Asasıyla garip bir büyü fısıldadı ve kapı açıldı. İçeri girerken konuştu.
"Damla çikolata ne?"
Afallamışken anlık şaşkınlıkla sorgulayan bir 'hıh' sesi çıkardım. Bana döndü.
"Çok güzel damla çikolatalı kurabiye yaptığını söylemiştin."
Bahsettiği konuşmamı hatırlamamla gülümsedim. Seni seviyorum kısmına takılmamış ona takılmıştı.
"Ha evet. Damla şeklinde çikolatalaru kurabiyenin üstüne koyuyorsun. Muggle kurabiyesi. Muggleları sevmezsin ama tatlılarına güven. Harikalar."
"Madem güzel yaptığını iddia ediyorsun. Göster marifetini."
Acıktığını bana meydan okuyarak göstermesine kıkırdarken başımla onayladım. Mutfağın nerde olduğunu sorup , gittim. Hiçbir malzemenin burda olup olmadığından emin değilken damla çikolatanın burda olmadığı gerçeği ile elimi yüzüme kapattım. Tam bir aptaldım. Yerini bilmediğim malzemeleri ararken tamamiyle kafamdan atma bulduğum malzemelerle bir kaba koymaya başlarken bulduğum çikolataya sevindim. Çikolatayı küçük parçalara ayırıp bir köşeye koydum. Kurabiye karışımım nihayet kurabiye kıvamına geldiğinde şekil verip dizdim.
Üstüne parçaladığım çikokataları dikkatle koyarken aniden duyduğum kıkırtı ile korkup kapıya döndüm. Draco kapının eşiğinde durmuş elleriyle gözünü kapatıp bana gülüyordu. Ona kaşlarımı çatarak bakarken , orda olduğunu belli ettiğini fark edip ellerini çekti. Sinirli ve ne olduğunu anlamamış bakışlarımı gördüğünde tek kaşını kaldırıp konuştu.
"Çikolata parçasına damla çikolata mı diyorsunuz gerçekten?"
Gülüşünü anlayıp sırıttım.
"Hayır burda damla çikolata olmadığı gerçeğiyle yüzleştim sadece..."
İkimizde dediğime gülerken yavaşça durdu. Gözlerimizin buluşmasına izin verip beni gözlerimden tanımak istercesine baktı. Şaşırmış bir şekilde dudaklarım aralanırken bende ona baktım.
"Bana beni ilk gördüğünde gözlerimin içine içine bakmak istediğini yazmıştın. Neden yapmadın?"
Mektuplarımı ciddi ciddi okumuş olmasını tekrar hatırladım. Konuşup başımı yana eğdim.
"Utandım."
"Sadece utandın mı?"
Bana inanmaz gözlerle baktı. Kafamı salladıktan sonra haraketlenip benden tarafa yürümeye başladı ve hiç beklemediğim bir şekilde çikolata parçalarına uzanıp kurabiyelere dizmeye başladı.
Benim duraklamamla kafasını bana çevirdi ve gözlerini kıstı."Yardım ediyorum ,kendim yapmıyorum. Dizmeye devam etsene."
Tebessüm edip bende kurabiyelere çikolata koymaya başladım. Benimkiler dağınıklıkları ile estetik bir görüntü yaratırken Draco'nun kiler düzenli ve hoş duruyordu.
Tepsiyi fırına koyup derecesini ve süresini ayarladım ve elimi çırpıp Draco'ya döndüm.
"Yarım saate pişmiş olur!"
Kafasını sallayıp Fransız tarzı mutfak tezgahının önündeki sandalyelerden birine oturdu. Onun yanına oturdum ve onu izlemeye başladım. Ona baktığımı bildiğini gayet iyi biliyordum. Konuştum.
"Gözlerine bakabilir miyim?"
Aklına bir şey gelmişcesine bana döndü ve konuştu.
"Biliyor musun?"
Sorumu görmezden gelmesini aldırmadan merakla baktım.
"Neyi?"
"Yazdığın mektuplardan savaşın olacağını bildiğin belliydi. Savaşı ve olanları bildiğine göre bundan sonra olacakları da biliyor olmalısın. Değil mi?"
"Hayır. Yani evet ama eskiden evetti. Ben scriptime ne yazdığıma dair sadece bir kaç şey hatırlıyorum ve o da savaşın devamının böyle bitmediği. Yani Voldemort kaybediyordu evet ama sen yanıma gelmiyordun... Yani şu an olacak olanlar benim bildiğim gibi olmayabilir."
Bana kafası karışmış bir şekilde bakarken bunların şu an onun için biraz fazla olabileceğini düşündüm. Belki de bu olaylar hakkında düşünmeye biraz ara vermeliydi.
"Draco anlıyorum kafan karışık, her hafta kimden, nereden olduğunu bilmediğin, sevgilinmiş gibi konuşup sevgilin olduğunu söyleyen birinden mektup aldın. Ama açıkçası ben onları yazarken hiçbirinin gerçekten sana ulaşacağını düşünmüyordum. Ve belki de sadece bir süreliğine bunlar hakkında düşünmeyi bırakmalısın. Senin için kötü olabilir..."
"Nasıl düşünmeyi bırakabilirim ki. İsmini bile söyleme gereğinde bulunmadın çünkü beni gerçekten tanıyordun yani yabancılık hissetmedin. İsmini ise mektuplardan tanıyorum."
"Bana inan senin için her şeyi daha anlaşılabilir kılmaya çalışacağım ama buraya şu an ben de yanlışlıkla geldim. Yani belki de sadece akışına bırakmalıyız."
"Tamam düşünmeyi azaltmaya çalışabilirim ama lütfen en azından bir şeyler anlat. Ben sormadan."
Derin nefes aldım.
"Benim evrenimde-"
"EVREN Mİ! MEKTUPLARDA MUGGLE DUNYASINDA OLDUGUN İCİN DALGA GEÇTİĞİNİ SANMIŞTIM! GERÇEKTEN BAŞKA BİR EVRENDEN Mİ GELDİN!?"
Hayretli bağırıp yerinden kalktığında sözümü kestiği için ona kötü bir bakış attım. Geri yerine oturup sözlerime tekrar odaklandı.
"Benim evrenimde ismim tekrardan aynı;Ekim. Lise öğrencisiyim. Bunu anlamadığını biliyorum ama buradaki ile yaşıtım işte. Yani normal bir günde tekrar okuldayken seni düşünerek uyuya kaldım ve uyandığımda ,uyurken scriptim yanımda olduğu için, buradaydım. Ama scriptim eski yazdıklarımdan olduğu için hiçbir şey hatırlamıyorum. Bize ne olduğu, ne olacağı,akışı nasıl değiştirdiğim hakkında hiç bir fikrim yok."
635 kelime
14/03/2022
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Do You Know?|Draco Malfoy
Fanfiction-"Biliyor musun?Her şeyi mi?" #script 🥇 #shifting 🥇 #tomfelton 🥉