Sonsuza dek beraber. ( Final)

496 36 15
                                    


Kusura bakmayın çok geç geldi bölüm .
Bölümü toparlamak zor oldu ve fikir gelmiyordu.
Ayrıca evde biraz işler karışık olduğundan yazmaya da zaman bulamadım .
Ama şimdi burada ehe. 
Hadi geçelim .

Yavaş yavaş uyanırken bir küfür savurdun.
Gözlerinde biriken yaşlar akmaya başlarken, söylene söylene loş ışıklı çadırdan çıktın.
- Oh hayır hayır hayır yine mi ?
Jack 'in kahkahası etrafta yankılandığında,koşmaya başladın.
Arkana hiç bakmadan çıkışı arıyordun.
İlk seferinde Jack ile büyük bir anlaşma yaparak kurtulmuştun.
Tabii kurtulmak denirse.
Bir anda önüne çıkan dev hediye paketi ile durmak zorunda kalmıştın.
Hediye paketinin her tarafı kan içindeydi.
Berbat bir koku yayıyordu.
Bir şey yapmana zaman kalmadan paket birden paramparça oldu .
Üzerindeki kurdelenin ne zaman çekildiğini görememiştin bile.
Göz açıp kapayıncaya kadar bir sürü uzuv ve insan parçaları ayaklarının altına serilmişti.
Ayaklarının dibinde başka bir şey daha vardı.
Bir not.
Ellerin titrerken eğilip yerden aldın ve okudun .
" Hediyeni beğendin mi ?
Aklımda daha başka bir şey vardı ama sen beni terk etmeye çalıştın. "
Notu buruşturup yere attın.
Buradan bir kere kurtulmuştun bir kere daha yapabilirdin.
Bu sefer anlaşmaya gelmeyeceğini bildiğinden daha zor olacağının farkındaydın.
Yoluna devam ederken kendini bir koridorda buldun .
Giderek daralıyor gibi görünüyordu.
- Küçüğüm ~
Sen onun sesini duyunca panikle ilerlemeye devam ettin.
Sesinin giderek yaklaştığını hissediyordun ve bu sinirine dokunuyordu .
Tökezleye tökezleye koridorun ucundaki kapıdan geçip ardından kapadın kapıyı.
Bir an durup etrafa baktığında, kendini gördün.
Her yerdeydin.
Çizimler , fotoğraflar , bazı sana ait olan eşyalar , sana benzetilmeye çalışılmış kuklavari cesetler vs ...
Her yerdeydi.
Yüzünü buruşturarak etrafı dolaştın.
Gözün bir fotoğraf panosuna takıldı.
Sen uyurken , yürürken , yemek yerken , vs her türlü poz vardı .
Bazıları aşırı mahremdi ve bu sinirine daha da sinir katmıştı .
Kapının gıcırdayan sesiyle iliklerine kadar irkildin .
Sırtından akan soğuk terlerin her bir zerresini hissediyordun .
Yutkundun .
Bir kıkırtı yayıldı odaya .
- Aww tatlı küçüğüm sergi odamı bulmuş demek ~
Adımları giderek yaklaşırken sen duvara sindin .
- Sana çok değer veriyorum bu yüzden ayrı bir oda var senin için.
Jack sana hızlı bir atak yaptığında, refleksle tek kolunu yüzüne siper ettin .
Diğer kolun hala duvardan destek alıyordu .
Aniden eline gelen çıkıntıyı çektin.
Bu bir gizli geçitti.
Geçitten geçip gittiğinde , arkandan Jack in kükreyişini işittin.
Çok sinirlenmişti .
Seni ne zaman elinden kaçırsa , ne zaman ondan uzaklaşsan büyüyen siniriyle aynıydı.
Çenesini ve dişlerini sıktı.
Sivri dişlerini kendi dişleriyle bilemeye başladı .
Pençelerini gizli geçitin kapısına geçirip geçirip durdu .
Kırmıştı sonunda ama sen yoktun.
Çoktan oradan çıkmıştın.
Yeniden dışarıdaydın.
Buz gibi hava seni hipotermiye sürüklüyordu.
Esen rüzgarlar daha da üşütüyordu.
İki elinle kollarını tutarken gideceğin yönü belirlemeye çalışıyordun .
Aniden gök gürleyince gökyüzüne baktın.
Çok geçmeden ürkütücü şimşeklerle beraber bulutlardan şekerler yağmaya başladı.
Aralarında şemsiye şeklinde olanlar da vardı ve uçları çok sivri durduğundan koşmaya başladın.
Ancak yağmura karşı biraz yavaştın ve onlardan biri bacağına isabet etti.
- AHHH!
Acıyla bağırdın.
Dizinin alt kısmının arkasından girip ön tarafından çıkmıştı.
Yere oturmak zorunda olduğunu biliyordun ama koşmaya da devam etmek zorundaydın.
Bir çırpı kendini bir başka çadıra attın .
Senden sonra Jack hemen ortaya çıktı.
Yağmuru durdurdu ve yerdeki kırmızı lekeye baktı.
İzler yol boyunca gidiyordu .
Yere eğilip kanını parmaklarına bulaştırdı ve onları özenle yaladı.
- Mımmh lezizsin ~
Yeniden doğrulup bir kahkaha bıraktı.
Bu izle seni bulması daha kolaydı .
Derin nefesler alıp veriyor kendini sakinleştirmeye çalışıyordun.
Bacağına saplanan şeyi çıkarman gerekiyordu.
Aksi halde her şey daha kötü olabilirdi.
Ayrıca daha fazla kandan iz bırakmamak için yarayı kapatmalıydın.
Kapşonlunun ucunu azına aldın ve dişlerinle sıkıca kavradın.
Çıkarırken bağıracağın aşikardı.
Sesini duymamalıydı.
Derin nefesler almaya devam ederken , şemsiye şekerinnin sapından tuttun .
Sadece bir kez dokunmak bile muazzam bir sızlamaya neden oluyordu.
Kan kaybından ölmezsen kesinlikle acıdan ölürdün.
Alnından akan ter damlaları gözüne giriyor görüşünü bulanıklaştırıyordu.
Gözlerini yumdun .
Bu sinir stres sana yaramamıştı.
Aşırı sıcaklamış ve bunalmıştın.
Bir anda çektin ve kendi kulaklarını bile patlatabilecek düzeyde çığlık attın.
Tabii sen öyle tanımlıyordun.
Sesin oldukça boğuktu ama canının yandığı çok belliydi .

Jack kan izleri boyunca ilerledi.
Her seferinde sürünürcesine yerleri yalayarak ilerliyordu .
Çılgın kahkahasını atarak etrafta dolaşırken, senin nerede olduğunu zaten bildiğinden habersizdin.
Oyuncu kişiliği her şeyi bir oyuna çeviriyordu.
Tabii sadece onun eğlenebildiği oyunlara .
Ondan kaçabildiğini düşünmeni ve bir umudunun olabileceğini düşünmeni istiyordu .
E tabii burası onun mekânydı .
Dünyada biraz daha şanslı olabilirdin .
Birazcık .
Ondan her uzaklaşıp yer değiştirdiğinde, daha da eğleniyor bunun yanı sıra sinirinin doruğa çıkmasına engel olamıyordu.
Ortaya seslendi .
- Y/N NEREDESİN KÜÇÜĞÜM !
İlerlemeye devam ederken konuşmayı kesmedi.
- SANA ŞEKER GETİRDİM .
Seslerin yakınlaştığını duyduğunda iki elini azına kapadın .
Bir şekilde ondan kurtulmayı umuyordun çaresizce.
Hareket edemiyordun.
Canın çok yanıyordu.
Yapabildiğin tek şey nefesini tutarak ses çıkarmamak ve geçip gitmesini beklemekti .
- CE E !
Jack in aniden seni bulması ile büyük bir çığlık attın.
Ani korkuyla gözlerinden akan yaşlar onu görmeni zorlaştırıyordu.
Kahkaha attı ve sana yaklaştı yavaşça.
- Seni buldum küçüğüm ~
Benden kaçabileceğini düşünüp kurttan kaçan bir tavşan gibi etrafta hoplaman o kadar sevimliydi ki seni yiyebilirim.
Sen korkarak daha da kaçabilecekmişsin gibi duvara sindin .
Bir elinle bacağını tutuyordun.
Titrek sesinle konuştun .
- Ge gelme .
Yaklaşma bana .
Sen sen benden arkadaşlarımı ve tek ailemi aldın .
Jack iç çekti .
Yüzü üzgün gibi duruyordu .
Bir geripseyip yüzünü inceledin .
Daha sonra aniden yüz ifadesini değiştirip kahkahayı bastı.
- KANDIRDIM .
Sen korkuyla irkilip çığlık atarken sana doğru atıldı ve yaralı bacağını kavradı.
Tam yaraya bastırdığından seni avaz avaz ağırttırıyordu.
Çığlıkların onu daha da havaya sokarken , senin çırpınıp karşı koyman onu hiç etkilememişti.
Bacağına sardığın şeyi çıkartıp üzerine bulaşan kanı burnuna götürüp derince kokladı.
Sanki güzel bir parfüm misali koklamaktan vaz geçemiyordu .
Bezi sonunda kenara bıraktığında , bacağına eğildi.
İnce ve iskeletimsi parmakları ile yavaşça dokunsa bile senin canın çok yanıyor feryat figan bağırıyordun.
Parmak uçlarına bulaşan pıhtılaşmış kanı sana göstere göstere büyük bir memnuniyetle yaladı ve emdi.
Sen kusmak üzereydin .
Kendini hasta gibi hissediyordun .
Bir yandan da ölme korkusu içini yiyip bitiriyordu .
Kalbinin sesi onun kulaklarını doldurunca sırıtmadan edemedi .
Azını araladı ve uzun dilini dışarı sarkıttı.
Salyaları bacağına damlayacak kadar fazlaydı.
Bacağındaki yaraya yaklaştı ve dilini değdirdi.
Dilinin ucu değer değmez başka tarafa baktın .
Eğer bacağını koparırsa bakamazdın .
Acıdan eninde sonunda ölecektin zaten .
Artık pes etmiştin.
Yorulmuştun.
Jack durdu .
Titriyor ve korkuyordun .
Bunu hissedebiliyordu ancak çırpınmayı kesmen onu bir tık rahatsız etmişti.
Söylendi.
- Aww hadi ama çırpınırken daha eğlenceliydi .
Sen hiç cevap vermiyor ona bakmıyordun .
Jack yine öfkesinin arttığını hissetti.
Bir elini kaldırıp boğazına yapıştı.
Nefesinin ani kesintisi ile öksürmeye ve çırpınmaya başladın .
Göz yaşların sel olurken tuzlu su gözlerini yakıyor görüşünü bozuyordu .
Bileğine yapışıp çırpınırken Jack yeniden havaya girdi .
- Evet evet ~
EVET .
İŞTE BÖYLE .
En yüksek kahkahalarından birini salarken, tutuşunu daha da sıkılaştırdı.
Senin zavallı vücudun bu kadar baskıya dayanamadı gözlerin kararıyordu .
Sonsuz sessizlik ve karanlığa gömülmeden önce duyup gördüğün tek şey Jack in kahkahası ve boynundan gelen çıtırtı sesleriydi.
Jack kendinden geçerek parmaklarını karnına sapladı.
Kanın parmaklarını daha sonra da kollarını kırmızıya boyadı.
Heyecandan nefesi kesilerek kanının tadına bakmaya devam etti.
Daha sonra çıkardığı her bir iç organı teker teker yiyor ve bundan büyük bir haz duyuyordu.
İşini bitirdiğinde , sana ve darmadağın olmuş bedenine baktı.
Saçlarını yüzünden yeçti ve soluk teninde parmaklarını gezdirip konuştu.
- Çok güzel görünüyormuşsun.
Bu kadar güzel hayal edemezdim.
Seni kucaklayıp bir masaya yatırdı .
Sonra yardığı gövdene şeker doldurmaya başladı .
Hiçbir boşluk kalmayıncaya dek içini şekerle doldurdu ve dikti.
Daha sonra kıyafetlerinden arta kalan ne varsa üzerine giydirdi .
Daha sonra bedenini senin odana yani sana adamış olduğu odaya götürdü.
Bir sandalye bulup seni ona oturttu .
Kendine göre bir poz verdirip seni inceledi .
Tabii bedenin hemen öyle kalmadı.
Yamuldu ve iki büklüm oturmaya devam etti .
Jack bunu umursamadı .
Sonuçta artık sana sonsuza dek sahipti .
Bir süre seni izledikten sonra odadan kahkahalar eşliğinde çıktı.
- Yarın görüşürüz küçüğüm.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Umarım beğenmişsinizdir.
Böyle bitmesini istemeyenler vardı ama gerçekçiliği açısından böyle bitmesini uygun buldum .
Jack in gerçek kişiliğini yansıtacağımı söylemiştim zaten .
Bye bye 🌸🦋🖤

Wanna Play ? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin