Ben mutfaktan birer bardak kahve getirdim ve masaya bırakıp yanına oturdum. Az önce kahve içmek istediğini söylediği için salona geçmiştik. Kahvesinden bir yudum aldı ve "kahveyi böyle içtiğimi nasıl bildin?" dedi. Yine aynı ruhsuz ifadeyi takınmaya başlamıştı.
Ben de kahveden bir yudum aldım ve "sigara kokuyordun. Anlaşılan kafeine ihtiyacın vardı ve yanında sigara olmayınca kahve istedin. Böyle yapınca daha fazla kafein oluyor. Kısaca sadece tahmin" dedim. Dediklerimden hiç bir şey anlamadığına emindim.
Gözlerini kaçırmış, düşüncelere dalmıştı. Anlatmak çok zor olmalı. O düşüncelere dalmışken gözüm sırtındaki izlere kaymıştı. Kendine zarar vermiş olamaz değil mi? Belki de başkası yapmıştır. Eski okulunda mı yaptılar? Neden seni bu kadar çok hırpaladılar? Neden bu kadar çok canını acıtmak istediler? Sen mi bir şey yaptın onlara? Sebepsiz yere bir şey yapmamışsındır.
Ona sıkıca sarıldım. Bana baktı ve anlatmaya başladı. Ben ise kahvemden bir yudum aldım ve dinlemeye başladım.
"Eski okulum erkek lisesiydi ve dağın tepesindeydi. Öğretmenler ve öğrenciler yurtta kalıyorduk. Şehre ayda bir kez inebilirdik. Hepimiz ergendik cinsel uyaranlarımız durmadan rahatsız ediyordu. İlk başta diğerlerinin birbirleriyle yaptığını öğrendik. Düz olanlar bile yapıyorlarmış. Sonra biz de yapmaya başladık. İç uyaranlarımızı yatıştıramıyorduk çünkü. Sonra öğretmenlerin öğrencilerle yaptığını öğrendik. Benimle de yapmaya başladılar. İlk başta karşı gelmeye çalıştım ama ben karşı gelmeye çalıştıkça canımı acıtmaya başladılar. Dersten alıp okulun bir köşesinde bile yapmaya zorluyorlardı. Aldığım düşük sınav notlarını ikiye üçe katlıyıp giriyorlardı. Ama karşılığında tekrar bedenimi istiyorlardı." dedi ve kahvesini kafasına dikti.
"Ailene söyledin mi?" dedim. Sesim titriyordu ve gözlerim dolmuştu. Yıllarca tecavüze uğramıştı ve insanlar bu uğradığı tecavüzü onun yüzüne vurarak zorbalık yapıyorlardı. İnsanlar neden bu kadar zalim olmak zorunda.
"Hayır, bilmiyorlar. Bilselerdi bana babam gibi davranırlardı. İlk başta babama anlatmıştım, tek dediği şey "öğretmenlerin ne diyorsa onu yap" olmuştu. Sonra beni oğlu olarak görmeyi bıraktı. En son tartışmamızda bunu yüzüme vurduğunda annem de oradaydı ama hiç bir tepki vermedi. Belli ki o da biliyordu ve babamla aynı şekilde düşünüyordu. Sanki yanlış bir şey yapmışım gibi hissettim hep, karşı geldiğim zamanlar için" dedi. Neden kimse bu çocuğun duyguları olduğunu bilmiyor? Neden canının acıdığını göremiyor? O bir insan; canı acıyabilir, kalbi kırılabilir, duyguları incinebilir. Onu bir s*ks makinası olarak kullanmışlar yıllarca. Nasıl katlanabilmiş? Nasıl?
"Sen yanlış bir şey yapmamışsın. Keşke gidip ağızlarını burunlarını filan dağıtsaydın. Ayrıca ailen, nasıl böyle düşünebilir ki? Bu çok saçma" dedim.
"Ailem büyük ihtimalle okul müdüründen rüşvet alıyordu. Okul değiştirmemin nedeni de müdürün buradaki okula gönderilmesi olmalı." dedi. Gözleri yine dalmıştı.
"Eğer o p!ç kurusu sana bir şey yapacak olursa hemen polisi ara ya da beni ara ağzını burnunu kırıyım. Sana bir şey yapmasına izin verme. Duydun mu minik kaplan?" dedim. Biraz ortamı yumuşatmak istiyordum.
Bana döndü şaşkınlıkla yüzündeki donuk ifade yerini gülümsemeye bıraktı. "Aç kurt değil miydim ben?" dedi. Gözlerimi kaçırdım "duydun yani" dedim.
"Evet" dedi. Daha sonra aynı gülümsemeyle "teşekkür ederim kedi yavrusu" dedi. Çocuk aç kurttan, kaplana geçiş yaptı ben neden hala yavru kediyim?
Gözüm saate kaymıştı. Annemin işten çıkmasına yaklaşık 1,5 saat vardı. O sırada annemin işten erken çıkacağı geldi. Ve bu kaplan salonun ortasında yarı çıplak oturuyordu. "Annem gelmek üzere ve seni salonun ortasında yarı çıplak duruyorsun." ayağa kalktım "sana gömlek verelim" dedim ve odaya yöneldim. Peşimden gelmişti.
Dolabımdan ona uygun kıyafet ararken o da pansuman yaptığım pamuk ve tendirdiyotu kaldırıyordu.
Arkamdan yaklaştı. Ellerini belime doladı ve kafasını omzuma koydu. "Teşekkür ederim minik kedicik" dedi bir kez daha. Neden bu kadar güzel hissettiriyordu? Sarılışı çok tanıdıktı. Bu defa daha içten ve sıcak bir sarılmaydı. Kıpkırmızı olduğuma emindim.
"Bedenine dokunulmasından rahatsız olduğunu söylemiştin. Ben dokunduğumda da rahatsız oldun mu?" dedim. Nefesini boynumda hissediyordum. Kendimi kaptırmamaya çalışıyordum. Bir erkekten hoşlanmamalıydım.
"Eğer rahatsız olsam bütün gün yarı çıplak gezer miydim evde? Ya da bu kadar yaklaşır mıydım sana?" dedi. Boynuma küçük bir öpücük kondurduğunda. Kalp atışımın hızlandığını nefesimin düzensizleştiğini farkettim.
"Kızardın" dedi ve elini göğsüme kaydırdı. Parmaklarını göğsümde hissediyordum. Nasırlaşmış ellerine rağmen yumuşak bir dokunuşu vardı. "kalp atışın hızlandı" dedi ve biraz daha yaklaştı. Yüzüme çok yakındı. Kalp atışlarımı tüm vucüdumda hissediyordum ve nefesim tamamen kontrolden çıkmıştı. "nefes alış verişin düzensizleşti." dedi ardından "gay olmadığına emin misin? Belki bisex olabilirsin" dedi ve elini göğsümden çekip dolaptan bir gömlek alıp uzaklaştı. Ben ise içten içe yanmaya devam ediyordum.
Ona döndüm "bilmiyorum. Bu konu üzerinde düşüneceğim" dedim.
Hayalet okuyucu olmayın lütfen ve bölüm hakkındaki düşüncelerinizi belirtirseniz sevinirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakıcı [BxB]
RomansaKitap kapağı tasarımı Pinterest @juliane_mia_rin Boy love Yavru kedicik, aç bir kurda bakıcılık yapabilir mi? Ve lütfen hayalet 👻 okuyucu olmayın [Tamamlandı]