2 yıl önce
"Dersimiz bitmiştir, çıkışta kağıtları masaya koymayı unutmayın lütfen." İkaz üzere amfide kalan yaklaşık otuz öğrenci eşyalarını toparladıktan sonra ellerindeki kağıtları onları beklemekte olan genç profesöre uzattılar.
Profesör sınav kağıtlarını tek tek alıp öğrencileri sessiz bir gülümsemeyle uğurladıktan sonra o da eşyalarını toplamaya başladı.
Öğrencilerin açık bıraktığı kapıdan çıkmasıyla kendisini hevesle beklemekte olan öğrencisini görmesi bir olmuştu.
"İyi günler Profesör Moriarty."
"İyi günler Isabelle. Yanılmıyorsam birazdan vereceğim özel ders için buradasın. İlk dersin olacağın için sınıfı bilmiyorsun galiba."
"Şey.. evet öyle."
Profesör yüzüne yerleştirdiği sıcak gülümsemeyle öğrencisine parmağıyla arkalarındaki sınıfı gösterdi:
"Sondan bir önceki sınıf. Ders tam saatte başlayacak ve iki saat sürecek. "
Genç kız hızlıca başıyla onayladı:
"Anladım, teşekkür ederim."
"Rica ederim."
Genç kız elindeki kitapları tutmakta zorluk yaşasa da bunu fark ettirmemek için daha da sıkı tuttu onları. Ama maalesef profesörden ayrıldığı an en üstteki kitap yerle buluştuğunda tok bir ses çıkarmıştı.
'Harika gerçekten.'
Elindekileri de düşürmemek için yarım eğilerek yerdekini almaya çalışıyorken yukarıdan kitabı alan el ile bu çabaları son bulmuştu.
"Kitaplarını bırakacak zamanın olmadı galiba hm?"
"Öyle oldu biraz." Mahcup bir gülümsemenin ardından yavaşça doğruldu yerden ve profesörün kitabı vermesini bekledi. Felsefe tarihini anlatan kalın kitap en sonunda diğer kitapların üstüne konulduktan sonra genç kız profesöre tekrardan teşekkür etti ve utancın verdiği aceleyle çabucak sınıfa ilerledi.
Günümüz:
'Acaba şimdi ne yapıyordur?'
"Kafana takılan bir şey mi var, abi?"
William, başını buğulu camdan çevirip kardeşine döndü:
"Bir öğrencimi düşünüyordum, iki yıl önce tam da bu zamanlarda ona ders veriyordum. Parlak bir öğrenciydi. Mezun olduktan sonra ne yaptığını merak ediyorum."
"Gerçekten çok başarılı olmalı. Senden böyle bir iltifat aldığına göre."
"Aslında Louis, en kötü dersi ona verdiğim dersti. Hatta tek kötü dersi diyebilirim." Bu cevabın üzerine Louis az kalsın elindeki çay fincanını düşürecekti.
"Öyleyse nasıl-"
"Ama dersime en hevesle katılan ve en gayretli öğrencimdi. Oldukça zeki bir kız ve beni gayet iyi anladığını düşünüyorum."
Biraz duraksadıktan sonra devam etti:
"Bazenen az Sherlock kadar iyi bir rol olacak gibi düşünmüşümdür. Hatta belki de ondan da iyi."
Son cümlenin üzerine ikisinin yüz ifadesi ciddileşmişti. William elindeki fincanı yanındaki sehpaya bıraktı ve ayağa kalktı:
"Benimle bir yere gelir misin Louis?"
..
Yaklaşık bir saat saat süren araba yolculuğunun ardından iki kardeş lüks arabadan indi ve karşılarında duran kafeye doğru ilerlediler.
"Burası bahsettiğin kafe mi?"
"Evet burası." Çok kalabalık olmayan kafede yer bulmak kolaydı. William cam kenarında duran dört kişilik masaya göz ucuyla baktı.
"Buraya oturalım mı?"
"Olur."
Birkaç dakika sonra yanlarına gelen garsona siparişlerini verdiler.
"Yemek için eve gelemediğimde üniversiteye yakın olduğundan buraya gelirdim. Kahveleri bana ne kadar acı gelse de parfelerine gerçekten bayılıyorum."
Çatala aldığı tatlıyı ağzına götürdükten sonra acı filtre kahveden bir yudum aldı. Yüzü bu tada ne kadar alışık olmadığı için ilk başta buruşsada sonrasında anılarının gözüne gelmesiyle hafifçe gülümsemişti.
"Kahve bu kadar acıysa neden sipariş ettin peki?"
"Çünkü burada satılan neredeyse her kahvenin, hatta her ürünün parası burada çalışan öğrencilerin haftalığına gidiyor. O yüzden sana bunu sipariş etmeni söyledim. Kusura bakma."
"Bilmiyordum, ama içtikçe tadı yumuşuyor gibi."
William sessizce onayladıktan sonra kahveden bir yudum daha aldı.
Hesabı ödemek için garsona seslendikten sonra William cüzdanını çıkardı.
"Abi ben halleder-"
"Sorun değil Louis. Burada ödeme yapmayı seviyorum."
Garson hesabı masanın üzerine bıraktıktan sonra, William oraya hesaba ek olarak her zaman ödediği bahşiş miktarını bıraktı.
"Louis sen arabaya geçebilir misin?" Personellerin girdiği odayı göstererek:
"Bir soru soracağımda." Louis abisini onayladıktan kafeden çıktı. Tam arabanın kapısını açacakken trafiği birbirine katan bir yayayı yolda yere çömelmiş bir şekilde otururken gördü.
Şoförler ve korna çalıyor arabalarından çıkıp yerdekine yoldan çıkması için bağırıyorlardı.
"Çekilsene yoldan!"
"Bütün yolu kapatıyorsun!" Herkes bağırıyordu ve sakin bir şekilde olaya el atan kimse yok gibiydi.
Zaten durmuş olan arabalardan sıyrılarak geçtikten sonra Louis de yerdeki gibi çömelmişti.
"İyi misiniz?" Kollarından yumuşakça tutup kendine gelmesi için onu hafifçe sarsıyordu.
Ona duygusuzca bakan koyu mavi gözleri ve küçük yüzü gördüğünde onun kendi yaşlarında genç bir kız olduğunu anladı. Geniş bedenli giyindiği ve saçları da kapüşondan belli olmadığı için ilk başta uzaktan kız mı erkek mi olduğunu anlayamamıştı. Genç kız Louis'i görmesiyle kurumuş dudaklarını araladı ve gözlerini kapanmadan önce tek sözcük kardeşlerin aradığı cevabı onlara vermişti:
"İyi günler Profesör Moriarty."
Son bir kez gülümsedikten sonra gözleri günlerdir uyumanın verdiği yorgunluğa kaybetmişti.
乇几ᗪ•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝙄𝙣𝙠𝙝𝙚𝙖𝙧𝙩' 𝘞𝘪𝘭𝘭𝘪𝘢𝘮 𝘑. 𝘔𝘰𝘢𝘳𝘪𝘢𝘳𝘵𝘺
ФанфикWilliam J. Moriarty X O.C. 𝕭𝖎𝖑𝖌𝖎𝖑𝖊𝖓𝖉𝖎𝖗𝖒𝖊: Seride yer olmasa da ilerideki bölümlerde filmlerde yer alan karakterler mevcut olacak. Olaylar ya mangadan referans aldıklarımdan ya da tamamen kendi tasarladığım olay örgülerden mevcut olacak...