William J. Moriarty X O.C
𝕭𝖎𝖑𝖌𝖎𝖑𝖊𝖓𝖉𝖎𝖗𝖒𝖊:
Seride yer olmasa da ilerideki bölümlerde filmlerde yer alan karakterler mevcut olacak. Olaylar ya mangadan referans aldıklarımdan ya da tamamen kendi tasarladığım olay örgülerden oluşacak
-𝕶𝖊�...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Neden bu kadar zalimiz? Neden insanlar sadece ve sadece kendi çıkarını düşünmek zorunda?
İyi niyetli de olsa işin içinde çıkar var. O da yoksa içgüdü. Önceden öğretilen normların zihnimize yapışması sonucu oluşan bir dürtü.
Çocuğuna, sevgiline, arkadaşına verdiğin değer hepsinin kaynağı aynı aslında. Kader.
Eğer anneni hiç görmeseydin onu sevebilir miydin? Sadece kafanda sürekli sana gülümseyerek bakan ve sürekli saçlarını okşayan güzel bir kadını hayal edersin.
Ya da kötü bir anneye sahip olsan ona biçtiğin değer yine mecburiyet kaynaklı olur. Sevgiline biçtiğin değer eğer o karşında olmasaydı var olmayacaktı bile.
Peki ben bu mecburiyetten ne zaman kurtulacağım? Ya da kurtulabilecek miyim?
Kurtulamasam bile mecburiyetten sevmek zorunda kalacağım biriyle hiç karşılaşabilecek miydim?
Sevmediğim insan yok değil. Ne kadar anlaşamasak da Sherlock'dan ya da Mycroft'dan nefret etmiyorum.
John'da çok iyi biri. Sherlock'un arkadaşı için fazla bile.
Annem şu ana kadar yaşadığım iyi ve kötü zamanlarda bana bunlarla nasıl başa çıkacağımı öğretti. Birbirimizden başka kimsemiz olmadığı için zaten buna mecburduk.
Üzerine sıcak kahve dökmeme rağmen bana bir anlığına bile kızmadan sadece iyi olup olmadığımı soran öğretmenimden de nefret etmem zor gibi.
O gün ne kadar beni dersten bırakacağını düşünmüş olsam da bu boşunaydı. Hiçbir şekilde bunu ders notuma yansıtmadı. Acımıştı herhalde notum onun dersinde yeterince düşüktü.
Sınıfta ya da değil ders dışı olan konuşmalarda herkesin düşüncesini sabırla ve hiç solmayan bir gülümsemeyle dinleyen bir öğretmenden zaten neden nefret edeyim ki?
Ama en çok o tür insanlar içinde çok büyük dertler taşımaz mı?
Bunu bir kereliğine en hafif şekilde yaşamış bile olsa insan bunu karşı tarafta hisseder. Kesinlikle küçük düşünmeyen, sürekli çalışan ve durmak nedir bilmeyen bu zihni okulda öyle çok merak ediyordum ki..
'Şu an ne kadar kötü olursa olsun, dünya ve içindekiler bunu hak etmiyor.'
Haklıydı sanırım. Kendisinden sonra ne olacağını bilemeyecek olmasına rağmen bunu kendine dert edinen biri..
Kesinlikle merak ediyordum.
Ama artık merak etmiyorum.
Çünkü biliyorum.
O değiştirmek istiyor. Hem de her şeyi. Ve sadece istemekle kalmadığını biliyorum. Beni o an tanımamasına rağmen kurtaran kardeşi de buna kayıtsız kalmamalı. Tanışmamış olsak bile büyük abisinin de öyle olduğunu düşünüyorum.
"Isa, kapı çalıyor!"
Sherlock'un ikazıyla düşüncelerimden bir hayli kopmuş olacağım ki en sonu dışında ne düşündüğüm aklımda bile değil.