Disiplin cezasından sonra sınıfa dönmek yerine öğle yemeklerini yemeye karar verdiler.
"Bir şey olmayacağına eminsin değil mi? Ya hocaya yakalanırsak? Yakalanırsak eğer yeniden disipline gideriz. Ve yeniden, 69. kez, bu senin yüzünden başımıza gelir."
"Neden 69?"
Seungmin gözlerini devirirken konuştu. "Şu an 68. cezamıza girdik ve bunların çoğu senin yüzündendi. Ve eğer hocaya bir daha yakalanırsak bu 69. olacak."
"Bunu yüze tamamlayabiliriz."
Sonrasında Seungmin tarafından kafasına tokat yedi. Hyunjin ise Seungmin'in vurduğu yeri ovuştururken surat astı.
"Canım acıdı."
"Umurumda değil, bir daha disiplin yemeyeceğim. Yürü sınıfa gidelim."
"Hayır."
"Hadi ama ya, yürü."
"Yürütebiliyorsan, yürüt bakalım."
"Ne olursa olsun, ben gidiyorum." Seungmin iç çekti, ve çıktı.
"Bu aptal orospu hâlâ gelmiyor mu?"Arkasını döndü ve Hyunjin'i ona aptal aptal sırıtarak bakarken buldu. Bağırdı ve Hyunjin'in yanına yürüdü ve onun elini tuttu.
"Götüne tekme yemeden yürü Hyunjin."
El ele sınıfa yürüdüler, ki Seungmin bunu unutmuştu, kapıyı çaldılar ve içeri girdiler.
"Yani şu disiplin işe yarıyor?" Öğretmen, gözleriyle birleşik olan ellerini işaret ederken sordu. Seungmin başını eğdi ve ellerini görür görmez çekti. Bu Hyunjin'i biraz üzdü, fakat sonrasında hocaya dik dik baktı.
"Bu bir şey değildi. Ayrıca içinizden birisi olur da dedikodu çıkarırsa onu öldürürüm. Şu durumda cinsiyetinizi önemsemem bile."
"İsterseniz bütün dünyaya söyleyin umurumda değil."
Seungmin diğerinin kolunu çimdikledi ve yerine oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
soulmate
FanfictionSeungmin ve Hyunjin, 17 yaşına gelip ruh eşleriyle tanışana kadar renkleri göremezdi. ↳translated by yutawies ↳cr: @scvngjin [soulmate au]