<yine bir angst bölümü :) >
Ömer'in gözünden*
Hürkan son bir haftadır garip davranıyor ama sebebini bilmiyorum, "ben mi bir şey yaptım acaba?" diye düşündüm fakat hiçbir şey olmamıştı ve ya bir tartışma yaşamamıştık yakın zamanda. Korkuyordum ama bunun nedenini bir türlü bulmam gerekiyordu. Hürkan telefononu içeri bırakarak lavaboya gitmişti ve bu benim için bir fırsattı. Telefonunu aldım fakat şifresi vardı? "Nasıl yani? Daha geçen hafta hiçbir şifresi yoktu? Bir şey saklıyor.." dedim ve Hürkan'ın ayak seslerini duyunca telefonu hemen aldığım yere koydum.
"Hürkan. Konuşmamız gerek." dedim sert bir tonda korkmuş gibi görünüyordu.
"N'oldu ki?" dedi gözlerini kaçırarak. Benden bir şey sakladığı çok açıktı.
"Benden bir şey mi gizliyorsun?" dedim ve o anda bana baktı ve "H-hayır ya ne saklayabilirim k-ki" diye cevap verdi. Sesi titriyordu, gözleri halıya bakıyordu. Yanına doğru gittim, ve yüzünü tutup kendi yüzüme yaklaştırdım. Gözleri artık sadece bana bakıyordu.
"Bana doğruyu söyle, yalandan nefret ettiğimi biliyorsun." dedim ama hâla bir kelime dahi söylemiyordu. Sinirlendim, fakat onu zorlayıp üzmek istemiyordum.
"..Lütfen..." diye ekledim. artık gözlerim dolmaya başlamıştı, korkuyordum fakat içimden bir ses kendime hakim olup ne olduğunu öğrenmem gerektiğini söylüyordu.
Hürkan kollarımı tutup ben geri doğru itti ve koşar adımlarla benden uzaklaştı. İnanamadım, neden yaptı ki bunu? Gözyaşlarım yüzümden aşağı doğru süzülmeye başladı. Kendimi koltuğa attım ve başımı iki elimin arasına aldım. "Hürkan bunu neden yaptın? "diye bağırmak istiyordum fakat yapamazdım..Akşam olmuştu. Ne benimle konuşmuştu, ne de yanıma gelmişti. Koltuktan kalktım ve yatak odasına doğru yürümeye başladım. Biriyle konuşuyordu, gülüyordu,"canım, bebeğim" gibi kelimeler kullanıyordu. Yıkılmıştım. Hürkan aradığı kişiye veda etti ve telefonunu kapadı. Bu sefer hızlı adımlarla odaya girdim ve yüzünü tuttum.
"HÜRKAN BANA ARTIK DOĞRULARI SÖYLE! HAYATINDA BAŞKASI MI VAR?" diye bağırdım ona. Artık tahammül edemiyordum, ben ağlarken onun gülmesi canımı yakıyordu. Hürkan bana baktı, fakat hiçbir cevap vermedi. Yüzümden onun yüzüne gözyaşları damlamıştı. Onu yatağa doğru iterek odadan çıktım ve kapıyı arkamdan kapadım. Tuvalete girdim ve musluğa ellerimi koydum, aynaya baktım. Mahvolmuştum.
Yatak odasının kapısı açıldı ve Hürkan lavabonun kapısında belirdi. Beni gördüğünde bana yaklaştı ve sarıldı. O kadar yapmacıktı ki. Ama tüm bir günün ardından birinin sarılması iyi gelmişti fakat bir o kadar da canım yanıyordu, benim arkamdan iş çevirmesine rağmen hâla bana gelip sarılması canımı çok yakıyordu. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım, a-ağlıyordu?
"Ö-ömer b-ben çok öz-özür dilerim.." dedi. Onu böyle görmeye dayanamadım ve gözyaşlarını sildim. Onu bileğinden çekip oturma odasına götürdüm. İkimizde koltuğa oturduk ve birbirimizin gözlerine baktık.
"Ne yapmaya çalışıyordun ki Hürkan? Neden..?"
"Ben sadece seni kıskandırmak istedim..." bunun yalan olduğunu biliyordum.
"Peki neden telefonuna kilit koydun? Benden ne saklıyorsun.." dediklerimi güçlükle söylüyordum aslında ama belli etmemem gerekiyordu. Cevap vermedi. Tekrar sordum ama hâla bir cevap yoktu. Elleri ve nefesi titriyordu.
"Hürkan cevap ver. Benden ne saklıyorsun?" son soruşumdu bu eğer tekrar cevap vermezse evden çıkıp gitmeye kararlıydım. Derin nefes alıyordu ama hâla cevap yoktu. Koltuktan kalktım ve yatak odasına doğru yürümeye başladım, derken kolumdan tutup beni duvara yaslayan bir el beni durdurdu. Kafasını omzuma koydu, artık bu sahte ve yapmacık davranışlarından bıkmıştım onu ittim ve yatak odasına girdim.
Elime geçirdiğim bir çantaya biraz kıyafet ve bir-kaç tane önemli eşya koydum. Ceketimi aldım ve kapıya doğru yürüdüm. Peşimden bile gelmemişti. Kapıyı açtı ve o anda Hürkan bana doğru koşmaya başladı
"ÖMER BEKLE! LÜTFEN DUR! GİTME" diye bağırdı. Kalbim acıyordu, içinden kurşun geçmiş gibi acıyordu.
"Ömer l-lütfen... Sen de beni bırakma.." dedi. "Sen de" mi diye düşündüm başka kim onu bırakmıştı ki? Bana söylemediği daha çok şey vardı... Hürkan yere yığıldı ayaklarıma kapanacakmış gibi, sessizce "lütfen, lütfen.." diye tekrarlıyordu. Onu anlayamıyordum, hem bana cevap vermeyip hem de neden kalmamı istiyordu ki? Hem onun canını hemde kendi canımı yakmamak adına evden çıktım ve bir otelde kalmaya karar verdim. Telefonum susmuyordu, Hürkan aramaktan bıkmamış ve neredeyse 600 kere aramıştı beni. Bakmayacaktım, bakarsam beni tekrar kendine bağlamaya çalışacaktı.
Saat gece 2 olmuştu ve bende yatmaya hazırlanıyordum. Hürkan aramayı bırakmıştı artık, "Lütfen kendine bir şey yapmasın..." diyordum içimden ama eve geri dönemezdim. Telefonumu alıp Instagram'a bakındım biraz. Hürkan'ın takipçilerine hiç bakmamıştım şu ana kadar, bir sürü kız vardı.. Olmaları umrumda değildi ama Hürkan'ın bana doğruları ve gerçekten ne hissettiğini söylememesi başımı ağrıtıyordu.
Hürkan'ın gözünden*
Ben tam bir aptalım. Neden yaptım ki? Ne düşünüyordum? Onu kıskandırmak için değer miydi? Tabi ki hayır. Artık benden nefret ediyor. Bu koca apartman dairesinde yalnız kalmak çok zor. Onu özlüyorum, sesini, kokusunu, herşeyini.. Yaptığım herşeyi ona açıklamam gerekiyor fakat ne telefonuna ne de mesajlarıma cevap veriyor. Kendimden iğreniyorum.. Geri dönecek mi onu bile bilmiyorum,onsuz ne yaparım ki ben? Ölürüm, yaşayamam.
Kaan'ı aramaya karar verdim, genelde iyi çözüm önerileri verirdi. Telefonuna cevap vermedi, 4-5 defa aradım fakat açan kimse yoktu. Kaybolmuş gibi hissettim, yaşamıyordum sanki. Bir boşluğa düştüm ve beni kurtarıcak kimse yok.
Tek çözüm bara gitmekti artık. Ömer nefret ederdi barlardan, benim gitmeme de izin vermezdi. Ama o yoktu, beni durdurmasını çok istedim fakat kaybolmuştu artık. Her zaman gittiğim bir bara girdim normalden kalabalıktı ama çoğu insan sakin bir şekilde içeceklerini içiyorlardı. Bir bardak vodka istedim ve barmen 2-3 dakika sonra getirdi vodkayı. Hatırladığımdan daha acıydı, son geldiğimde Ömer'de vardı onunlayken herşey çok daha iyiydi. Çok içmemem gerektiğini biliyordum bu yüzden 4 bardak içtikten sonra çıkıp evin yolunu tuttum.Eve geldiğimde kendimi koltuğa attım ve uykuya daldım. Sabah Ömer'in beni uyandırmaması canımı acıtmıştı, telefonumu elime aldım ve onu aradım. Evet,bir deli gibi tekrar tekrar arıyordum onu. Gitmesi benim için cehennem olurdu çünkü.
Ömer'in gözünden*
Sabah gözümü açtığımda ilk gördüğüm şey titreyen telefonumdu. Hürkan arıyordu. 600 kereden daha fazla aradığı için açtım artık.
"Alo-"
"ÖMER! Neredesin? Lütfen geri gel, seni çok özledim sevgilim... Yaptığım herşey için özür dilerim, geri gelmen için istediğin herşeyi yaparım sadece geri gel..." diye lafımı kesti. Sesi titriyordu, ağladığı belli oluyordu. Kalbimde bir ağrı hissettim, bende onu özlemiştim.
" Hürkan.. İnan bana çok kalbimi kırdın, geri gelicem ama bir şartım var. "dedim
" Sen iste yeter ki sevgilim, senin gelmen için canımı bile veririm.. " dedi. Sözlerini duyarken gözlerim doldu, ağlamamak için derin bir nefes aldım ve şunları söyledim.
" Şu anda konuştuğun ve seni takip eden tüm kızları engelleyeceksin"
"P-peki sevgilim sen iste yeter ki. Ne zaman eve döneceksin peki?"
"Yarın. Otelden çıkışımı yapıcam ve sende dediğim herkesi engelleyeceksin."
"Seni seviyorum, Ömer" dedi ve kapadı telefonu.
<AAAA çok uzun olduğu için özür dilerim. 2. Part ister misiniz? Yorumlarınızı bekliyorum. Bu arada 150 okumayı geçtik gerçekten çok mutluyum, okuduğunuz için teşekkürler!>
Tot ziens ~
{ 1055 kelime }
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senin Gibi | porgola oneshots
Fanfic~ Zorlama güzelim.. ~ - sadece kafadan uydurduğum hikayeler ve karakterker, gerçek insanların özel yaşamlarına saygı duyuyorum -