Bölüm 12

5.2K 390 36
                                    

Bre kızancıklarr kızçeniz geldii🌟

"Kan gitmemiş kızanın ellerine. Ne oldi bu kızancığa perişan olmuş. Askerlere haber etmek lazım gelir."

"Yolda buldum, verdim zaten merak etme baytar efendi. Sagolasın sen bir dinlen."

Hala inanamıyordum. Dimitri beni köye doğru indirip baytar efendiyi çağırmıştı.
Ona da bir şey yapar korkusuna sesimi çıkaramamıştım. Açık açık sesin çıkarsa onu gebertirim demişti.

" Niye yaptın bunu? Daha demin ölmedim diye ağıt yakıyordun."

Konuşmayıp beni tekrar sırtına attı.

" Sesin çıkmasın sütçinin ogli, dilini kesmek zorunda bırakma beni."

Ağzımı bile bağlamamıştı.

" Şimdi eşkıya olduğunu bağırsam ne yapabilirsin?"

" Bağır, seni buraya getirip tedavi ettirmekle hakettim bunu."

Kendi kendine mırıldandığında şimdiye kadar neden bağırmadığımı anlayamadım. Onunla dalaşmak çok doğalmış gibi gelmeye başlamıştı. Ağzımı açıp bağıracağım zaman konuşmaya başladı.

" Ağırınızın arkasında sarı saçlı cok tatlı bir kızan var. Babası ellerini kucağına koymuş kara kara düşünüyor."

Anında ağzım kapanmıştı.

" Oğulları kaçırılmış. Ölmüştür şimdiye herhalde."

Havadan sudan bahsedermiş gibi konuşup yürürken dilim lal olmuştu.

" Kader işte."

" Nereye gidiyoruz."

Sesim tüm rengini kaybetmişti. Kafasındaki tüm saç tellerini kopartmak istiyordum. Buradan uzaklaşır uzaklaşmaz yapacaktım da. Ve ellerime güç geldiği zaman.

"Bir kaç gün handa konaklayacağız. Ayakların toparlamadı mı? Teke gibi kokuyorsun yürü biraz."

Suratına tükürsem yarabbi şükür derdi o yüzden bir şey demedim. En azından ilk iki saniye.

" Ben en azından sadece kokuyorum sen tekenin ta kendisi olmuşsun. Ya öldür ya bırak artık."

" Bırakamam, bırakırsam peşine düşerler. "

Mırıl mırıl konuştuğu için anlayamamıştım.

" Ölme fırsatını da elinden kaçırdın. O mağarada ölmen gerekirdi."

Ayı oğlu ayıya ölmediğim için hesap vermem gerekiyordu sanırım.

" Gelmeseydin oluyordu zaten. Rumun dölü, bacağına sıçayım senin."

Elimi kullanamadığım için üzerine atılamıyordum ama diliminde bağı çözülmüştü bir kere.

" Bre sus biraz. Kafam kazan gibi, geldik zaten. Sakın dikkat çekme. Ya da çek, içerisi benden daha kötülerle dolu."

Beni ayaklarımın üzerine indirdiğinde sendeledim, dişlerimi sıka sıka içeriye girdiğimde yardım istemeyi düşünüyordum ama Dimitri haklıydı. İçerisi pek tekin durmuyordu. O da zaten beni gerisinde bırakıp yukarıya ilerlemişti. Çıkışa doğru ilerlediğimde önümü kestiler. Mağaradan beterdi burası.

El mecbur peşine takıldım ayı oğlu ayının.

...

"Yat zıbar. Mümkünse ölüm uykusu olsun."

Ölmediğim için söyleneceğine öldürseydi ya. Dimitri'ye aklım ermiyordu. Sadece söylenip sabır çekiyordu icraat yoktu. 

"Kaç kişiyi öldürdün?"

" Saymadım."

" Niye yapıyorsun bunu?"

" Irkımı savunuyorum. Yakında büyük bir savaş patlayacak. Benim safım belli. Bulgarlar hakkı olanı alacak."

" Bu mu yani. Beraber yaşayamaz mıyız?"

Durdu biraz. Sonra kaşları derinden çatıldı.

" Yaşayamayız!"

Sesi sert ve ketum çıkmıştı.

" Neden peki. Yediğimiz aynı aş. Giydiğimiz aynı giysi, söylediğimiz aynı türkü. Neden yaşayamayız beraber?"

Sesim sitemli çıkıyordu. Değer miydi bunca kaosa, ölüme, acıya?

" Aynıyız diye olamayız zaten. Ne bileyim ben. Öyle işte. Git onu Adem ve Havva'ya sor. Bana sorma daha fazla."

Celallenip ayaklandığında iç çektim. Bir angutla konuşmaya çalışmak benim hatamdı.

" Ne alakası var ilk insanlarla bunun. Daha davanı bile anlatamıyorsun."

Ağzından bulgarca kelimeler çıktı. Uzun uzun söylendi ama ben hiç birini anlamadım.

" Hey bre dava mı kaldı? Ettin içimize attın köşeye. Senden kurtulmak gerek."

Kendi kendine söylenip odada tur attığında beyninden bin bir tilki geçtiğini anlamıştım. Birden önümde diz çöktü. Ani hareketiyle yatakta geriledim.

" Yavuklun var mı senin?"

Ben şaşkınlıkla ona bakarken ayağa kalktı hemen. Eliyle saçlarını geriye iteledi.

" Saçmalama Dimitri. Kurtul çocuktan."

Bu halleri saldırgan hallerinden daha korkutucu gelmişti bana. Bir eşkıyayla aynı yerde bulunmak yeterince kötüyken tırlatmış bir eşkıyayla bir arada olmak daha da vahimdi.

" Ellerin mosmor olmuş, kesilmesi gerekir belki."

Dediği şeyle gözlerim yerinden çıkacak gibi olduğunda bir kahkaha atıp saçlarını geriye attı.

" Bre sütçinin ogli sen benim günahlarımın bedeli misin?"

Cevap beklemediği sorusuna burun kıvırdım. Hele bi uyusun onu boğarak öldürecektim.

Sütçünün Oğlu -GAY-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin