chapter 10

1K 95 32
                                    

Heeseung gözyaşlarını silerken yatağının kenarına oturmuş büyüğüne baktı. Namjoon kollarını bağlayarak küçük kardeşine anlat dercesine baktı. Heeseung ellerini kucağında birleştirdi ve parmaklarıyla oynamaya başladı.

"Hakkımda iğrenç söylentiler dönüyor. İlk başlarda umursamıyordum hatta gülüyordum hepsine sadece. Çünkü gerçek olmadığını biliyorum, arkadaşlarım biliyordu. Ama hyung..." Sızlayan burnuyla gözlerinden yaşlar tekrar akmaya başladı. Titreyen alt dudağını ısırdı ve burnunu çekerek, "Dün hakkımda çok iğrenç bir söylenti çıktı. Çok iğrenç hem de. Wooyoung ve başka bir çocukla üçlü yapıyor olduğum söylentisi bile umurumda değil çünkü Wooyoung ile gerçekten sevgili değilim, sadece arkadaşım."

Elinin tersiyle gözyaşlarını sildi. Namjoon derin bir nefes alarak önüne döndü. "Söylentiler nasıl okula yayılıyor?" diye sordu. "Okulumuzun bir sosyal medya sayfası var. Genellikle okuldakiler duyduklarını ilk sayfa adminine yazar ve sayfa admini eğer aynı konuda beş mesaj alırsa söylenti diye paylaşır." diye yanıtla Heeseung titreyen sesiyle.

"İlk bilen sayfa admini mi oluyor? Bunu doğrulamadan mı yapıyor?"

"Doğrulamak mı? Hyung adı üstünde dedikodu, söylenti! Sadece paylaşıyor."

Anlını kendine çektiği bacaklarına yasladı. Namjoon kardeşinin titreyen omuzlarına hüzünle baktı. Onu ilk defa böyle ağlarken görüyordu ve içi parçalanıyordu. Gözleri öfkeyle parladı. "En son çıkan söylenti ne?" diye sordu. Demin söyleyecek gibi olmuştu ama söylememişti Heeseung. Namjoon ise kendi sorusuyla uzaklaştırmıştı.

"Hyung..." diye mırıldandı. Başını yavaşça kaldırıp burnunu çekti. "Söylemesem-" Sözü kesildi. "Söylemezsen arkadaşlarını ararım ve öğrenirim. Ve gördüğüm üzere onların aramalarına da yanıt vermiyorsun."

Heeseung tereddütle büyüğüne baktı ve gözlerini kaçırarak, "Kendimden yaşça büyük insanlarla görüşüp-" Boğazını temizledi. "Yattığıma dair bir söylenti çıktı." Sonlara doğru kısıldı ve sanki sadece dudaklarına hareket ettirmiş gibi göründü. Namjoon duyduklarını kavramakta güçlük çekerek birkaç kez gözlerini kırpıştırdı.

"Ne? Heeseung! Hakkında böyle bir söylenti çıkıyor ve sen bana şimdi mi söylüyorsun? Okulun neden hala bu kadar sessiz? Bana ulaşmaları gerekmiyor muydu? Güya en iyi okul!" Ayağa kalktı ve ellerini beline yerleştirerek derin bir nefes aldı. Sessizce ağlayan kardeşine göz ucuyla baktıktan sonra gevşemiş kravatını düzeltti.

"Okula gideceğim ve müdürle konuşacağım. Sayfa admininden bunu ona yazanları öğreneceğim ve hepsinin gerçek kimliklerine ulaşarak dava edeceğiz. Böyle bir söylentiyi ortaya atmaya cesaretleri varsa bence sonuçlarına da katlanabilirler. Şüphelendiğin biri var mı? Hakkında böyle şeyler çıkıyorsa bana göre bir düşmanın var. Bunların hepsi iğrenç ve uygunsuz."

Heeseung söyleyip söylememek arasında kalmışken neden söylemediğini düşündü. Neden? Onun yüzünden bu haldeydi, onun yüzünden bu haldelerdi, onun yüzünden Jake zor durumdaydı. Her şey onun yüzünden değil miydi? Bu tür iğrenç şeyleri yapan oydu. Kendisi neden bu iğrenç söylentilere katlanmak zorundaydı.

Ailesinin, onun ailesinden aşağı kalır bir yanı yoktu. Kendi ailesi de güçlü bir aileydi. Büyük abisi Namjoon oldukça ünlü ve herkes tarafından tanınmış bir avukat olmasının yanında büyük annesinden kalan şirkette babasının yanında yardımcı olarak çalışıyordu. Üstüne Gwansim Grubun CEO'su olan Kim Seokjin ile de evliydi. Her yönden güçlüydü abisi.

Bacaklarını uzatarak ayaklarını zemine bıraktı ve ayağa kalktı. "Hyung," diye seslendi. Namjoon hemen kardeşine döndü. Küçüğünün kızaran gözlerine baktı. "Okulda bir kız var. Jake'in sevgilisi. Birbirimizden hiç haz etmeyiz. Birbirimizle hep savaş içindeyiz ve kendisinin yaptığı her şeyin gerçek olmasına rağmen yalanlayıp hakkımda söylentiler çıkardı. Sonuncusunun nedeni de o mu bilmiyorum ama öncekilerinin sorumlusu Lee Heeyoung'du."

i don't like your girlfriendHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin