10/12

359 38 0
                                    

Seungmin, Hyunjin'in kapısına vurarak "Tanrım, Hyunjin aç şu lanet kapıyı." dedi.

"Hayır." diye mırıldandı.

Bayan Hwang, "Hyunjin tatlım, hadi kapıyı aç. Seungmin sana bir şey getirdi." dedi.

"Hyunjin anneni duydun, kapıyı aç."

Hyunjin kapıyı şişmiş gözlerle, kırmızı burunla, dağınık saçlarla açtı.

"Ne oldu sana?"

"Sorma."

Annesi, "Okuldan döndüğünden beri ağlıyor" dedi.

"Anne..." diye sızlandı.

"Üzgünüm, şimdi ikinizi de yalnız bırakıyorum."

"İçeri gelsene" dedi Hyunjin.

Seungmin başını salladı ve Hyunjin'in rahat yatağına oturdu.

"Yastığın ıslak." dedi.

Hyunjin iç geçirdi ve omuzlarını düşürdü. Seungmin elini tuttu ve Hyunjin'i oturmaya zorladı. Hyunjin'in yüzünü avuçladı ve gözyaşlarını sildi.

"Ne oldu? Seni kim ağlattı? Onları öldürmem gerekiyor mu? Silah alıp onları vurayım mı? Onları pişman etmemi mi istiyorsun?"

"Hayır..." diye mırıldandı, "İyiyim." dedi ve Seungmin'in yanaklarındaki elini tuttu.

Akan daha fazla gözyaşını silerek, "O zaman neden ağlıyorsun?" diye sordu.

"Sadece üzgünüm."

"Ama bugün senin için özel bir gün. 17. yaş günün. Mutlu olmalısın."

"Tamam deneyeceğim, madem buradasın.
Ne getirdin?" dedi ve genişçe gülümsedi.

Seungmin ona kıkırdadı.

soulmateHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin