"Aşkım." dedi Asef içinde gitgel yapan sevgilisine gözlerini çevirip.
"Hm?" Kerem işine odaklanmış, bacaklarını iki eliyle tutarken hızlandı.
"Haftasonu bir yerlere gidelim mi?"
İçine son bir kez daha sertçe girip ardından inleyerek boşaldı. Bugün dört kere kendisini kenara çekip becermişti. O kadar yoğunluğun arasında nasıl bu kadar azgınlaşabiliyordu anlamıyordu.
"Gidelim bebeğim, nereye istersin?" dedi içinden çıkmadan kendi ıslattığı dudaklara eğilip öperken. Asef alt dudağını ağzına alıp yaladı ve saniyesinde geri bıraktı. Kerem bir kez daha dudağından öpüp geri çekildi.
"Bilmiyorum, ikimiz şöyle bir uzaklaşalım. Sıkıldım." Kerem o sırada içinden çıktı, o garip ses kulağına doldu.
"Ben de öyle, seni alıp uzaklara kaçırmak istiyorum." kenarda duran ıslak mendil paketine uzandı ve iki tane çıkarıp ilk kendi aletini sildi. Ardından bacak arasına yöneldi ve deliğinden akan meniyi sildi.
"Kaçır." dediğinde Kerem bir ıslak mendil daha çıkarıp kalça arasını ve kenarını daha iyi silip eğildi ve deliğini öptü.
"Eskiden olsa umursamazdım ama artık burayı da bırakamam." deyip kalçasına iki sıkı öpücük kondurdu ve geri çekildi.
"Niye?" diye sordu, ardından aralanmış bacaklarını düzeltip koltuğun üzerine atılan baksırını alıp giyindi. Kerem o sırada kemerini takıyordu, kemeri takıp fermuarını çekti.
"Herkes burada, ailem." yeterli bir cevap değildi, üç yıl önce sırf kendisi için çekip gittiğini bilmese belki inanabilirdi. Ayağa kalkıp pantolonunu aldı ama kaşları çatıktı.
"Yalan söyleme," dedi ayaklarını pantolonuna geçirdi. Kerem dudaklarına bir sigara koymuşken dönüp anlamsızca yüzüne baktı. "Şu aralar bir şeyler karıştırıyorsun."
"Yine başladın." dudaklarında sigara olduğu için sesi değişik çıktı. Çakmağını çıkarıp sigaranın ucuna bakarak sigarasını yaktı ve ardından derin bir nefes çekip kafasını kaldırdı.
"Başlarım," fermuarını çekti ve ona doğru bir adım atacakken kalçası ağrıyınca sinirlendi. Yine de aldırmadı. "Sürekli bir yerlere gidip geliyorsun, gizli gizli konuşuyorsun."
"Asef her zaman olan işler, bilmen gereken bir bir şey olsa sana söylerim zaten." dedi duvara yaslanıp.
O sakince sigarasını içerken Asef uzun uzun yüzüne baktı.
"Aldatıyor musun beni?" aniden sorduğu soru Kerem'i hiç şaşırtmadı.
"Evet." dedi direkt, sigarasının ucuna bakarak içmeye devam ediyordu.
"Düzgün cevap ver." sinirle iki adımda yanına gidip yüzüne bakması için psikolojik baskı uyguladı.
"Asef Allah aşkına senden başka kime bakacağım ben?" bu düşünce Kerem'e o kadar absürt geliyordu ki Asef'in içi bu konuda rahattı zaten. Amacı biraz kışkırtarak doğrusunu öğrenmekti.
"Of, iyice Turgay'a döndüm. Tüm olaylardan aşırı uzağım." diye sızlandığında Kerem sırıttı.
"İki sevgilimi olayların içine atmam zaten, siz uzakta kalın."
"O Bulut'un sevgilisi." dediğinde Kerem'in kaşları çatıldı.
"Hayır, değil. Araştırmanı öneririm."
Kerem'in alaycı haliyle uğraşacak hali olmadığı için yüzük eliyle boş elini tuttu ve parmaklarını birleştirdi.
"Kalçamı çok acıttın." diye sızlandı kapıya ilerlerken.
"Öperim o güzel kalçanı." Kerem kapıyı açmadan hemen önce sevgi patlaması ile omzunu ısırır gibi öptüğünde hiçbir şey demedi.
Kapıyı açıp dışarı çıktığında yine birkaç masa kendilerine baktı. Bu bakışlara alıştığı için direkt bar tezgahına ilerledi. Bulut ve Turgay komik bir sohbetin içinde olduklarını belli eder cinsten bir sırıtma ile konuşuyorlardı. Diğer yandan da işlerini yapıyorlardı.
"Napıyorsunuz?" diye sordu Asef geriye yaslanıp. Kerem'i bırakmadığı için o hemen yanına geçti.
"Siz gelene kadar müşteriler azaldı, şu işleri yapıp yemek molasına çıkacağız." dedi Bulut bardakları silmeye devam ederken.
"Kerem, kardeşim valla helal olsun." dedi Turgay gülerek, neyi kastettiği belliydi.
Kerem sesli sesli güldü, gözlerini kısıp sigarasından bir duman çekerken Turgay omzunu çevirip baktı ve sigaraya gözlerini dikti.
"Getir bir duman çekeyim." dediğinde Kerem yaslandığı yerden yavaşça ayrıldı ve parmaklarının ucundaki sigarayı arkadaşına uzatıp içine çekmesini sağladı. Turgay derince içine çekip önüne döndü. Seslice geri bıraktı dumanı.
"Selamün aleyküm." Erhan'ın sesi geldiğinde herkes kapıya baktı. İçkili mekana böyle giren ilk insan olabilirdi.
"Aleyküm selam hocam." dedi Turgay alayla.
Erhan onun alaylı konuşmasına aldırmadan içeri yürüdü ve ardından bulaşık yıkayan Turgay'ın boynundan sıkıca öptü. Saçını karıştırıp gülümseyerek kendilerine döndü, uzun zamandır ilk defa birazda olsa güler yüzlüydü.
"Kerem, kusura bakma kardeşim biraz geç kaldım." dedi Erhan yanındaki adama bakıp.
"Yav Erhan Allah aşkına ne kusuru? Saçma sapan konuşmayın böyle şeylerde. Sizin mekanınız diyorum, ben geç kalınca size kusura bakma diyor muyum? Patronsunuz, istediğinizde gelin gidin amına koyayım."
"Tamam amına koyim, kusurunu sikeyim." dedi Erhan aniden patlayan çocuğa.
"Hah şöyle." dedi Kerem çatık kaşıyla.
Herkes ufak bir sataşma arıyordu patlamak için. Gergin ve sıkıntılılardı.