13.Bölüm
Emre Aydın & Alıştım Susmaya
Tuğkan & Yazık"K-kızınız mı..."
Herkes şaşkınlıkla bize bakarken benim gözlerim tek bir kişideydi.
Erez.
N'olur bir kere dinle beni. Dinle Erez.
Kaşları çatıldı önce. Adım atacak gibi oldu ama atmadı o adımı. Erez hiçbir zaman bana o adımla gelmedi. Bakışları anlamlandırmaya çalışıyordu. Boğazıma dizildi o bakışlar. Onu aldattığıma dair şüphesi varsa bile hep, şu an o şüphe kesin bir yargıya dönüşmüştü. Onu sevmediğimi düşünüyor olabilirdi.
Hadi ama Ladin... Gerçekten mi?
Gözlerimi yumduğumda bir gözyaşı yanağımdan kayıp aktı, Gediz elimden tutarak beni gerçek dünyaya döndürürken yan profiline baktım. "Yakında evleneceğiz." Diye ortaya yeni bir bomba attığında gözlerim irileşti.
"Ne demek oluyor bu Ladin?!" babam esip gürleyerek yerinden kalkarken yanımıza varması çok sürmemişti. "Evlilik nereden çıktı?! Bu çocuk nereden de çıktı?!"
"Baba..."
"Suat Bey-"
"Sen sus!" babamın Gediz'e bir hışım işaret parmağını sallaması ile Gediz duraksadı. "Gelmiş bir de konuşuyorsun pişkin pişkin!" Babamın tüm yönü Gediz'deydi şimdi. "Utanmadan yüzümüze söylüyorsun!"
"Anne..." Ahu karnıma bacaklarıma sarıldığında içimde bir şeyler koptu sanki. "Bu adam benim babam mı?" Başımı kızımdan kaldırıp Gediz'e baktığımda, Gediz de bakışlarını Ahu'dan koparıp bana dönmüştü. Yutkunduğunu ademelmasının titremesinden anlamıştım. Ona ne yaptın dercesine bakarken babama döndü. "Kızınıza ve torununuza sahip çıkacağımı söylüyorum,"
Bu babamı daha da öfkelendirmekten öteye gidemedi. "Ulan ben senin!" Elini kaldırıp Gediz'e saldırmaya çalıştığında babamı durdurmaya çalıştılar ama nafileydi. Cahit Suhan masanın başından, "Yeter bu kadar tiyatro!" diye bağırarak kalkarken herkes ona baktı. "Zeynel! Kızı ve valizleri al konağa taşı."
"Emredersiniz beyim!"
Zeynel abi valizleri alırken Dolun yanıma yaklaştı, ona bakış atarak kızıma doğru çömeldim. "Ahu, annecim..." Ellerinden tutarak öptüm. "Sen şimdi teyzenle eve girin, üstünüzü değiştirin, yemek yiyin, dinlenin tamam mı? Biz büyükler konuşup geleceğiz." Ahu gülümseyip uysalca başını sallarken Şimal kollarını bağlamış vaziyette, "Gören de otele geldiler sanır." Dediğinde ona döndüm. Sert sert bakarken bana aldırış etmeden omuz silkti. Dişlerimi sıktı.
Dolun, "Hadi teyzecim biz gidelim annen de gelecek." Dedi Ahu'nun elinden tutarak bize sırtlarını dönerken. Onlar gittiğinde babam da bir sandalyeye çökmüş, eli başında sakinleşmeye çalışıyordu. Arzu da hemen baş ucunda elini omzuna koymuş babamı sözde sakinleştiriyordu ama tam tersiydi, yangına körükle gidiyordu. "Hayatım sakin ol... Kalbine zarar vereceksin."
Hah.
Hızla Arzu'nun karşısına dikildim. "Sen yaptın değil mi?" dedim içimdeki sezgilere yüzde yüz güvenirken. "O manşetler... Fotoğrafları gazeteye veren sendin değil mi?!"
"Ne saçmalıyorsun sen Ladin? İşim gücüm yok, sizin öpüşmenizi seyredip bir de üstüne fotoğrafınızı mı çekeceğim?!"
"Hatta onu da magazini arayarak haber yapılmasını sağlayacaksın... Sende ne şeytanlıklar vardır Arzu, bilmez miyim ben seni?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buna Bir Son Ver
Jugendliteratur📍Hikayede sıkça yetişkin içerik vardır. Rahatsız olacaklarının okumamasını öneririm. "Canım öyle bir yandı ki Ladin, keşke ölseydin dedim. Ölseydin Ladin. Benim hayatıma sıçan düşmanım olsa bu kadar koymazdı be..." Her bir kelimesi diken gibiydi, k...