Senin aşkın ve benim adsız duygularım

kahretsin, komiksin aşık çocuk.

Merdivenlere ayağımı attığım gibi kaydım. Kar yağmış biz içerdeyken. Felix gülüyordu sadece. Ayağa kalktım,popomu yokladım.

'popon, hala okulda ki en güzel popo merak etme.'

Çok ciddi söylemişti, iltifat olarak alıyorum o zaman. Hafifçe popomu öne çıkarıp elimi belime koydum.

'kesinlikle öyle.'

Dibi gelmiş sarı saçlarımıda savurmayı unutmadım tabii.
Felix dişlerini göstere göstere kahkahalar attı. Bu sefer bakmayacağım dişlerine. Kitapevinden yeni çıkmış olsakta ellerim donmuştu hemen. Ellerimi ceplerime sokuşturmuştum. Bir kağıt parçası? Tamam ceplerinde hep saçma sapan şeyler taşırdım. Mesela: toka, mandal, tükenmez kalem, cebimde unutulup yıkandığı için ne aldığımı okuyamadığım fişler...
Bakalım bu ne. Tarihinin geçmesine 2 gün kalmış bir pizza kuponu.

'hey! aşık çocuk, pizza sever misin?'

'pizzayı sadece karşıdaki pizza dükkanıyla rekabet eden amcam sevmez.'

Asla beni ilgilendirmeyen bir detay ama hoşuma gitti. Şimdi yürümek lazım bu müthiş hamur işini yemek için. Kokusu burnuma geldi bak.

20 dakika yürümüşüzdür belkide. Bana bu soğukta 20 saat gibi gelsede o salça kokusunu alınca bayıldım rastgele bir masaya. Ne şans ki dükkan boştu.

'chan, sen sipariş ver ben konuşamam.'

'benim dilim tutuldu soğuktan ,al sen seç. Ben her şeyi yerim.'

Buz gibi ellerimle uzattım kuponu Felix'e. Felix aldı ama hala yüzüme bakıyordu siparişi vermem için. Garson masaya yaklaşınca başımı masadan kaldırmadan konuştum:

'biz bol peynirli bir pizza alalım, içine ne bulursanız koyun. Kuponda arkadaşın elinde.'

'şey, içinde zeytin olmasın lütfen.'

'ne zeytinsiz pizza mı? Seni sevdim falan aşık çocuk ama bu hiç olmadı.'

'ben zeytin sevmem.'

Masadaki pipetlerden birini açıp çöpünü yüzüne doğru üfledim.

'buruşturma yüzünü zevksiz.'

'biliyorum zevksiz olduğumu. Seni sevmemde fiziksel kanıtı falan işte.'

Yüzümü astım. Kahretsin komikti.