7

140 18 25
                                    

10 yıl sonra (7 yaşındalardı. Şu an ise 11. Sınıflar.)

"Yatın artık. Okula gideceksiniz."

Akın ve Sarp kulaklıklarını takmış müzik dinliyordu.

"Kimlere diyorum ben?"

"Anne kaç yaşındayız artık biliyoruz. Yatarız birazdan."

"Eşek sıpaları." deyip çıktı odadan Didem.

"Kendine eşek dedin!"

"Bak ya! Yatın çabuk 15 dakikanız var."

"Yattık bile."

Akın büyüdükçe sessiz olmuştu. Ailesi dışında kimseyle konuşmuyordu. En çok Sarp'la konuşuyordu.

Hâlâ beraber sarılarak uyuyorlardı. Bundan tabii ki mutluydular.

Sabah hazırlanıp çıktılar. Kulaklığın birini Sarp'a uzattı. Sarp gülümseyerek aldı. Akın'a göre Sarp gün geçtikçe daha tatlı geliyordu.

Sarp arkadaş canlısı bir çocuk olduğu için herkesle konuşurdu. Akın da koruması gibi hep yanında dikilirdi.

"Ben de diyordum ne eksik koruması eksikmiş."

"Sevgilisi de geldi."

"Yapışık ikizin falan mı?"

Sarp arkasını dönünce Akın'ı gördü. Bu çocuk niye hep peşinde dolaşıyordu? Arkadaşları sürekli dalga geçiyordu.

Akın'ın kulağına doğru yükselip konuştu.

"Akın dolanmasana peşimde. Sen de konuşacak birilerini bul."

"Sen varsın."

"Başka birileriyle de konuşabilirsin."

"Kovuyorsun şu an beni sanırım. Neyse gideyim ben. Görüşürüz."

Hızlıca uzaklaştı Akın. Gözleri dolmasın diye uğraşıyordu. İstemiyordu yahu yanında olmasını istemiyordu! Haklıydı aslında hep kendisi gibi soğuk ve sıkıcı bir insanla niye konuşsundu ki? Arkadaşlarının fikirlerini ondan önceye koymuştu. Hiç mi değeri yoktu. O geçici sözde arkadaşları için kendisini kovmuştu. Değer miydi? Haklı mıydı?

Bilmiyordu. "Niye utanıyor benden?" diye düşünüp durdu Akın. Gün boyu da yanına gitmedi. Sınıfları aynıydı. Sırada yan yana otururlardı ama Akın arkaya geçti bu sefer.

"Akın gelsene yanıma. N'apıyorsun orada?"

"Yok şimdi yanında durmayayım sonra arkadaş-"

"Sarp!"

"Efendim?"

Gerisini dinlemek istememişti Akın. Gerçekten mi o üzülürken biri seslenince hemen ona dönmüş müydü?

Sarp'ın yanı boş kalmamıştı tabii ki. Seslenen kız yanına oturmuştu. Elini de omzuna koymuş sırıtarak bir şeyler söylüyordu. Her ne söylüyorsa Sarp kıpkırmızı olmuştu. Kız bir yandan arada Akın'a bakıyordu.

Söyledikleri bitince Sarp'ın omuzuna birkaç kere vurup kalktı.

"İnat etme sen de yanına git çocuğun."

Kendisine mi demişti kız onu.

"Bana mı dedin?"

"Evet. Niye Sarp'ın yanında değilsin?"

Cevap vermedi Akın çok bile iletişim kurmuştu. Kafasını kollarının arasına koyup şu azıcık teneffüste uyudu. Derste uyuyamazdı. Dinlemesi gereken dersleri vardı.

Çıkışta Akın annesinin pembe arabasını arıyordu. Bulması pek de zor olmamıştı.

Arka sağ tarafa bindi. Annesi arabayı çalıştırmış gidecekken Akın annesini durdurdu.

"Nereye anne? Sarp daha gelmedi."

"Oğlum çocuğu niye beklemedin. Hep beraber gelirdiniz."

"Benden utanıyor. Arkadaşları dalga-"

Sözüne devam etmedi Sarp gelmişti. Öne oturmuştu. Akın kulaklıklarını taktı ve kafasını cama çevirdi. Belli etmiyor değildi. Çok kırılmıştı saklamıyordu bunu Sarp nasıl görmüyordu?

Sarp eve gidene kadar annesiyle konuşmuştu. Belki evde benle konuşur diye düşündü Akın. Ama hayır gün boyu telefona baktı. Muhtemelen o salak arkadaşlarıyla konuşuyordu.

Akın biraz kitap okuduktan sonra yapacak bir şey bulamayınca yattı. Sarp hâlâ telefona bakıyordu. Tanrı aşkına ne vardı bu kadar bakacak!

Akın aynı yatakta oldukları için ağlamamaya çalışıyordu. Gerçi ağlasa da Sarp fark eder miydi muammaydı.

Akın telefona çok bakan bir insan değildi. Yapacağı bir şey yoktu. Arada annesini, babasını ya da Sarp'ı aramak için kullanıyordu. Tabii Sarp'la konuşmadıkları için telefona bakıyormuş gibi yapıyordu. Sabah uyandığında telefona baktığında bir video gönderildiğini gördü.

Ağaç Ev (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin