Garen o dehşet yüzü görünce afallamıştı. Bu yüzü bir yerden tanıyordu. Hatırlamaya çalışıyordu ama aklı ona oyunlar oynuyordu. Elindeki büyük baltayı Garen'in kafasına doğru hızla indirince aklına geldi. Demacia-Noxus bloklaşması. Savaşta o yüzü görmüştü. Lux ile savaşıyordu. Lux onu yenmişti. Sonra Garen'in ağzından 2 sözcük çıktı "Se..se..sen Öl..müş..Ölmüştün.". Bu dehşet verici yüz ondan başkasının olamazdı. Bu Sion'du. Nasıl canlandığı hakkında Garen'in bir fikri yoktu. O balta kafasına hızla inerken baltayı farketmiyordu. Son anda geriye bir adım attı ve Sion ona vuramadı. Garen yerden kılıcını aldı ve Sion'a meydan okurcasına sağa sola salladı. Sion üstüne doğru koşmaya başladı Garen kılıcını zıplayarak Sion'un omzuna sapladı. Sion öyle dehşet verici bir şekilde bağırdı ki Garen kulaklarında çok büyük bir acı hissetti. O acıya dayanmaya çalışırken Sion kafasına baltayı geçirdi.
Demacia...
Prens Jarvan ve askerler Garen'i hiçbir yerde bulamayınca umudu kestiler. Kesin bir kural vardı "2 saatte bulunamayan askerden umut kesilecektir."diye bir kural. 2 saatten fazla oldu ama Garen bulunamadı. Jarvan "Umut yok. Geri dönelim." dedi. Jarvan yolda yüzünü saklamaya çalışan birini gördü. 2 saniye yüzü açıldı sanki şeye benziyordu...Darius'a. Sonra Jarvan "Deliriyor olmalıyım biraz şekerleme yapsam iyi olacak." diye aklından geçirdi.
Garen'e dönelim...
Garen uyandığında kafası bir bezle sarılmıştı ve karanlık bir odadaydı. Biri uyandığını görünce ışıkları açtı ve o anda Garen olan biteni anladı. Savaşta ölenler yeniden canlanıyordu. Ama nasıl ? Önünde Draven, Singed, Mundo, Warwick, şu sarı robot ucubesi (Blitzcrank) ve Viktor vardı. İçeriden bir ses geldi, şöyle diyordu "Sanırım yeniden kullanıma hazır.". Garen "Ne yeniden kullanıma hazır ?" diye sordu. Draven "Artık madem esirimizsin biraz gösteriş yapmanın vakti geldi. Draven "Sion git getir." dedi. Bu...bu bir yerden tanıdık geliyordu. "Yoksa bu ?" dedi Garen. Draven karşılık olarak "Evet bu o, Mahvolmuş Kralın Kılıcı." dedi. (Şimdi ne işe yarıyor acaba ? diye soracaksınız, cevaplardım ama bir sonraki bölümde zaten öğreneceksiniz.). Garen "Bunu ne için kullanacaksın. Savaş bitti." dedi. Draven "Sion git getir." dedi ve Sion yuvarlak birşey getirdi. Üstünde bir işaret vardı. "Bunlara rün deniyor. Taşıyan kişinin güçlerini normal insandan daha farklı boyutlara çıkartıyor. Ve yakında insanların hepsi bunlardan isteyecek. Herkes bencil olup kendini düşünecek. Herkesten daha güçlü olmak isteyecek. Bu yüzden savaşlar çıkacak ve o savaşlarda bu kılıçla kaybetmek zor." dedi Draven. Aniden bir ses geldi ve içerideki odadan biri çıkageldi. Garen "Senin burada ne işin var ?" dedi. Karşısındaki kişi "Rünlerden bende payımı alacağım. Ve seni bizzat öldüreceğim." dedi. Garen "Xin doğru yoldan sapma. Sen hain değilsin. Yapma bunu." dedi. Karşılık olarak Xin "Üzgünüm Garen. Uzun zamandır "Demacia Üçlemesi" denen lanet grubumuzda Sen ve Jarvan beni ayak paspası niyetine kullanıyordunuz. Artık vakit doldu. Sen eğileceksin ben yükseleceğim. Jarvan'ı öldürmeme tanıklık edeceksin ve babası Jarvan III e yapacağım suikaste. Demacia'nın düşüşünü izlemek sana işkence olacak. Ve en son seni öldüreceğim." dedi. Garen "Seni lanet olası hain. Seni arkadaş sanmıştık. En yakınımıza almıştık. Meğer sen... " derken Xin Garen'in sözünü yarıda kesti "Artık konuşmayı bırak. Herşey boşuna, sen hiçbir şey yapamayacakken ben ve bu ekip kaosa yol açacağız. Önümüzde bizi durduracak birşey yok. Ağzını bantla şunun Sion.". Ve Sion Garen'in Ağzını bantladı. Xin "Bu arada bugün Jarvanla kahve içecektik söyleyeyim dedim. Kahvenin içinde birkaç kaşık zehir olacak. Umarım Jarvan sever." dedi ve ışığı kapattı.