Ölmemek için on neden..
29.01.2022 💚
lütfen başlamadan, başlama tarihini yazın!
Kısa bir hikâyedir. Bilginiz olsun umarım beğenirsiniz keyifli okumalar..
-
-
-
Uçurumun kenarına yaklaşırken bacaklarım titriyordu. Derin bir nefes aldım, uçurumun sonuna doğru adım adım yaklaştıkça titreyen ellerim iki yanımdaydı. Altımdaki kayalık sulara baktığımda kalbim göğsümde çarpıyordu. O uçurumdan şimdi atlasaydım, çarpmanın etkisiyle anında ölürdüm.
Ama her zaman istediğim şey bu değil miydi, çabuk ve acı çekmeden ölmek değil miydi?
Sadece hayatımın bitmesini istiyordum. İçine düştüğüm bu cehennem deliğinden uzaklaşmak istiyordum. Kimsenin beni evlat edinmek isteyemeyeceği kadar yaşlı olduğum bir yetimhanede değil, cennette ailemle birlikte yaşamak istedim. Hepsi benim gibi on yedi yaşında bir genç değildi, itaatkar küçük bir çocuğu evlat edinmek istediler.
Dünyanın en zor hissiymiş, kendine ait hissetmediğin bir yerde bulunma zorunluluğunda olmak.
Anladım. Bir müddet sonra kendime yazık ettiğimi anladım. İnsanları memnun etme adına kendimden çaldığım zamanmış. Beni farketsinler diye çırpınışlarım sadece alaylık bir durummuş. Düşünmekten kafayı yiyecek anlar, uyumadıgım zamanlarım oldu. Değmiyor farkındayım.
Bende artık çabalamıyorum, vazgeçtim.
Nefesimin kesildiğini hissederek ayağımı bir adım daha yaklaştırdım.
Biraz daha yaklaşırsam, o uçurumdan aşağı yuvarlanıyor olurdum.
Bunu yapabilirsin, Zhan. Yıllardır istediğin şey bu.
Sol ayağımı öne doğru hareket ettirdim ve ince rüzgarın esintisiyle havada sallanmasına izin verdim.
Gözümden bir damla yaş süzülürken yanaklarımdan yavaşça süzüldü.
Aniden, gözlerimi sımsıkı sıkarken yan tarafa düştüğümü hissettim. Kendimi uçurumdan düşme etkisine hazırlarken. Bunun yerine, kendimi toprağa çarparken buldum. Gözlerimi açtığımda uçurumun kenarından metrelerce uzağa fırlatıldığımı fark ettim.
Üzerimde gezinen tanıdık bir yüzdü, okulumda çok iyi bilinen biriydi.
Wang yibo!
O, benim asla parçası olmadığım bir 'it kalabalığı' içinde olmasıyla tanınırdı. Wang Yibo, diğer öğrencilere gösterdiği özen ve cömertliğiyle okulun en sevilen erkeği olarak biliniyordu. Sınıfımdaki bütün kızlar onun sevgilisi olmak istiyordu. Ama onu daha önce hiçbir kızla çıktığını görmemiş yada duymamıştım. İnsanlar onun kızlara liderlik etmekten hoşlanmadığını ve doğru olanı beklediğini söylüyorlardı. Bir sürü arkadaşı olduğu için çok şanslı olmalıydı hepsi onun gözünün içine bakıyor, hepsi yakışıklı ve zenginlerdi. Popüler kişilerdi.
Şahsen ben onu sahte buluyordum.
"Sen ne yaptığını sanıyorsun?!" Onu üzerimden ittiğimde bana bağırdı.
Hayal kırıklığıyla, gözümden akan yaşları elimin tersiyle silerken gözyaşlarımdan görüşüm hala bulanıktı.
"Yeterince açık değil miydi?" Montumdaki tozu temizlerken ayağa kalkıp bağırdım. "Sen beni durdurana kadar her şey yolunda gidiyordu."
"Peki gerçekten orada öylece oturup senin uçurumdan atlamanı izleyeceğimi mi düşünüyorsun?" Yibo, bana öfkeyle sordu.
Demek ki, ben buraya yürürken beni takip ediyordu. Sinirlendim ve onu avuçlarımla iterek kendimden uzaklaştırdım. "Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun! Neden karşıma çıkıyorsun! Kendimi öldürmek istersem, kendimi öldürürüm! Seni ne ilgilendirir!"
Ellerim iki tarafımda titrerken uçurumun kenarına geri döndüm. "Sana kaçman için on saniye veriyorum. Yoksa o gölün dibinde kanlı bedenime şahit olursun."
Yibo, tek kelime etmeden alt dudağını ısırdı.
"Xiao zhan? Böyle mi olacak? Yapma!" diye çığlık attı. "Tebrikler Wang Yibo, intiharıma an ve an tanık olacaksın."
Öne doğru bir adım attım ama düşmeden önce bileğimde bir çekiş hissettim. Yibo beni geriye doğru çekti.
"Senin sorunun ne?!" Çığlık atarak gözyaşlarımın yanaklarıma düşmesine izin verdim. "Gitmeme izin ver! Yoruldum artık, ne konuşmaya hevesim ne de yaşamaya halim var, bırak beni! Gitmeme izin ver!"
Yibo çenesini sıktı. "Ölmene izin vermeyeceğim."
Bileklerimi elinden kurtarırken gözyaşlarım yüzümden aşağı süzüldü. "Neden umursuyorsun ki?" Burnumu çekerek sordum. "Beni tanımıyorsun bile!"
"Sen, Pekin BISS okulunda okuyan ve Benim arkamda oturan sessiz çocuk Xiao Zhan'sin." Yibo, konuştu.
"Bu mu? Bu kadar mı!?" Tek kaşımı kaldırdım. "Ne kadar Acınası."
Yüzüme hüzünlüle bakıyordu açıyordu bana doğru bana kim acımazdı ki. "Evet acınasıyım, ama kimse beni anlayamaz! Öyle uzaktan bilmeden konuşunca kolay tâbi! Peki, hayatın boyunca sen, Bağıra bağıra anlatmak istediğin şeyleri, ağlaya ağlaya içine Gömdün mü? İste Ben yaptım hepsini içime gömdüm!"
Wang yibo, beni öne doğru çekti, böylece göğsüm onunkine bastırıldı. Ne yaptığını sanıyordu ki? "Uzak dur benden! Bırak be-"
"Bana on gün ver." Diyerek Yibo, nefesini sakinleştirmeye çalıştı.
"Ne?" Çığlık attım. Şaşırmıştım, vücudunu kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.
"Bana on gün ver, sana ölmemen için on sebep verebilirim." Yibo durakladı. "Ve o zamana kadar fikrini değiştiremezsem, gidip şu uçurumdan atlayabilirsin."
Dudaklarımı büzdüm. "Acımana gerek yok bana! Rahat bırak beni! Ne demek istediğini bile kendin bilmiyorsun."
"Biliyorum, Acımıyorum da sana! Yapacağım güven bana!." dedi yibo, sertçe. "Anlaştık mı?"
Alt dudağımı ısırdım. "Bilmiyorum." Dedim Kahverengi gözlerine bakarken yutkundum. Çok içten ve samimi görünüyorlardı. Gerçekten hayatımı kurtarmak mı istiyordu? Neden bunu yapmak istiyordu? Amacı neydi?
Afifce başımı salladım. "Anlaştık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölmemek İçin On Neden / Yizhan
Fanfiction"Bana on gün ver, sana ölmemen için on sebep verebilirim." Yibo, durakladı. "Ve o zamana kadar fikrini değiştiremezsem, şu uçurumdan atlayabilirsin." #Yizhan