12.Bölüm
Sezen Aksu & Yarası Saklım"Ladin?"
Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdığımda birden kendimi geri çektim Erez'in kollarından. Tek şaşkın bakışların bana ait olmadığını biliyordum. Gediz, sakin adımlarla yanıma varırken Erez'e baktım yandan. Bakışları bendeydi. Yoksa hiç ayırmamış mıydı? Üstelik teninden gelen içki kokusunu alabiliyordum. Kızının babyshower'ında içmiş miydi?
Kızı olmayabilir.
Gözlerimi gergince yumduğumda birden ortamı terk etmek istedim. "Ben de sana bakıyordum," dedi Gediz, Erez'e bakarak. "Baban bekliyor." Ardından Erez'e döndü. "İyi akşamlar Erez Bey." Erez'in bakışları ilk defa o an ayrılmıştı ki benden, kızaran gözleriyle Gediz'e döndüğünde başını dik tuttu. "İyi akşamlar." dedi sert sesiyle. "Siz... Beraber misiniz?"
Dan diye sorduğu soru ile gözlerim irileşirken Gediz kaçamak gülüşüyle elini belime koyduğunda irkilip ona döndüm, önce koluna sonra yüzüne baktığımda, "Belli oluyor demek. Aslında sizin gecenizde bunu duyurmak istemezdik ama-"
"Duyurusu mu kalmış? Tüm manşetler sizi konuşuyor," dedi aynı ses tonunu sürdürmeye devam ederken. Ona döndüm. Bana uğramıyordu bakışları. "Bilmeyen tek biz kalmışız."
"Anladığım kadarıyla, öğrendiniz," dedi Gediz, Erez'in üzerine gitmeye devam ederek. Kaşlarım çatıldı. Ne yapmaya çalışıyordu? "Umarım içeride bize destek çıkarsınız malum olacaklar-"
"Ladin," dedi birden Erez, onun sözünü keserek bana dönerken. "Tebrik ederim. Umarım mutlu olursunuz." Yapma dedim içimden bas bas bağırarak yapma!
Zoraki gülümsedim. "Sağ ol." dedim kısa ve öz ama gözleri gözlerime dudaklarımızdan çok şey fısıldıyordu birbirine. Bana bir adım attı, gözlerindeki aynı bakış sürerken. Yüzüme doğru eğildi. "Umarım bu kez sözlerinde durursun, umarım bu kez gerçekten mutlu olursun." Kaşlarım hafif çatıldı. Ne demek istiyorsun Erez ne demek istiyorsun yeter artık!
O an bağırıp çağırıp, yüzüne haykırmak istiyordum: "Beni bırakıp giden sendin Erez! O değil bu değil, sen! Sendin beni terk eden! Şimdi gelmiş bana nefret dolu bakışlar atıp sözler sarf ederken birdenbire iyi yaklaşamazsın! Kalbimle oynadığın gibi aklımla oynayamazsın!"
Ama bu sözlerin hiç birisini diyemedim.
"Emin olabilirsin, çok mutlu olacağıma, eskiyi aratmayacağına..." Biraz daha yaklaştım. Ve bu kez dilimin zehirli dikenlerimi ona sokan ben oldum. "Senin gibi olmayacağıma..."
Ardından ona daha fazla bakmadan Gediz'e döndüm, "Gidelim mi?" Olur diye başını salladığında bana kolunu açtı. Bir koluna bir ona bakarken gözlerine gülümsedim, ardından bahçeye indik. Onu arkamda bir harabe bıraktığım bihaber...
Bahçeye indiğimizde Gediz, bize içki söyleyeceğini söyleyip yanımdan ayrıldı. Ben de ilerideki masada liseden arkadaşlarım, Yaren ve İrem'i görmem ile onlara doğru yürümeye başladım. Yalnızca ikisi vardı. Ve daha önce de gelmişlerdi. Bir selam demezsem artık ayıp olacaktı.
Onların umurunda bile değilsin Ladin!
Yine de konuşmak yıllar sonra bir araya geldiğimiz için görmemezlikten gelmek istemiyordum. "Selam kızlar." diyerek masaya vardığımda Yaren beni görür görmez çığlığı bastı, "Ladin!" Ama İrem için aynı şeyi söyleyemeyecektim.
Kısa bir an sarılıp karşılıklı durduğumuzda beni süzdü. "Ne kadar çok değişmişsin, güzelleşmişsin."
"Teşekkür ederim Yaren, sen de her zamanki gibi kibar ve hoşsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buna Bir Son Ver
Teen Fiction📍Hikayede sıkça yetişkin içerik vardır. Rahatsız olacaklarının okumamasını öneririm. "Canım öyle bir yandı ki Ladin, keşke ölseydin dedim. Ölseydin Ladin. Benim hayatıma sıçan düşmanım olsa bu kadar koymazdı be..." Her bir kelimesi diken gibiydi, k...