William J. Moriarty X O.C
𝕭𝖎𝖑𝖌𝖎𝖑𝖊𝖓𝖉𝖎𝖗𝖒𝖊:
Seride yer olmasa da ilerideki bölümlerde filmlerde yer alan karakterler mevcut olacak. Olaylar ya mangadan referans aldıklarımdan ya da tamamen kendi tasarladığım olay örgülerden oluşacak
-𝕶𝖊�...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
O an tek istediği sıcak bir yerde durmaktı. Nispeten daha sıcak. Kardeşinin artık titremeyeceği kadar sıcak bir yer olması yeterliydi.
Zorbalığa uğramayı umursamıyordu; gece karnı ağrımayacak derecede toksa gerisi pek de önemli değildi.
İstekleri her ne kadar mütevazi olsa sonuç pek de öyle sayılmazdı.
Şimdi kocaman bir malikanede kardeşi ve abisiyle birlikte sıcak çayını yudumluyordu.
Birçok şey onun için değişmişti. Artık başka biri olarak tanınıyordu. Lüks içinde yaşıyor ve kimseden yardım için yalvarmıyordu. İlerisi ve insanlık için daha büyük düşünüyordu.
Birçok şeyse hiç değişmemişti. Kendisine biçtiği değer aynıydı. Ne kadar büyük düşünürse düşünsün ilerisi için vardığı sonuç aynıydı.
Kendisi en başından beri acı bir şekilde ölmeyi hedefliyordu. Ailesi ve ideali uğruna bunu yapmaya daima hazırdı.
Gerçek fedakarlığın ne olduğunu öğrendiğinden beri buna hazırdı.
O an tek istediği sıcak bir yerde durmaktı. Ama karşısına ruhunu bile ısındıracak biri gelmişti.
Adını bile bilmiyordu ama yaşayan en güzel canlıydı. Belki görünüşte zarif değildi fakat hayatında gördüğü en samimi bakışlara sahipti. En derin ve ince düşüncelere sahipti.
Sadece bir kez gördüğü bu kişiyle tekrar karşılaşmayı ne kadar çok istiyordu. Ama biliyordu ki artık yıllar sonra yanından geçse bile tanıyıp yüzüne ikinci kere bakmayacaktı.
Bu durum kendisi için de geçerliydi. Belki de defalarca yüz yüze gelmiş bir kere bile ikinci kere bakmamıştı.
Belki de çoktan karanlık uykusuna yatmış kendisini de yanında bekliyordu.
Bir söz vermişlerdi. Nerede olursa olsun karşılaşacaklarına, birlikte saatlerce kitap okuyacaklarına ve ne kadar içten olmasa da her daim gülümsemeye. Çünkü her gülümsemeyle sevdikleri de bir nebze olsun mutlu oluyorlardı.
Öğrendiği gerçek fedakarlık işte tam olarak buydu. Gülümsemesini asla söndürmemek.
Acaba sözü unutmuş mudur?
William James Moriarty'ye verdiği sözü hatırlıyor mudur?