesinin ucuyla koltukları gösterdi.

Oğuz ona öfkeli bir bakış attı ve saniyeler sonra koltuklara ilerledi ama o daha oturmadan Asef ve Bulut ayağa kalktılar. Oğuz yanından geçip giden ikiliye ters ters baktı. Onlar ise hiç aldırmadan büyük ama sakın adımlarla içeri ilerlediler.

Oğuz gözlerini kapatıp açtı ve uyuşan parmak uçları ile koltuğa oturdu. Yırtık pantolonunun kenarıyla oynarken bacaklarını titretiyordu.

"Abicim yarın bir mangal yapalım ya, yemin ediyorum şu eve taşındığımızdan beri en büyük hayalim." dedi Turgay sırıtarak, Kerem kafasını salladı.

"Yaparız, ama Asef'in yanında söylemeyin yoksa bu gece hemen yaptırır. Eşek sıpasının canı bu ara her şeyi istiyor ve hemen olmazsa sorun çıkarıyor." dedi Kerem dertli dertli. Bir elini kotunun cebine koydu, bakışları masmavi sudaydı.

Erhan onlara sırıtarak baktı ve  Oğuz'un yanına geçti ve bacaklarını yayarak oturdu. Çocuğun öfkesinin farkında olduğu için sesini çıkarmadı ama onunla temas etmeyi de eksik etmedi.

"Senin de amına koyayım Erhan." dedi Oğuz mırıltı ile.

Erhan yine bir şey demedi, siniri geçene kadar ona bulaşmasa daha iyi olurdu.

RETROUVAILLES Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin