Gece yarısı yetimhaneden ayrılmam çokta iyi bir fikir değildi sanırım. Özellikle dışarı hiç çıkmadığımı göz önünde bulundurursak. En fazla ne kadar kötü olabilirdi ki? Hiç değilse iyi bir üniversiteye kayıt oldum. Yetimhanede çokta fazla (aslında hiç) arkadaşım olmadığı için benim için ders çalışmak zorunluluk değil bir uğraş haline gelmişti. Bu yüzden sınavlarım iyi geçmiş ve özel bir üniversite bana burs vermişti. Yolda bir süre yürüdükten sonra nihayet bir otel buldum. İçerisi epey ürkütücüydü ama başka seçeneğim olmadığımdan girişteki görevliye; "Boş odanız var mı?" diye sordum. Görevli olan erkek birden fazla sesli bir şekilde kahkaha atmaya başladı. Benim anlamayan bakışlarımı görünce "Canım sence bu leş gibi otele kim gelsin? Hepsi boş istediğini seçebilirsin." dedi. Küçük bir otel olduğu için yalnız 10 odası vardı. 5 numaralı oda anahtarını aldım ve odama doğru ilerledim. Oda resmen leş gibiydi. Yatak örtüsü en son ne zaman değiştirildi gerçekten merak ediyorum. Dolabın aynasıda kırıktı. Kırık aynadan kendime baktım. Gözlerimin dikkat çekici bir rengi yoktu çoğu insanda olan bir kahverengi tonuydu. Buna rağmen gözlerimi severdim. Uzun ve dalgalı sarı-kahverengi arası saçlarım vardı ve onlarda en az gözlerim kadar gösterişsizdi. Boyum çokta uzun değildi ama kısada değildi. Kendimi incelerken düşünmeden edemedim. Anneminde saçları böyle uzunmuydu acaba? Babamın gözleride kahverengi miydi? Bunu asla öğrenemeyeceğim sanırım. En azından bu Dünya'da. Beni niye yetimhaneye bıraktılar ki? Diğer yetimhanede kalanlar gibi ölmemişti ailem. Peki ya neden yetimhanede büyüdüm? Ölmemelerine rağmen niye beni yetimhaneye verdiler? Yoksulluk yüzünden mi? Ya da beni mi istemediler? Bunları düşünürken ayakta donuk bir şekilde aynaya baktığımın farkında bile değildim. Eşyalarımı dolaba yerleştirmem uzun sürmedi. Zaten çokta eşyam yoktu. Yatak gerçekten çok pisti. Bu yüzden montumu yatağa serip öyle yatmak zorunda kalmıştım. Belki diğer otellerde böyle pisti. Bilmiyorum sonuçta hayatımda ilk defa bir otelde kalıyordum. Ama bu beni korkutmuyor ya da kötü hissettirmiyor. Sonuçta ben hep yalnızdım. Şimdide yalnızım. Sabah olduğu gibi o pis yataktan kalktım. Hiç olmazsa odanın özel banyosu var diye banyoya girdim. Tahmin ettiğim gibi orası da dökülüyordu. Kendim de saraylardan gelmediğim için pekte umursamıyordum. Banyodan çıktığım gibi kurutma makinesi aramaya başladım ve sonunda bir tane buldum. Uzun saçlarımı kuruttuktan sonra üstümü giyinip dışarı çıktım.