•Bölüm Sekiz•

247 9 87
                                    




((Encre~))

Büyük masada vampirler kralı sağımda olacak şekilde gergince oturuyordum ve sol yanımda benim aksime heyecandan yerinde duramayan Berry vardı. Berry de benden 15 dakika sonra toplantıya dahil olmuştu. Konsey üyeleri ve Lord Fallacy birlikte bize kendimizi konseye kanıtlamanın en iyi yolunu tartışıyorlardı.

Berry yanıma sandalyesinde otururken bir yandan da meraklı büyük, mavi gözleri ile etrafını izliyordu. Lord Fallacy tıpkı benim için yaptığı gibi ona da güzel ve lüks bir elbise hazırlatmıştı. Onun ki bebek mavisi renginde şık bir elbiseydi. Tıpkı üstü benimkine benziyordu ama onun elbisesinin danteli gri rengindeydi. Ayrıca dantel gövdesinin bir tık üzerinde olduğu için omuzlarını hemen gün yüzüne çıkarıyordu. Kol kısmı yine benimkinin aksine daha dar ve kısaydı, dirseğine kadar uzanan gri ve altın sarısı düğmeli kol kısmı elbiseyi adeta tamamlıyordu. Elbisenin etek kısmı dizinin bir tık aşağısında bittiği için de benimkinin aksine yerde sürünmüyordu. Yine de dizlerini az da olsa kapatsın diye beyaz dantel bir tül yere değmeyecek bir şekilde elbisenin altından uzanıveriyordu. Berry anlaşılan toplantının önemini kavrayamamış olacak ki her zamanki eski çamurlu botları yine ayaklarındaydı. Süslü elbisesinin altında oldukça komik ve saçma duruyordu. En azından uzun, gri, yün tozluklarını da giydiği için botunun kirli kısımları kapanıyordu. Elbisesi cidden güzeldi ama kesinlikle benim giyeceğim tarzda değildi.

Berry ona göz gezdirdiğimi fark ederek bana yanaştı ve nefesinin altından fısıldadı. "Sence de çok heyecanlı değil mi?"

Berry'nin neyi heyecan verici bulduğunu anlayamadan sordum: "Quoi?"
(Ne)

"Bu kadar vampirin arasında olmak tabi ki de şapşal! Yani etrafına baksana, bildiğin vampirler konseyinin önündeyiz ve bırak bize zarar vermeyi bize yan bakabilen biri bile yok. Ahh~ keşke sen ve Lord Fallacy ile daha önce tanışsaymışım Encre~!"

Berry'e hak vermek istedim ama toplantı başlamadan önce Mauvais(Nightmare)'ın bana attığı o pis bakış aklıma geldi. O vampirin cidden garip ve korkutucu bir aurası vardı. Şu an ondan uzak durmak en iyisiydi.

"Hey Berry umm şu vampir hakkında ne düşünüyorsun?"

"Hangi vampir şu an baya fazla var çünkü." Berry son kısmı kendi kendine kıkırdayarak sordu.

"Mauvais(Nightmare) denen şu.. kişi."

Berry gözlerini benden ayırarak salona göz gezdirdi. "Şu siyah çamura benzeyen mi?" diye sordu seslice. Hızla öne atlayarak ellerimle ağızını kapattım. Adreanalinin başıma sıçradığını hissedebiliyordum. "Berry d-delirdin mi?! Bu kadar s-sesli konuşma bizi duyabilirler!"

Berry bir şeyler mırıldanmaya başlayınca ellerimi yüzünden çektim, bir yandan da bizi duyan olmuş mu diye etraftakilere gizlice göz gezdiriyordum.

"Ne dedin?"

"Dedim ki; o bence b*k 'a benziyor. Cidden ormanda ağabeyim ile çalışırken gördüğüm kurbağalar ondan daha güzeldir." Berry yine seslice kıkırdayınca yüzüm gökkuşağı kesildi utançtan ve bir anda çığlık atıverdim.

"BERRY!"

"Öhööm, öhööm, Encre biraz daha sessiz olabilir misin rica edersem?" Lord Fallacy sağımdan bana doğru dik dik baktı. Yüzüm daha da fazla gökkuşağının renklerini almaya başladı. "B-B-Ben--" kendimi açıklamak istedim fakat vampirler kralı bana soğuk bir bakış atınca başımı utanarak eğdim. "..Özür dilerim."

Berry, Lord Fallacy bana kendisi yüzünden kızdığı için muhtemelen özür dilemek amacıyla koluma sarılmaya çalıştı ama açıkçası çok da oralı olmadım. Fallacy'nin gözünde düştüğüm hissi sanki karnıma oturmuştu. O an sadece yerin yarılıp beni içine çekmesini istedim.

Dolunay Gökyüzüne Çıktığında...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin