1 ay sonra
Oğuz eline sıktığı kremi yüzüne sürerken diğer yandan da duştaki sevgilisini dinliyordu.
"Kahvaltı yaparız, daha sonra seni okula bırakırım." dedi ve ardından su sesi kesildi. "Havluyu uzatsana."
"Beni okula bırakmama gerek yok aslında," dedi serçe parmağıyla dolabı açıp içinden bir beyaz havlu çıkarırken. "Otobüse atlar giderim."
Duşakabine ilerledi, aynı saniye Erhan sürgülü kapıyı açtı. Oğuz'un gözleri Erhan'ın vücuduna kaydı, özellikle aletine ama sevgilisi hiç umursamadan ıslak saçlarını geriye doğru itip elinden havluyu aldı.
"Turgay'ın arabası bende, bırakırım bir iki dakika." dedi havluyu açıp ilk başta göğsünü kurularken. Oğuz omuz silkip yeniden aynanın önüne geçti.
"İyi, sen bilirsin." dedi yüzüne krem sürmeye devam ederken. Sevgilisinden önce duştan çıkmış ve hatta giyinmişti ama Erhan biraz daha sıcak suyun altında kalmak istemişti.
Erhan bir şey demeden havluyla saçlarını kurutmaya başladı, yarı ereksiyon olmuş aletini kapatma gereği bile duymuyordu. Duş yaparken kendisine girmesi için çok direnen erkekliği olumsuzluklarla öylece kalmıştı.
Tam o sırada kapı birden açıldı, Oğuz irkilip aynadan arkaya baktığında içeri uykulu gözler ile bir adım atmış Arda'yı gördü. Tabi Erhan onu görür görmez havluyu indirip erkekliğini ve gövdesini kapatmıştı.
Arda gördüğü manzara ile uykulu halinden sıyrılıp gözlerini irileştirdi ve anında arkasını dönüp kapıdan çıktı. Bunların hepsi saniyeler içinde gerçekleşmişti.
"Kusura bakma." Arda'nın utangaç ve telaşlı sesi kapının arkasından duyuldu. Ve ardından parkede ses çıkaran adım sesleri.
"Kapıyı kilitlediğini sanıyordum." dedi Oğuz önüne dönüp. Sanki hiçbir şey olmamış gibi yüzüne krem sürmeye devam etti ama sesinden sinirlendiği belli oluyordu. Erhan birkaç saniye öylece durdu, ardından havluyu bir köşeye attı.
"Kilitlemiştim." dedi sadece, ardından bir şey demeden banyoya getirdiği kıyafetlere gitti ve baksırını alıp giyindi.
"Neyse, bir şey olmaz." dedi Oğuz, kremli elini lavaboya tutup sıcak suyla yıkarken.
Erhan o sırada altına mavi bir kot pantolon, üstüne de lacivert bir geniş tişört giyindi. Saçlarını geriye yatırıp hafifçe dağıttı. Ardından aynaya yaklaştı ve sakallarını okşadı.
"Çok uzadı sakalların, kes bence." dedi Oğuz ona dönerken. Erhan kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Olmaz."
Oğuz omuz silkti, Erhan ona sırıtarak yaklaştı ve dudaklarına art arda sıkı öpücükler kondurdu. Oğuz'un çıplak vücudunu gördüğünde iyice delirmişti ama çocuk resmen kendisine izin vermiyordu dokunmak için.
"Hadi kahvaltıya." dedi bir kez daha öpüp elinden tutarak. Oğuz hiç itiraz etmedi, beraber kapıya ilerlediler ve nemli banyodan çıktılar.
İkisi beraber aşağı inerken salondakiler çoktan kahvaltı masasına oturmuşlardı bile. Erhan masada kıpkırmızı yüzü ile oturan çocuğa kısa bir bakış attı. Dudakları kıvrılacak gibi oldu ama dudaklarını birbirine bastırıp bakışlarını çekti.
İkisi masaya oturduklarında diğerleri pek aldırmadı, normal sohbetlerine devam ettiler.
"Kerem, artık şu mekanda biraz daha eğlence düzenle ya." dedi Asef ağzına bir zeytin atarken. Memnuniyetsiz bir ifade ile çiğniyordu.
"Yeterince eğlence düzenleniyor zaten, grup seks partileri de olmasın bir zahmet." dedi yüzünü buruşturup. Erhan kaşlarını çattı.
"Ulan amına koyayım Türkiye'de böyle grup seks olaylarını mekanlara taşıyan insanlar nasıl olur ya? Biz o kadar geniş bir ülke miyiz?" dedi çayından bir yudum alırken.
"Var var, biraz genişlik var." dedi Asef samimiyetsizce gülümseyerek. Erhan ona 'komik' gibisinden baktı.
"Aynen kardeşim." dediğinde Asef kendisine verilen alay dolu cevaba kaşlarını çatarak karşılık verdi. Ardından yetmeyeceğini düşünüp önündeki zeytin yanağından bir tane zeytin alıp Erhan'ın göğsüne doğru fırlattı. Erhan irkilerek biraz geriye çekildi.
"Kes lan sesini, dangalak." dedi sinirle ardından. Erhan ona birkaç saniye baktı ve ardından ayağa kalktı.
"Sen şimdi naneyi yedin." dedi sandalyesini itip masanın yanından dolaşırken. Asef gözlerini irileştirdi ve ondan daha hızlı bir şekilde masadan kalkıp onun tersi yöne, merdivenlere doğru koştu.
"Gelme amına koduğumun ayısı." dedi merdivenleri tırmanırken.
Erhan arkasından sırıttı ve onun aksine merdiven korkuluklarından tutunup ikişer üçer merdivenleri çıktı. Avına korku vermek hoşuna gidiyordu.
"Offff bir kahvaltıyı da düzgün yapalım ya." Bulut'un sesi geldiğinde aldırmadı.
Asef tam Turgay ve Bulut'un odasına girip kapıyı kapatacakken Erhan hemen yetişti ve elini kapıya koyup büyük bir güçle ona doğru itti. Ani güç kullandığı için Asef çok direnemedi ve kapı açıldı.
"Erhan git ya, senden korkmuyorum ama çok kötü dövüyorsun." dedi geri geri giderken, bu Erhan'ı daha fazla güldürdü.
"Gel buraya." dedi ve onun gelmesine izin vermeden kolundan tutup kendisine çevirdi ve ardından ensesinden bir kedi gibi tuttu.
"Hassiktir." dedi Asef yakalandığında.
"Adam olacak mısın?" diye sordu çenesini tutup hafifçe sıkarken.
"Önce sen adam ol." dedi ve itmeye çalıştı ama Erhan onun itmesine izin vermeden yatağın üzerine itip bu sefer iki bileğini tutup kollarını açarak yatağa sabitledi.
Asef kendisini kurtarmak istesede kıpırdayamadı, çatık kaşları ile yukarıdan üzerine eğilmiş Erhan'a baktı.
"Niye sürekli laf sokuyorsun?" dedi Erhan, sesini biraz kıstı.
"Çünkü laf sokulacak işler yapıyorsun uzun süredir." dedi Erhan'ın kaşları havalandı.
"Ne yapıyorum Asef?" dedi onu sınamak için.
"Masaya gelirken Arda'ya nasıl bakıp güldüğünü gördüm." dedi sadece, o an Erhan yüzüne birkaç saniye boş boş baktı. Bileğini daha da sıktı.
"Düşmanım değil." dedi sadece, düşmanı değildi. Ona bakıp gülümsemesi neden bu kadar problem oluyordu?
"Dostunda değil." dedi Asef sadece.
Erhan dişlerini sıkıp yüzüne baktı, ne demek dostunda değil? Bunu sorgulamak istedi ama sustu. Demek ki Arda için artık düşman ya da dost bile değildi.
"Öyle kalırsın mal gibi." dedi Asef, onun sesiyle kendisine geldi ve bir dizini yatağa koydu. Üzerine eğildi.
"Önceden benden çekinirdin, şimdi ne bu halin?" dedi burnuna ufak bir öpücük kondururken, konuyu kapatmak istiyordu.
"Sen kimsin be adam?" dedi Asef, Erhan sırıttı ve çenesinden öptü. Her öpmeye eğildiğinde Asef gözlerini sıkı sıkı yumuyor, geri çekildiğinde hemen geri açıyordu. Ve bu Erhan'ı baya bir güldürdü.
Boynundan öpüp geri çekildi ve bileklerini serbest bıraktı. Asef kendisinden tutup bedenini kaldırdı ve ayağa kalktı. Omzuna bir tane sertçe geçirdi ve hızla aşağı fırladı kendisini yakalamasın diye.
Erhan onu kovalamak yerine yatağın üzerinde bir süre oturdu ve boş beyaz duvara uzun uzun baktı.