Birbirinden ayrı tellerin bu kadar güzel ses çıkarması... Kim bilir belki bizde bu teller gibi hem birbirimizden farklı, hem birbirimizi tamamlayan iki aşık oluruz...
Kulağıma fısıldadıktan sonra arkamı döndüm. Amacı neydi bunun? Benim burada ne işim vardı? Delirmek üzereydim ve açıkcası çok korkuyordum. Ama ne kadar korkarsam korkayım asla kendimi karşısında ezik duruma düşürmeyecektim. Başımı dik tutarak,
"Neden buradayız?"
"Sen ne hakla beni buraya bu şekilde getirebiliyorsun?" dedim.Kahkaha attı. Sinirden ölmek üzereydim. Ben burda korkudan altıma sıçıyım buda gülsün.
Birden ciddileşti ve konuşmaya başladı,
"birincisi seni ben getirmedim kendin geldin, ikincisi ben Burak Ateş'im istediğim zaman,istediğim şekilde getirebilirim bana hesap soramazsın."Gülme sırası bendeydi. Aptal mı bu? Ne zannediyor beni? "Neden buradayız? Dedim sana.
Cevap verdi,
"seni evimin önünde gördüğümde seninle sonra konuşucağız demiştim, hatırladın mı?"Hiç unutmadım ki diyesim geldi ama demiyicektim.
"Evet hatırladım ama eğer bilmiyorsan ben hatırlatayım, dışarıda kafeler var, parklar var, oradada konuşabilirdik dimi?"
"Hayır" Dedi ve devam etti,
"ben nerede istersem orada konuşuruz dışarıdaki aptal insanlar gibi hareket etmem ben,kafana sok bunu."dediklerini dinlemiyormuş gibi yaparak,
"Her neyse ne konuşucaktın benimle?"
"beni sevmeyi bırak" dedi,
çok sert bir ses tonuyla."Niye sana mı sorucam?"
Burağın yüzü gerginleşti ve bana bir adım daha yaklaşarak,
"Caner sana çok tehlikeli olduğumu söylemedi mi?" Dedi.
nasıl yani?
Caner'le onun hakkında konuştuğumu nereden biliyordu? Tahmin mi yürüttü?Bunu öğrenmenin tek yolu vardı oda
"hayır söylemedi" dedim.
"söyledi" dedi şiddetle.
Demek ki tahmin yürütmüyordu. Hem neye sinirlendi bu kadar?Yüksek bir sesle
"SAKIN BİRDAHA BANA YALAN SÖYLEME"
buda neydi şimdi? Bana nasıl sesini bu kadar yükseltebilir? Madem bana böyle davranıyor, susmak bana yakışmazdı parmağımı ona doğru uzatıp
"sakın birdaha bana bağırma" dedim, korkutucu olmaya çalışarak.Asla beklemediğim bir hareket yaptı.
Parmağımı tuttu.
Evet evet parmağımı tuttu.
Ve dedi ki "cesaretine hayran kaldım, Zeynep Korkmaz ama bu cesareti bana değil başkalarına göstermen gerek" dedi ve parmağımı bıraktı.Buda neydi?
kime göstermem gerekti?
Ne saçmalıyor bu?"kime karşı göstermem gerek?" dedim.
Cevap vermedi.
Cebinden bir anahtar çıkardı ve kapıyı açtı. Gidiyor muydu?
Evet gidiyordu.Arkasından "Burak" diye seslendim.
Durdu "söyle" dedi.
"sorumu cevaplamadın" dedim az önce "cesaretini başkalarına karşı kullanmam gerektiğini" söylemişti ama "kime?"dediğimde cevap vermemişti"yakında cevabını bulacaksın" dedi ve hızla uzaklaştı.
Bir kaç dakika öylece durdum. Sonra sesler gelmeye başladı.Burak geri mi gelmişti?
Gelen kişiye dikkatlice baktım daha önce yüzünü görmediğim biri bana doğru geliyordu. İrkildim."korkmayın Zeynep hanım, Burak bey sizi eve götürmem için beni gönderdi" dedi.
Tabii ki de kendim gidecektim eve,
"ben kendim giderim" dedim.
"Burak beyin kesin emri var Zeynep hanım"
"gelmeyeceğim" dedim.Telefonunu çıkarttı ve hoparlöre aldı. Burağın sesi kulübeyi kapladı.
"Alo" dedi.
Yanımdaki adam cevap verdi,
"Zeynep hanım gelmiyor efendim"
şikayet mi ediyordu bu beni?
"Ne demek gelmiyor?"dedi.
"kendi başına gitmek istiyor zorla götürme mi ister misiniz?"
"Asla sakın elini sürme duydun mu beni?"
![](https://img.wattpad.com/cover/289782435-288-k796762.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAYATIMI GERİ ALMAM GEREK
TienerfictieHayat mı insanları yönetir? Yoksa insanlar mı hayatı? Kaderimizi biz mi yazarız? Yoksa yazılan kadere, boyun mu eğeriz? Zeynep kaderine boyun eğecek mi? Burak kendi hayatını yönetecek mi? Yoksa hayat, onları avuçlarının içine almayı başaracak mı? ...