"Hwang kuduruk Hyunjin, bana bak." Seungmin Hyunjin'in kafasını dürtüyordu, ama komik olan şeyse Hyunjin gözünü açmamaya yeminliymiş gibi kapatmıştı.
Seungmin, Hyunjin'in kafasını dürtmeyi bıraktı. "Ne halt yiyorsun acaba?"
Hyunjin mızmızlandı. "Seni görmek istemiyorum."
"Niye?"
"Çünkü paşa gönlüm öyle istiyor."
"Hayır, istemiyor."
"İstiyor."
"Hayır, istemiyor. Bana bak ya gözünü açarsın, ya da bu akşamki randevuyu unutursun."
Hyunjin hemen gözünü açtı, ama Seungminle olan göz temasından kaçındı.
"Randevu mu?"
"Evet, bugün doğum günün ya."
"saat kaçta olacak?"
"7'de."
"Tamamdır."
"Ama bir şartım var, bana bak."
"Ya hayır."
"Hyunjin..."
"Off"
Hyunjin yavaşça Seungmin'le göz teması kurdu.
İlk 5 saniye, renksiz.
İlk 10 saniye, renksiz.
Böyle böyle yaklaşık bir dakika geçti, ama hâlâ renkleri göremedi."Ben bunu yapamam." Şokla başını eğdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
soulmate
FanfictionSeungmin ve Hyunjin, 17 yaşına gelip ruh eşleriyle tanışana kadar renkleri göremezdi. ↳translated by yutawies ↳cr: @scvngjin [soulmate au]