|06.07.2022|
Afra'dan*
Gözlerimi yavaş yavaş araladığımda kapı çalıyordu. Bu da kimdi şimdi? Yataktan yavaş yavaş kalktım. Otelin verdiği terlikleri ve sabahlığımı giyip kapıyı açtım.O'ydu. Kılıç. Kapının önünde öylece onu içeri almamı bekliyordu. Kahve gözlerini ela gözlerime dikti. Birkaç saniye öyle kaldık ve o gözlerini çekmeyince ben çektim.
"Ne istiyorsun?" diye sordum.
"Afra, yanlış anladın."
"Kılıç, ben gayet doğru anladım ama sen yanlış anladın. Ben seninle oyunda olmayı kabul ettim. Ama sen beni bilmediğim başka bir oyuna daha sürüklemişsin!"
"Damla sadece şirketten bir çalışan." dediğinde sadece güldüm.
"Kılıç, konu hiçbir zaman Damla değildi! Farklı şeylerden konuşuyoruz şu an."
"O zaman düzgün bir şekilde konuşabilir miyiz?"
"Otelin kafesine in geliyorum." dedim ve kapıyı kapadım. Derin bir nefes aldım. Sonra çantamı açıp kıyafet seçtim.
Afra nın kombini;
Son olarak botlarımı da giydim ve odadan çıkış yaptım. Kılıç umarım beni doğru anlamıştır ve dışarıdaki kafeye geçmiştir. Siktir, ben bu kadar masa arasından Kılıç'ı nerede bulacağım? Ayrıca bu kafe bölümlerinin a b c'si var. Kılıç'ın engelini kaldırdım ve aradım.
A📞 -Neredesin?
K📞 -B'de 8. Masa
Telefonu kapatıp B bölümüne geçtim. Sonrada 8. Masayı buldum ve oturdum.
"Öncelikle benim bir kahve içmem gerek. Sende ister misin?"
"Olur." garsonun gelmesini bekledik.
Garsonlardan biri elinde menüyle bu tarafa doğru geldiğinde fransızca, "Size ne getirebilirim?" dedi.
Bende fransızca karşılık olarak, "İki filtre kahve lütfen." dedim. Garson başıyla onayladı ve gitti.
"Artık konuşabilir miyiz?" Kılıç üzgünüm -üzgün değilim- ama benden çok çekeceğin var.
"Şu an olmaz. Daha tam uyanamadım kahve içmem gerek."
"Peki." Böyle yola gel, aferin.
Kahvelerimiz gelince, kahveyi aldım ve yavaş yavaş içmeye başladım.
"Afra, artık konuşsak?"
"Olmaz, daha kahvem bitmedi. Ben sıcak sıcak içmek istiyorum."
..
Kahvem bitmişti. Yapacak bir şey bulamıyordum.
"Kılıç. Benim kahveyle fotoğrafımı çekmen gerek. Bak şuraya gidelim orası iyi."
"Kahveyle? Fotoğrafını?"
"Evet. Anlama kıtlığın mı var?" Kılıç'a telefonumu verme konusunda endişeliydim. Telefonum elimde değilken, başkasındayken güvende hissetmiyordum. "Bak sakın telefonumu karıştırma." dedim ve kamerayı açıp telefonumu Kılıç'a verdim.
Kılıç birkaç kez beni çektikten sonra telefonu bana uzattı. Telefonu geri alıp çektiği fotoğraflara baktım. Hepsi çöptü, ikisi dışında. Bir sürü fotoğraf çekmişti ama sadece iki tanesi güzeldi. Kılıç bir tane fotoğrafta yanlışlıkla kendini çekmişti. Diğer fotoğrafta da ben vardım. O sona kalan fotoğrafı Kılıç'a gösterdim.
"Sence nasıl gözüküyor?"
"Duvarla aşk yaşıyormuşsun gibi."
"Senin fikrini alanda kabahat. Neyse ben daha demin bir şey fark ettim. Sen kahveyle fotoğraf çekiniyorum seninle çekinmiyorum diye kahveyi kıskandın."
"Ne?"
"Evet kıskandın. O yüzden seninlede fotoğraf çekinebilirim, üzülme. İmzalı fotoğraf istersen çekinmeden söyle." Kılıç'la aynanın karşısına geçip poz verdik. Ama bir şey eksikti. "Senin kahven nerede?"
"Masada."
"Koş al, gel." Kılıç kahvesini alıp geri geldi. Yeniden poz verdik. Şimdi daha iyi görünüyorduk. Yapacak bir şey artık cidden kalmamıştı. "Yemek mi yesek? Ben acıktım?" Elimdeki boş bardağı çöpe attım ve arkamı döndüm ilerledim.
Kılıç kolumdan tutup beni geri çekti. "Afra yeter. Dur artık. Niye böyle yapıyorsun? Tek yapman gereken neden kırıldığını söylemek."
"Söylemesi kolay. Ama ben söyleyemiyorum. Duygularımı açmakta iyi değilim. Ve asıl kafamda büyüttüğüm bunu neden bu kadar kafama taktığım."
"Konuş benimle. Sorunlarımızı birlikte çözelim, kaçarak değil. Sadece birlikte."
__________________________Sosyal medya hesaplarım:
•Twitter: cigrttesafterhim
•Tiktok: .starashes
•Instagram: _starashes
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyun |texting|
ChickLit@yakışıklızenginerkeklerdm; Merhaba Kılıçcığım. Canım benim, paran var mı? @kılıçarslan; İban yolla.