"İki kulaklığın ucu gibilerdi. Sürekli birbirlerine karışıp tüm zevki boka çeviriyorlardı.."
****
Elimde ki bir deste kağıdı önüme koyarak derin bir nefes aldım. Kağıtlar canlı olsaydı birbirinden habersiz kendilerine bakarlardı ve biraz sonra yaşanacak katliama şahit olurlardı. Katliam derken neyden mi kastediyorum ? Bu sorularınız daha buradan kulağıma gelmeye başlamıştı. Çünkü birkaç saat içerisinde anlayacaktınız.
Dört Saat Sonra...
Elimde ki yüz dördüncü kağıdı da buruşturup yere attım. Olmuyordu ! Sinirlerime kan gitmediğini hissettiken hemen sonra mutfağa doğru yürüdüm. Bugünün sınav haftasına başlamadan yaptığımız eğlence günlerinden biri olmasına karar vermiştik. Tabiki de aramızda makyaj aleti kullanmak yerine badanacıların kullandığı boyanın her rengini tercih eden, Rüzgar'ın biricik sevgilisi (!) Esra da olacaktı.
Hepsi içeride teker teker gülme seslerini bana yansıtırken ben burada aşk şiiriyle uğraşıyordum. Ortaokulda ki bir ergene versem belki daha iyi yazardı. Salona bir göz atıp çaresiz bakışlarımı gözüme yerleştirdim. Tam salona geçecektim ki iki gün sonra yetiştirmem gereken şiiri hatırlayıp geriye döndüm. Rüzgar koltukta pis pis sırıtıp ağzını oynatarak "Kıyamam." dedi. Gözlerimi devirip odama doğru yol aldım.
Ben girdikten hemen sonra kapım açıldığında saçlarımı çekiştirdim. "Yeter! Kaç kere diyeceğim odaya girm-" derken Rüzgar'ı ve elinde ki meyve tabağını gördükten hemen sonra sustum. Rüzgar sırıtarak yanıma gelip sandalyeye muzhip bir şekilde oturdu.
"Nasıl gidiyor diye sormayacağım. Daha elin kaleme gitmiyor şiir hiç yürümez." deyip dilinin ucuyla tıslarken omzuna vurdum. "Çok yapmış gibi konuşma, ukala beyefendi." dediğimde omzunu silkti.
"Aşk şiiri bırak, sana bile yazdım ben güzelim." dediğinde sırıttım. "Bana yazdın." diye onaylar şekilde sorduğum da kafasını muzhip bir şekilde salladı ve övünür gibi cebinden kağıdı çıkardı.
Boğazını yırtarcasına öksürdükten sonra gözlerini önce bana çevirdi sonra kağıda. Ne var ki boğazı yırtılsaydı da o uyuz sesini duymasaydık.
"Hiç boşuna uğraşma,
Çünkü ben kazanacağım, Mira.
Şahsen yenmek istersen
Yardım ederim bir ara." dedikten sonra göz kırptı ve sırıtmaya başladı. Kahkahalar atmaya başladığımda o da gülmeye başladı. Tek fark ben sinirden gülerken o şiire güldüğümü sanıp gülmesiydi.
"Şuan sinirden gülüyorum. Farkındasın değil mi ?" deyip kahkaha atmaya devam ettim. Korkar bakışlarla meyve tabağını önüme ittirdiğinde "Sadece meyve getirdim canım." deyip kağıdı kaşla göz arasında yırttı ve ağzına attı.
"Ne şiiri ?" deyip gülerek kapıya yöneldiğinde bu sefer bu haline gülmeye başladım.
"Tamam gel. Bari elma soyarsın da bir işe yararsın." deyip masaya davet ettiğimde gülerek sandalyeye oturdu.
"Nasıl şiir ama ?" diye ellerini birbirine sürtüp arkasına gururla yaslandı. "O kadar güzeldi ki dinlediğimden beri kendime gelemedim." diye gözlerimi devirdiğimde kalemi elime aldım ve kağıda bir şeyler çizmeye başladım. Yaz kış bacasından duman çıkan ev falan.
"Ben yakışıklılığımdan kendine gelemedin sanıyordum." diye sırıtır vaziyette bir bakış attığında üşenmeden gözlerimi devirdim. Gözlerimi devirmek; Rüzgar'a ait yeni bir hobi haline gelmiştim. Her dediği şeye göz devirmek istiyordum. Ama gözlerimin suçu neydi ? Her dediği şeyden kendine pay çıkarıyordu ve bu benim hobime bir alışkanlık daha katıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAMAK
Humor"Gül güzeli." diye mırıldandı, şarkı tesadüfen radyoda çıkınca. O mırıldanıyordu, ben onu seyrediyordum. Bakışları beni bulunca gözlerimi diğer tarafa çevirdim. Bu şaşkın halime gülüp şarkıya eşlik etmeye devam etti. "Eğer bir masal perisi girerse r...