Britney Spears - If U Seek Amy
______
Olamaz demiştim değil mi? İhtimal dahi vermemiştim.
Nah olmazmış. Hastaneye gidiyorduk! Hangi ailenin örneği benimle uyuşmuş o kontrol edilecek.
Nihayet (!) Hastaneye vardığımızda doktorun asistanının mesaj attığı yere gittik. Fazla aile tek odaya sığmayacağı için boş olan toplantı odasına çağırılmış herkes. On aile olacaktık.
Kapı kolunu nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle açtım ve içeri girdim. Kalbim deli gibi atıyordu. Sanki içeride cenazem olacaktı. O derecede bayılacakmışım gibi hissediyordum.
İçeride U şeklinde kocaman siyah bir masa ve sandalyeler vardı. Kimisi çocuğuna teselli vermeye çalışıyor, kimisi bir yerlere dalmış orayı izliyordu. Dışarıdan bakan hiç kimse bu kadar insanın mutlu olduğunu söyleyemezdi. İki kişi hariç. Ayakta durmuş bir kadın ve bir adam gördüm. Adam, eşi olduğunu tahmin ettiğim kadına buruk bir şekilde tebessüm etmişti. Kadın bu tebessümü geri çevirmedi, memnuniyetle kabul etti ve onun omzuna yaslandı. Neden bu kadar mutlu olduklarını anlayamamıştım. Umutlu görünüyorlardı.
Benimse şu an tek düşündüğüm yalnız olacağım bir yere gitmekti. Yalnız kaldığımda ne olacağını bir tek ben biliyordum.
Ben sandalyemde oturmuş bunları düşünürken içeri beyaz önlüklü kadın bir doktor girdi. İçerideki uğultu bir anda bıçak gibi kesildi. Herkes doktora odaklanmaya başladı. Ben de dahil.
Dua ediyordum. Biyolojik ailem beni istemesin diye. Zaten on sekizinci yaş günüme şunun şurasında iki ay kalmıştı. Evdeki kavgalara altı ay tahammül edip üniversite için taşınmayı planlıyordum. Böylece ailemi ve kanser akrabalarımı sadece bayramdan bayrama görürdüm.
Doktorun elinde bir sürü zarf vardı. En son bu kadar mektubu bir arada sevgililer gününde görmüştüm. Okuldakilerden gelen aşk mektuplarıydı.
"Öncelikle herkese merhabalar. İsmim Hacer, genetik uzmanıyım. Sizi bekletmemizin nedeni mektupların emanet edildiği kargo şirketinde bir sorun yaşanmasıydı. Dna testlerini hastanelerde yapmıyoruz, adli tıptan buraya kargolandı. Her neyse. Asistanım ile birlikte sonuçları kontrol edip gerekli ailelere bilgilendirmemizi yapacağız."
Benden uzak olan taraftaki sandalyelere asistanıyla beraber oturdular ve kontrol etmeye başladılar.
"Çakmak ailesi, Kara ailesinin kızı Ahsen Kara ile herhangi bir biyolojik bağınız yoktur. Buraya kadar çağırıp sizi yorduğumuz için özür dileriz."
O ailedeki herkesin rahatladığını gördüm. Hepsi apar toplçar kapıya gitti ve hastaneyi terk ettiler.
Hacer isimli kadın aynı işlemi dokuz kez tekrarladı, her mektubu açıp okuyuşunda aileleri mutlu etti ve gönderdi. Geriye bir mektup kalmıştı. Okumaya da gerek yoktu. Zaten odada iki aile kalmıştık. İlk içeriye girdiğimde dikkatimi çeken karı-kocaydı bunlar. Kadın bana dudaklarını ısırarak bakıyordu. Gözlerindeki umudu gördüm. Erkek olan ise biraz daha mesafeli duruyordu ama yerinde duramıyor gibiydi. Ayaklarını sallıyor, ellerini ritmik bir çekilde masaya vuruyordu.
Ben ise tek birşey hissediyordum. Sinir. Bu denli küçük düşürüldüğüm için öfkeliydim. On yedi senemi kim bilir hangi personelin hatası yüzünden yanlış bir şekilde geçirmiştim. Yaşamam gereken hayat bu değildi.
Hangi personel? Kafamın içindeki soru buydu.
Herkes kafasını eğmiş oturuyordu. Neden kimse konuşmuyordu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahsen
ChickLitVe ben... Ahsen. Ahsen Kara değil. Ahsen Malbora değil. Sadece Ahsen. Kendini hiçbir yere ait hissedememiş, hiçbir kalıba sığdırılamamış, kimsenin onu koca dünyaya sığdıramadığı henüz on yedi yaşındaki bir genç kızım. Kocaman dünyada sığınacak kimse...