chapter 9

1K 99 37
                                    

Heeseung yer yatağına uzanmış tavanı izlerken düşünceleri arasında kaybolduğunu hissediyordu. Jake tamamen kafasını karıştırmaktan başka bir şey yapmıyordu. Hiçbir hareketi, sözü ve davranışı birbirini tutmuyordu. Ne yapacağını şaşırmış haldeydi. Artık bıraktığını söylese bile Wooyoung ile sevgili rolü yapıyorlardı. Taehyun ile olan patlak vermişti.

"Ne düşünüyorsun?"

Heeseung irkildi ve başını kapıya doğru çevirdi. Jake pijamalarını giyinmiş bir halde karşısında dikiliyordu. "Hiç." diye mırıldandı. Karşılık olarak omuzlarını silken Jake, Heeseung'ın yer yatağının önünden dolanarak kendi yatağına oturdu.

"Wooyoung ile ciddi misiniz?"

Heeseung derin bir nefes alırken hala aynı şey mi diye düşünmeden edemedi. Sevgili (sadece bir oyundu) olduklarını öğrendiğinden beri durmadan bu konuyu açıyordu. Jake'in bu duruma karşı olan tavrı açıkça belliydi, istemiyordu. "Zaman belirler, sonuçta daha liseliyiz. Belki ayrılır, başkalarında buluruz aşkı." derken ellerini başının altında birleştirmişti. Jake gözlerini Heeseung'dan ayırmaz iken, "Sana karşı kötü bir tavrı olursa söyle." dedi.

"Söylerim de, neden bu kadar ilgilisin?"

Lütfen sadece dürüst ol.

"Yakın dostumun ilişkisini merak ediyorum sadece. Uzun zaman sonra ilk defa biriyle çıkıyorsun çünkü."

Dürüst olmasan da olurdu aslında.

Heeseung başını peki anlamında sallarken salonda gelen sesleri dinledi bir süre. Büyük baba Sim ne kadar yaşlı olsa bile bir ortaokul çocuğunun enerjisine sahipti. Oturmak bilmezdi. Bahçesiyle ilgilenir, arada bir ziyaretine gelen çocuklarına veya torunlarına kaç kere anlattığını bilmediği hikayelerini anlatırdı, insanları neşelendirmede ondan iyisi yoktu.

"Peki onunla nasıl gidiyor?"

"Kiminle?"

"Kiminle olacak Jake? Sevgilinle."

Jake kendini geriye bırakarak sırtını yatağa yaslandı. Kollarını iki yana açarak Heeseung gibi tavanı izlemeye başladı. "Bilmiyorum." diye mırıldandı. "Hiçbir şey bilmiyorum. Onunla neden çıktığımı bilmiyorum, sadece başta onda bana tanıdık gelen bir şey vardı ve sırf bu yüzden sevgili oldum ama artık o tanıdık gelen his her neyse, yok." Gözlerini kapadı ve kolunu bükerek elini gözlerinin üstüne bıraktı. "Ondan ayrılmak istiyorum ama yapamıyorum."

"Bay ve Bayan Sim?"

"Maalesef."

Heeseung doğrularak ayaklandı ve Jake'in yanına oturdu. Jake gözlerinin üzerindeki elini indirip gözlerini araladı ve Heeseung'a baktı. "Jake, her zaman yanındayım. Ailenle bu konuyu iyi bir şekilde konuş. Sonucu ne olursa olsun ben, büyük baban, diğer arkadaşların kısacası hepimiz yanında olacağız." dedikten sonra gülümsedi Heeseung. 

Jake doğruldu ve gözlerini yere sabitledi. İşte yine oluyordu. Her şeyin suçlusu olan o hissi yine hissetmişti. Heeseung'ın gülümsemesine baktı. Minik bir gülümseme nasıl böyle hissetmesine neden olabiliyordu. Gözlerini kırpıştırdı. Heeseung neler olduğunu anlamayarak sadece gülümsemeye devam ediyorken Jake, Heeseung'ın elini kavradı ve kendine çekti.

Yüzlerini yaklaştırdı. Ona daha yakından baktı. Heeseung şaşkınca bakmaya başladı. Jake'in ne yaptığını anlamıyordu. Gözlerine dikkatle bakıyordu. Bir şey arıyordu ama ne arıyordu?

"Jake? İyi misin?" diye sordu geri çekilerek. Bu kadar yakın olmak kalbine pek iyi gelmiyordu. Jake bir süre daha Heeseung'ın yüzüne baktı ve gülümsedi. 

i don't like your girlfriendHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin