|Wanda Maximoff|
İlahi Bakış Açısı...
Wanda zihnindeki sis perdesinin ardından Hope'un düşüşünü izledi. Neler olduğunu bilmiyordu. Tek bildiği, hiçbir şeyi isteyerek yapmadığıydı. Yıllardır yalnızca kendine ait olan zihni çalınmıştı ve bunu yapanın kim olduğunu biliyordu ama neden yaptığını bilmiyordu. Kendisi kadar onun da şaşkın olduğu belliydi.
Bedeninden çekilen öfke dalgasıyla dizlerinin üzerine düştü. Ses tellerinden yükselen hıçkırığı bastırmak için eliyle ağzını kapattı. Aşağıya bakacak gücü kendinde bulamıyordu.
Clint vücudundaki ağrılara rağmen Wanda'nın yanına geldi ve onun gibi dizleri üzerinde durdu. "Bunu neden yaptın?" dedi içinde tutamadığı öfkeyle. Tek yapmaları gereken plana uyarak kızı yakalamaktı. Ama her yer her yere karışmış, kız çatıdan aşağıya gitmişti. "Bunun planda olmadığını ve asla yapmamamız gereken bir şey olduğunu mala anlatır gibi anlatmalı mıydım yani?" dedi.
Wanda hâlâ içinde olduğu şoktan konuşmakta güçlü çekiyordu ancak yine de ona cevap verdi. "Ben yapmadım." dedi güçlükle ama duyulan sesiyle. "Ben yapmadım."
Clint anlamasa da üstelemek istemiyordu çünkü bunu yaptıkça kızın kontrolünü kaybedeceğinden emindi. Daha fazla sorun istemiyordu. Kulaklığın mikrofonunu açtı. "Kız çatıdan uçtu. Tekrar ediyorum, kız çatıdan uçtu." dedi her kelimenin üzerine vurgu yaparak.
Tony göğsüne aldığı darbeden beri tam olarak kendine gelemese bile kıza doğru uçmuştu. Ancak onun değimiyle Hızlı Çocuk onu yakalamıştı. Üstüne hepsine vicdan azabı yaşatacak kızın görüntüsünü de birkaç dakika sunmuştu.
Tony Stark, o acıyı hissetmişti. Hissetmemesi gereken bir şeyi hissetmişti. Yıllardır peşini bırakmayan acılarından birini ona hatırlatmıştı. Pişmanlıklarını gün yüzüne çıkarmıştı. Yirmi beş yıl kadar uzun bir pişmanlığı.
Natasha, gölgeler bedenlerine dönmeye başladığından beri Kaptan Amerika ile beraber savaşıyordu. Sarışın çocuk ve gölgelerin en yoğun olduğu yer onun yanıydı ve yardıma ihtiyacı olduğunu reddetse de durum ortadaydı. Ancak kızın çatıdan düşmeye yakın olduğunu gördüğünde gölgeleri umursamamıştı. Hoş, gölgeler de artık kimseyi umursamıyor ve bedenlerine dönüyorlardı. Uyanan insanlar ise ortamı dakikalar içinde terk ediyordu.
Lucas ile dövüşen Steve olayların tamamen dışındaydı. Kısa bir gözlerini kapatmıştı ve ondan beri ardı arkası kesilmeyen sessiz darbeler alıyordu. İlk başlarda konuşan oğlan artık yalnızca savaşıyordu. Durum onda şüphe uyandırsa da savaşsız yaşayamayan Kaptan Amerika, dikkatini yalnızca fiziksel gücüne verdi. Onun aksine Lucas, zihinsel gücünü kullanarak Hope'u dinlemiş ve kendini kopyalamanın yararını görerek soluklarını düzenliyor, yaralarının iyileşmesini bekliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stark İkizleri Gerçekliği
Fanfiction"Ben bir canavarım," dedim. "Sen bir kahramansın. Siyah da kahraman olabilir. Çünkü herkesin gölgeleri vardır. Kollarımı yanımdaki beline sardım. Hunter'ın uyanmaması için dudaklarımı birbirine bastırarak hıçkırıklarımı yutmaya çalıştım. "Uyumalısın...