"...Bu senin hatan."
"Hayır, senin hatandı."
Seungmin kollarını kavuştururken gözlerini devirdi.
"Ne yaptım ki? Beni sinir eden sensin.""Beni dinlemiyorsun ki."
Bir kez daha gözlerini devirdi ve "Hadi ama dostum, konsantre olup dersi anlamam lazım." dedi.
Tam şu anda Seungmin'in gerçekten sinirli ve kızgın olduğunu söyleyebilirsiniz."Pekâlâ, beni dinlemek istememen benim sorunum değil, o zaman ikimiz de bu... ürkütücü görünümlü, disiplin odası denen odaya gelmeyecektik."
"Buraya ilk gelişin değil."
"Biz demek istedin sanırım?"
"Sadece seni kastetmiştim."
"Çoğu zaman burada birlikte olduğumuzu hatırlatmak isterim."
"Evet ve hepsi senin yüzünden."
"Ayrıca senin."
"Ne yaptım? Bir şey yapmadım."
"Bir sefer─"
"Bir kere!"
"Ne?"
"Hiçbir şey, sana sadece benim yüzümden bir kez disipline gittiğimizi hatırlatıyorum ve çoğu zaman bunun senin hatan olduğunu söylüyorum. Gelecekteki nedenlerden dolayı şaşırmayacağım bile."
"Yani birlikte bir geleceğimiz var?"
"Hayır, kapa çeneni! Sadece uyuyacağım. Beni rahatsız etme."
Seungmin, kafasını dürtüp ona seslenen Hyunjin'i görmezden gelerek kafasını masaya koydu.
"Uyuyor musun? Sanırım uyuyorsun."
Seungmin'in saçını okşamaktan başka yapacak bir şeyi yoktu. Kahretsin ki, gerçekten yumuşak bir saçı vardı. Seungmin'in saçlarının yumuşaklığını seviyordu. Seungmin izin verse onlara her gün dokunurdu.
Başkaları tarafından dokunulmayı seven tipte bir adam değildi.
Seungmin birinin saçına, boynuna veya kalçalarına dokunmasından nefret ediyordu. Gerçekten nefret ediyordu. Ona dokunmaya çalışan herkesi dövmek istiyordu.
Ama Hyunjin... Hyunjin gerçekten inatçıydı. Seungmin onu durduramıyordu. Bu Seungmin'in saçlarını okşamasından hoşlandığı anlamına gelmiyordu, Hyunjin sadece Seungmin'i dinlemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
soulmate
FanfictionSeungmin ve Hyunjin, 17 yaşına gelip ruh eşleriyle tanışana kadar renkleri göremezdi. ↳translated by yutawies ↳cr: @scvngjin [soulmate au]