Bölüm 7

5.7K 411 57
                                    

" Baba iyiyim ben, yok bir şeyim."

" Elleri kırılsın o müsübetin. Hayalet gibi bir şey, bir türlü tutamadılar soyu batasıcayı. Yüzünü ne hale getirmiş yavrumun."

" Yok bir şey baba."

Yaralarıma pansuman yaptıktan sonra yatmaya gidebilmiştim zorda olsa. Eve geldiğimde ailemin yüreği ağzındaydı. Biraz daha yok olmuş olsaydım. Kalp krizi geçirecekti adamcağız.

Her tarafım ağırıyordu. Tüm ömrüme yetecek aksiyonu bir gecede yaşamıştım. O kurt hayatımı kurtarmıştı bir nevi. Eğer tüfek ateşlenmeseydi askerler yerimizi bulamayacaktı.

Ama o eşkıyanın yakalanamamış olması aklımı kurcalıyordu. Dediklerine göre diğer eşkıyalar saldırmıştı. Silah sesini duyan bir tek askerler değilmiş.

Bir de Nikola mevzusu vardı. Kuşkulu tavırları aklımdan çıkmıyordu. Düşüne düşüne sabahı etmiştim.

Önümüzdeki iki ay süt liman geçti. Nikola'yla o günden sonra karşılaşmamıştık. Çeteler kontrol altına alınamamış olsa bile faliyetleri azalmıştı. Asker göz açtırmıyor halk tedbirli davranıyordu.

Bende zar zorda olsa bir tüfek edinebilmiştim.

Hava karardığında herkes evine çekilmişti. Yapacak başka da bir şey yoktu zaten.

" Ana bize bir masal anlatsana."

"Gelin dizimin dibine kızanlarım."

Kardeşim ve ben dibine girdik hemen. Kaç yaşına gelirsem geleyim severdi beni.

" Eski zamanlarda Ali ile Veli adında iki arkadaş varmış. Biri biraz safça biri de anasının gözüymüş."

Anam hikayeyi anlatırken gözlerimiz kapanıyordu.

" EŞKIYALAR!"

Dışarıdan gelen bağırtılarla uyku halimden sıyrılıp tüfeği elime aldım.

" Siz çıkmayın, ben bakıp geleceğim."

Babam öne atılınca engel oldum ona.

" Sen başlarında kal baba."

Kapıyı açar açmaz tüfek ateşlenmişti. Her yanda elinde meşale olan atlılar vardı. Evleri yağmalıyor direnenlere ateş ediyorlardı.

Yakınımda bir feryat duyduğumda oraya atıldım hemen. Bir kadını sürüklüyorlardı.

Elimdeki tırpanı atın üstündaki adamın sırtına geçirdim.

İşler daha da kızıştığında saçlarımın arasında bir el hissetmiştim.

" Ah"

Canımın acısıyla dişlerimi sıktım.

"Vay vay, Dimitri'yi ele veren müslümanda buradaymış."

Bu ben kaçtıktan sonra askerlerle çatışan eşkıyalardan biri olmalıydı.

Saçıma iyice asıldığında, saç diplerim yanmıştı. Başka bir eşkıya dizlerimin arkasına tekme attığında yere çöktüm.

" İvan, öldür hadi oyalanma."

Saçımı tutan adam kafamı yukarıya doğru kaldırıp suratıma sert bir tokat geçirdi.

Ardımda ailemin bağırtılarını duyabiliyordum. Tek dileğim onlara bir şey olmamasıydı.

" Askerler geliyor!"

Uzaktan gelen bağırtıyla eşkılalar son kez yağmasını yapıp toparlandı.

" Yeter bu kadar hadi gidelim."

" Şu elindekini ne yapacaksın?"

Eşkıyanın yüzünde eğlenen bir gülümseme oluştu.

" Dimitri'ye hediye olarek götüreceğim. Kendisini ikidir jurnallayan kişinin canını elleriyle almak isteyecektir. Dehh!"

Boynuma tüfegin kapzasını vurduktan sonra atın üzerine yüz üstü attılar beni.

Kulaklarımda babamın bağırışı varken gözüm kapanmadan peşimden koşturduklarını görmüştüm.

Bulgar eşkıyayı gördüğümden beri tek bir günüm bile hayır geçmemişti. Ya o benim canımı alacaktı ya da ben onun.

Sütçünün Oğlu -GAY-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin