(Fallacy)
"NE YAPACAKLARMIŞ!?" Fallacy olmayan akciğerleri dışarı çıkarcasına bağırdı. "CELESTE, NEDEN BUNU DAHA ÖNCE SÖYLEMEDİN?!" "Bende haberi bu sabah, siz uyuduktan hemen sonra aldım, Lordum." Celeste sakin bir yüz ifadesi ile söze başladı fakat gergin olduğu ellerinin hafifçe titremesinden belli oluyordu."UGH! sadece mükemmel! Bir bu eksikti zaten!" Fallacy ses tonunu düzenlemeye çalışılarak odada bir sağ bir sola gitmeye başladı. Resmen çalışma odasının içerisinde bir balerin gibi dönüp duruyordu.
"Sadece.. her an burada olabilirler o yüzden tüm hizmetlilere söyle hızlıca evi ve özellikle toplantı odasını tertemiz etsinler, ayrıca; Encre'ı gördün mü acaba?"
"Encre huh? Sanırım en son arka bahçedeydi Lordum?" Fallacy onaylarcasına başını salladıktan sonra gözden kayboldu. Celeste ise iç çekerek hizmetlilerin yanlarına fırladı, toplantı odasını tertemiz etmeleri için cidden kısıtlı zamanları vardı nasıl olsa.
Vampirler kralı malikanenin merdivenlerinden aşağıya; adeta havada süzülüyormuş gibi inerken pelerinini düzeltmeye çalışıyordu. Dışarıda hala güneş vardı ve Fallacy her ne kadar en güçlü vampir olsa bile güneş yanıkları hakkında sıkıntıları vardı.
Arka bahçeye açılan kapıya geldiğinde durdu ve sihri ile lacivert güneş geçirmez bir şemsiye yaptı. Şemsiye devasaydı ve altında durduğunuz zaman sizi karanlıkta bırakıp görünmez yapıyordu.
Fallacy şemsiyeyi dikçe tutu ve kendini iyice şemsiyenin altına aldı. Bahçede yavaşça ilerler iken tembel bakışlı gözleri, minik iskeleti arıyordu.
"Ah! işte buradasın." Fallacy sessiz ama gür bir ses ile konuştu. Önünde tuvale bir şeyler çizip duran Encre ise bir anda gelen ses ile irkildi ve arkasına hızla dönerken elindeki fırça ve paleti kim bilir nereye fırlattı.
"AHH! L-L-Lord Fallacy! Beni korkuttunuz.." Encre'ın yüzü bir anda gökkuşağına dönüştü. Gözleri 'ünlem' ve 'soru işareti' nin biçimlerini almıştı.
"Kusura bakma, korkutmak istemedim, aslında seni arıyordum."
"Beni mi, ama neden?" Encre'ın gözleri yeşil bir üçken ve sarı halka halini aldı.
"Şey sanırım Celeste zaten sana söylemiştir fakat vampir krallığının; konsey üyeleri birazdan buraya gelecekler.. ve az çok gelme nedenlerini tahmin edebiliyorum, yani buda demek oluyor ki senin hakkında uzun uzun tartışacağız.." Fallacy iç çekti.
Encre omuz silkti, "Lütfen yanlış anlamayın Lord Fallacy fakat eğer benim burada kalmam sizi sıkıntıya sokacaksa--"
"Oh hayır, hayır beni hiç bir şekilde soruna sokmaz, sadece egolarını tatmin etmek için gelen bir avuç işsiz işte.. Sen merak etme." Fallacy şemsiyenin altından Encre'ın kocaman gözlerine baktı. Şemsiye o kadar karanlık olmasını sağlıyordu ki: Fallacy'ın artık sadece ayakları ve kırmızı, sarı, lacivert parlak gözleri belli oluyordu.
"Ama yine de seni uyarmam lazım sevgili Encre, Buraya gelecek olanlar gerçekten senin bildiğin vampirlerden değil. Hepsi bir nevi üst düzey yönetici ve her ne kadar benim kadar yetkileri olmasa bile hala tehlikeli kişiler. O yüzden eğer olurda seni toplantı odasına çağırmak zorunda kalırsam sakın ben izin vermedikçe konuşma ve ne dersem onu yap... anlaşıldı mı?"
Encre bir süre boş boş vampirlerin kralının (büyüleyici~) gözlerini izledikten sonra hemen kafasını onaylarca salladı.
"Evet, elbette Lord Fallacy bana güvenebilirsiniz!" Encre heyecan ve gerginlik karışımı çığlık attı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dolunay Gökyüzüne Çıktığında...
أدب الهواةnormal bir hayat sürerek herşeyin aynı sıkıcılıkta devam edeceğini düşünen Encre(ınk) olacaklardan habersizce Pazara gitmektedir.... ____________________________ bir vampir hikayesi yazmak..... ehh neden olmasın? hayır vampirli aşk hikayelerini...