2🌩

3.2K 323 550
                                    

Marketin kapısı, içeri birinin girdiğini belli edecek şekilde gıcırdayarak açıldı. Ürünleri yerleştirmeye devam ederken başımı rafların üzerinden uzatarak -boyum çok uzun değildi, rafların boyu kısaydı- kimin geldiğine baktım.

"Ah, ajussi." diyerek yanıma ilerleyen Hyunjin'e baktım. Beni görünce gözlerini devirerek hemen yanımdaki ramenlerden aldı. Bir haftadır gelmiyordu, iyi olmadığını düşünmüştüm bu yüzden. Ama iyi görünüyordu. "Taburcu olmuşsun."

Söylediklerimi duymazdan gelerek kasaya ilerlediğinde saçını başını yolmamak için kendimi tutmuş ve kasaya geçmiştim. Aldığı ramenleri geçirdikten sonra uzattığı parayı kasaya koydum. Her zamanki yerine gidip oturuşunu sessizce izlemiştim. Pek cana yakın biri olmadığı belliydi ama en azından bir şey söylüyorsam tepki verebilirdi. Görmezden gelmesi çok kabaydı.

Onu boş vererek yarım kalan işime döndüm. Cipsleri yerleştirmeyi bitirdikten sonra paspası alarak yerleri silmeye başlamıştım.

Her yeri sildikten sonra sıra, uyuyan Hyunjin'in oturduğu yeri silmeye gelmişti. Sırıtarak ayaklarını paspasla ittirip silmeye başladım. Bu arada ayakkabılarını da ıslatmıştım.

Başını kaldırıp bana baktı. "Ne yapıyorsun ya? Ayaklarım ıslandı."

"Pardon, ajussi. Bir dahaki sefer daha dikkatli olurum."

Sabır dilenir gibi gözlerini kapatarak nefes aldı. Sonra beni tekrar görmezden gelmeye karar vermiş olacak ki başını masaya koymuştu.

Aman ya. Ağzından lafları paspasla alıyoruz. Ajussi diye laf attığım hâlde umursamıyordu.

Kovaya doldurduğum suyu boşalttıktan sonra işim bittiği için kasaya geçmiştim. Sandalyeye oturarak çantamdaki kitabı çıkardım. Bugün fazla müşteri yoktu, rahatça kitabımı okuyabilirdim.

Yaklaşık kırk dakika huzur içinde kitap okuduktan sonra gıcırdayarak açılan kapı ve içeri gürültüyle girenler dikkatimi dağıtmıştı. Ayraç koyarak kitabı kenara bıraktım ve içeri giren tiplere baktım. Lise forması giyen birkaç serseri gelmişti.

Kendi aralarında şakalaşmaya devam ederken, "Sigara versene." dedi biri.

Ellerimi kasaya yaslayarak, "Kimliğinizi görmem lazım." dediğimde şakalaşmayı bırakarak bana döndü hepsi. Toplamda altı kişilerdi.

"Reşitiz, kimliğe gerek yok."

Tek kaşımı kaldırdım. "Bana pek öyle gelmediniz, bücürler."

En yakınımda duran çocuk yakamdan kavrayıp beni kendine doğru çekti. Tehditkarca bakarken, "Sigara ver, dedik."

"Hey." Marketin iç taraflarından gelen sesle ben de dahil herkes oraya baktı. Hyunjin çenesini avucuna yaslayarak bize bakıyordu. "Uyumaya çalışıyorum. Sessiz olun."

Gülümsedim. "Kusura bakma ajussi. Kulakların iyi duymuyordur diye umut etmiştim aslında." dedikten sonra yakamdan tutan çocuğun karın boşluğuna yumruk atmıştım. Nefesi kesilen çocuk yakamı bırakarak bir adım gerilemişti. "Hemen hâlledip yollayacağım, sen uyumaya devam et." dedim Hyunjin'e.

Hyunjin yine mimik oynatmadan bize bakmaya devam etmişti. Saldırmak için hamle yapan diğer çocukları teker teker haklarken, "Bir de erkek sandığım için kızmıştın." dedi.

Kolunu arkasına büktüğüm çocuğun dizine tekme atarak yere düşmesini sağladıktan sonra dağılan saçlarımı diğer elimle geri itmiştim. "Bana sataşanları dövdüğüm için erkek mi sandın? Vizyonsuz ajussi."

"Bir sürtüğü durduramadınız be!" dedi deminden beri kenardan izleyen ve diğerlerine göre daha iri olan çocuk.

"Beni yormayıp gidin. Polis çağırırsam ailenizin de haberi olur." dememe rağmen üzerime yürüyen çocuğa karşılık gözlerimi devirmiştim. Yumruk attığında rahatlıkla kenara kaçarak, "Bak, gözünü hastanede açmak istemiyorsan bu son uyarım." demiştim.

Beklemediğim bir anda çocuk dizleri üzerine çökünce hemen arkasında duran ve bıkkınca bakan Hyunjin'i gördüm. "Uyumaya çalışıyorum dedim. Sikitirip gidin."

Sanırım tek yaptığı çocuğun dizinin arkasına tekme atmaktı. Bu kadar basit bir hamleyle önümde diz çöken veleti görmezden gelerek kasaya geçtim yine. Hyunjin ise başlarında beklemiş ve onlar marketten çıktıktan sonra yerine oturmuştu. Hemen uyku pozisyonu aldığında ben de kitabımı almış ve kaldığım yerden okumaya devam etmiştim.

Burası küçük bir şehirdi. Çeteler yüzünden de son günlerde yaşanması gittikçe zorlaşmıştı.

•••

Çığlık ata ata ağlayan çocuğu ve onu ikna etmeye çalışan ailesini, yüzümdeki yapmacık gülümsemeyle beklemeye devam ettim. Gözlerim saate kaydı. Ne zaman bitecekti bu işkence?

Saatin dokuzu geçtiğini görünce ağlayacak gibi oldum. Çocuk susmak yerine daha şiddetli ağlamaya başlayınca gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. O esnada marketin kapısı açılmıştı. Gelenin Hyunjin olduğunu görünce geciktiğini fark ettim. Bugün o kadar yoğundu ki gelmediğini daha yeni fark ediyordum.

"Annecim, bak buna alerjin var. Yiyemezsin."

Çocuk elindeki çikolatayı sanki hayatı ona bağlıymış gibi tutup ağlamaya devam ederken Hyunjin, iki paket rameni kasaya bıraktı. "Geciktin." diyerek kasadan geçirdim ramenleri. Uzattığı parayı aldığımda gidip oturmuştu.

Yine cevap yok.

Çocuğun sesi iyice beni rahatsız etmeye başlayınca tekrar derin bir nefes alarak sandalyeye oturdum. Birkaç dakika sonra annesi mecbur kalarak çikolatayı almış ve sonunda marketten çıkmışlardı.

•••

Elimle yüzümü sıvazladıktan sonra ağrımaya başlayan başımı tuttum. Marketin kapısının açıldığına işaret eden gıcırtıcı sesini duyunca başımı kaldırıp içeri giren polislere bakmıştım.

Yanıma geldikten sonra, "Kolay gelsin." dedi polislerden biri. Zaten iki kişilerdi.

"Teşekkürler." diyerek ayağa kalktım. "Bir problem mi var?"

Başını salladı benimle konuşan polis. "Evet. Yeni bir çete daha ortaya çıktı son zamanlarda. Hırsızlık yaptıkları için her işletmeye girip uyarıyoruz. Siz de dikkatli olun ve eğer onlarla karşılaşırsanız polis çağırın. Kendiniz müdahale etmeyin."

"Anlıyorum. Peki sadece hırsızlık mı yapıyorlar? Cinayet de işlediler mi?" Hyunjin'i döven çete miydi bu diye merak etmiştim. O gün, Hyunjin'i öldüresiye dövmüşlerdi. Eğer ben onu fark etmeseydim ölürdü.

"Cinayet yok ama adam yaralama var."

Başımı salladım. "Kimliklerini tespit ettiniz mi peki? Ne tür insanlara karşı dikkatli olmalıyım?"

Mahcup bir ifadeyle, "Ne yazık ki maske taktıkları için kim olduklarını bilmiyoruz ama araştırıyoruz. Yakında ortaya çıkar." demişti.

Gülümsedim. "Peki, teşekkür ederim. Size de kolay gelsin."

Polisler çıkmak üzereyken hiç konuşmayan polis bana döndü. "Söylemeyi unuttuk. Çetenin ismi Stray Kids. Şüphelendiğiniz birileri olursa bize haber verin mutlaka."

Tekrar başımı salladığımda çıkmışlardı. Sadece birkaç saniye sonra Hyunjin içeri girdi, gözleri çıkan polislerdeydi. Önüne dönerek ramen reyonuna ilerledi.

"Hey, kimseye bulaşmıyorsun değil mi?" dedim ramenleri önüme koyduğunda.

"Bulaşmıyorum." dedi huysuzca. Ne zamandır uğraşıyordum, sonunda bana cevap vermişti.

"Ah, bu arada polisler yeni bir çeteye karşı uyardılar. Sen de dikkatli ol."

Söylediklerim ilgisini çekmiş olacak ki gözlerime bakmıştı. "Öyle mi? İsimleri neymiş?"

"Stray Kids." demiş, yüzünü alaycıl bir tebessüm kaplayınca da, "Ne gülüyorsun? Tehlikeli olabilirler." demiştim.

Ramenleri eline alarak, "Sen kendin için endişelen." dedi ve her zamanki yerine oturdu.

Bu neydi şimdi?

Sizi seviyorum ❤

Silent Cry | HyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin