Sabah kalktığımda enerjim oldukça yerindeydi. Yataktan kalkıp aynanın karşısına geçtim. Her zamanki gibi kızıl saçlarım dağınık, ela gözlerim şişmişti. Aynanın karşısından çekilip odadaki dolaba doğru yürümeye başladım. Odanın içinde, 2 tane pencere ve kocaman manzarası vardı. Kitaplık ve kıyafet dolabıyla oda çok uyumluydı, fakat herşey siyahtı. Oysa ben, her zaman renkli olmayı seven biriyimdir, belki dışarıda bunu pek belli etmem ama bana tüm renkler, huzur ve mutluluk verir.
Simsiyah kocaman kıyafet dolabının önüne geldiğimde, kapağını açıp içine baktım. Bakar bakmaz gözlerim büyüdü, çünkü mükemmel kıyafetler vardı. Hemde, hepsi kadınlar içindi, aralarında kendime de birşeyler bulabilirdim ama ilk başta Burcu ya sormam gerekiyordu. Odanın içinden çıkıp salona geçtim.
Burcu, salonda Müge Anlı'nın özetini izliyordu, Gizem de yarı uykulu şekilde kafasını koltuğa dayamış bacaklarını kendisine çekmiş oturuyordu.
Burcu beni görünce kıpırdandı ve "Günaydın" dedi. "sizede günaydın" dedim ve Burcu nun yanına oturup "acaba birşey diyebilir miyim? " dedim.
Burcu hemen "de tabii ki kötü birşey mi var?"
"hayır hayır sadece, şu bana verdiğin odada ki kıyafetler den biraz giyebilir miyim?" Burcu tam birşey söyleyecekti Gizem hemen "bak birazcık diyor Burcu, yani biraz giyip yarı çıplak gezecek" dedi.
Gizem in dediğine gülerken,
Burcu "sorman hata istediğin herşeyi giyebilirsin, asla çekinme hem bugün sizinle dışarıda dolaşcaz Pazar gününün tadını çıkarmayalım mı? "dedi.
Bunu duyan ben ve Gizem koşarak odalara gittik ve giyinmeye başladık.Odama girince, gene simsiyah dolabın kapağını açtım ve içindeki kıyafetlere tekrar baktım. Gerçekten de çok güzel kıyafetler.
Elime mavi sweatshirt ve beyaz eşofman aldım. Bugün pazar günü olduğu için rahat giyinmek istemiştim.Onları üzerime geçirdikten sonra aynanın karşısına geçtim ve masada duran, düzleştirici ile zaten düz olan saçlarımı dahada düzleştirdim. Saçlarım yeterince güzel olunca gene masada duran kapatıcıyla göz altı torbalarımı kapattım.
Aynada kendimi süzdükten sonra telefonumu ve çantamı alıp odadan çıktım.
Çıktığımda Gizem de hazır olmuş salonda oturuyordu. Oda benim gibi rahat giyinmeyi tercih etmişti çünkü salaş bir tişört ve eşofman giymişti.Gizem hemen bana "nasıl olmuşum? Çünkü sen gerçekten güzel olmuşsun,yanına yakışmak benim için şereftir"dedi ve selam verircesine aşağı doğru eğildi.
Bu hareketine gülmeden geçemedim.
"Emin ol çok güzel olmuşsun" dediğimde böbürlenerek "biliyorum" dedi.
O sırada Burcu girdi salona, oda gri siyah dar paça ve uzun kollu yeşil kazak giymişti. Kıvırcık saçları gene tatlı olmasını sağlıyordu.
Gizem le birbirimize bakış attık ve aynı anda Burcu nun önünde, öne eğilip selam verdik.
Burcu hemen gülmeye başladı ve yanımıza geldi."Çok güzel olmuşsun" dedim.
"Dün sevgilisinden ayrılan bir kıza göre fazla bakımlı ve fazla güzelsin" dedi Gizem de.
Burcu güldü ve "giden gitmiştir gittiği an bitmiştir" dedi. Gizem bu cümlesine kusma hareketi yaparak karşılık verdi ve "çıktı içindeki keko kız "dedi.
Hep beraber gülmeye başladık. "E nereye gidiceğiz?" dedim.
"Bilmiyorum ki nereye gitsek acaba?" dedi Burcu.
Gizem e baktığımda oda düşünüyordu."Bu arada kahvaltı yapmadık farkında mısınız?" dedi Burcu.
"o zaman ilk kahvaltı yapmaya gidelim" dedim.
Burcu yla Gizem onayladı ve kapıya doğru yürümeye başladık.
O sırada Burcu "Caner ide çağıralım" dedi.
"arayayım ben 1 dakika" dedim ve eşofmanımın cebinde olan telefonu mu elime aldım.Caner i aradığımda cevap vermedi büyük ihtimalle uyuyordu. Sonra tekrar aradım ve açtı "ne var bayan aptal kızıl" deyince sinirlendim ve
"Kes sesini Çok bilmiş sarışın, biz dışarı çıkıyoruz kızlarla sende gelsene" dedim.
"yok gelemem ben, işlerim var" dedi.
"ne işin olabilir senin Caner?"dedim.
"Eee şeyy, ben edebiyattan Kaldım da hoca gene sınav yapıcam seni dedi, bende gene son güne bıraktım ve ders çalışcam" dedi.
Bu dediğine gülerek "aferin benim akıllı oğluma, dersini çalış iyi not al tamam mı yavrum" dedim.
Caner "kes sesini kapatıyorum ben" dedi ve yüzüme kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMI GERİ ALMAM GEREK
Teen FictionHayat mı insanları yönetir? Yoksa insanlar mı hayatı? Kaderimizi biz mi yazarız? Yoksa yazılan kadere, boyun mu eğeriz? Zeynep kaderine boyun eğecek mi? Burak kendi hayatını yönetecek mi? Yoksa hayat, onları avuçlarının içine almayı başaracak mı? ...