01.12 ~Alev~

711 48 10
                                    

Uyumak için yorganımın altına girerken kapının çalmasıyla yatağımdan kalkıp oflayarak aşağı indim. Kapıyı açtığımda Peter'ın sıkıntılı bakışları ile karşılaştım. "Sorun ne?" dedim bıkkınlıkla.

"Görmen gereken bir şey var." dedi. Sesinden can sıkıcı bir şey olduğu belliydi. "Bir dakikaya geliyorum." deyip yukarı çıktım ve pijamalarımdan kurtulup yeniden aşağı indim. Ceketimi de giyip Peter'ın peşinden evden çıktım.

Çok geçmeden bir benzinliğe gelmiştik. Herkes buradaydı. Havada keskin bir yanık kokusu vardı. Diğerlerinin etrafında durdukları şeye yaklaştım. Yaklaştığımda gördüğüm şeyle midem bulanmaya başladı. Yerde tamamıyla yanmış üç ceset bulunuyordu. Koşarak benzinliğin tuvaletine gittim. Midemin bulanmasına daha fazla karşı koyamayıp akşam yediğim şeyleri çıkardım. Yüzümü yıkayıp derin nefesler almaya başladım.

 Yüzümü yıkayıp derin nefesler almaya başladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bu kadarı artık çok fazlaydı. Son ibliste benim yüzümden Dünyaya gelmiş ve insanları öldürüyordu. Beacon Hills'e gelmemiş olsaydım cadı olduğumu da öğrenmezdim. Tenebris ile tanışmamış olurdum ve iblislerle olan bu sınavım da başlamamış olurdu. Cadı olmayı seviyordum. Bütün o güç kendimi iyi hissettiriyordu. Fakat bu güçlerim karşılığında insanların zarar görmesinden nefret ediyordum. Ben kendimi suçlamaya devam ederken Derek geldi. "Olivia?" dedi. Sesinden benim için endişelendiği anlaşılıyordu. Ne zaman aktığını bile anlamadığım göz yaşlarımı silip ona döndüm ve "Ben iyiyim." dedim. Sesim güven verici çıkmıştı ve Derek iyi olduğuma inanmıştı. Çünkü doğruydu, iyiydim. Tek istediğim bu son iblisi haklamaktı.

Derek'le birlikte diğerlerinin yanına döndük. "Kitap?" dedi Deaton. Kitabı hayal etmemle elimde belirdi. Hangi sayfaya bakacağımı çok iyi biliyordum. Alev iblisinin olduğu sayfayı açtım ve kehaneti yüksek sesle okudum. "Alev sonuncusu ve en güçlüsü. Yoluna çıkan her şeyi yakıp kül eder. Sende yanmak istemiyorsan ona dokunmaman gerek. Onu yalnız mor yok eder." Kehaneti okumayı bitirdiğimde ben dahil herkesin anladığı tek şey bu iblisin çok tehlikeli oluşuydu.

İçimdeki tanımlayamayacağım hisle ormanın derinliklerine doğru yürümeye başladım. İlerledikçe sıcaklıkta artıyordu. Etrafımdaki ağaçların yaprakları yanmıştı, gövdeleri kararmıştı. Biraz daha ilerlediğimde bir hırıltı duydum. Diğerlerinin duyuları benimkilerden daha iyiydi. Onlarında duyduklarından emindim. Yinede durmalarını işaret edip tek başıma ilerlemeye devam ettim. Artık kimsenin benim yüzümden zarar görmesini istemiyordum.

Karşımda duruyordu. İki buçuk metreye varan boyu, her yeri turuncu bir ateşle parlayan vücudu ve sivri uçlu boynuzları ile gerçekten de korkutucu gözüküyordu. İblis bana döndüğünde vücudundaki alevler arttı. Elinden bana doğru sonu gelmeyen bir ateş göndermeye başladı. Neyseki son anda kalkan büyüsü yapabilmiştim ama çok dayanacak gibi durmuyordu.

 Neyseki son anda kalkan büyüsü yapabilmiştim ama çok dayanacak gibi durmuyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Beacon Hills'te Bir CadıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin