Her Şeyden Sonra Hunter Stark'a Ne Oldu?
Takımının kollarını düzeltirken, yüzündeki gülümseme asla sönmüyordu. İlk başta her ne kadar istememiş ve kardeşinin ısrarları ile kabul etmiş olsa da, bu partinin kendisine iyi geleceğini hazırlanırken daha iyi fark etmişti.
Her şeyden sonra biraz mola vermek kimseye zarar vermezdi, öyle değil mi?
Beyaz gömleğinin yakalarını da son kez düzelttiğinde, artık hazır olduğunu hissetti. Kimsenin kendisini tanımayacağı bir evrende birkaç saat takılmak sorun yaratmazdı. Eğer ters bir durum olursa Hope müdahale edecekti ve böylece gecesi mahvolmayacaktı. Kız kardeşine kesinlikle çok şey borçluydu.
"Hey, Stark," dedi Hope gülerek. Uzun bir ıslık çaldı ve ona göz kırptı. "Her zamanki mükemmelliğin katlanmış gibi görünüyor."
"Dediğin gibi," dedi gülerek. "Bu benim her zamanki mükemmelliğim."
Hunter Stark'ın atlatması gereken çok şey olmuştu. Duygularını kız kardeşine oranla daha çok gösteren biri olmasına rağmen, travmalarını her zaman saklardı. Hope Stark, erkekler tarafından ne kadar çok çektiyse, Hunter da aynı işkenceyi kadınlardan görmüştü. Buna rağmen ikisi de ayakta durmuş ve Hope bir süre sonra 'gerçek aşk' denilen kelimelerin vücut bulmuş haliyle uzun bir ilişkiye başlamıştı. İkisinin de ölümsüz varlıklar olmalarıysa ilişkilerini en çok ayakta tutan şeylerden biriydi. Ancak birincisi şüphesiz ki birbirlerine olan güçlü sevgileriydi.
Hunter Stark, çoklu evrendeki ilk kalp kırıklığını Stephanie Strange ile yaşamıştı. Bencil ve kendisi gibi egolu biri olduğunu biliyordu ancak bunun, tek ailesi olan kız kardeşine bir nefretle bağlanacağını düşünememişti. Herkesi karşısına alabileceği kız kardeşi için, başka bir kadını asla tercih etmezdi. Herkes gitse bile Hope'un gitmeyeceğini biliyordu.
İkinci kalp kırıklığı kesinlikle çok daha farklıydı. Wanda Maximoff ile aralarında olan bağ daha kırılgan ve nazikti. İkisi de duygusal açıdan birbirlerine iyi geliyorlardı. Ancak sadakat konusunda Wanda çok zayıf kalmıştı. Eski sevgilisini unutmak için kendisiyle bir ilişkiye başladığını düşünüyordu. Bu oldukça muhtemeldi çünkü Vision bir androidti ve bu da toplumda kabul görmez biri olduğu anlamına geliyordu. Buna rağmen ona olan sevgisini bir kenara bırakarak onunla bir ilişkisi olmasını isterdi. Ancak unutmak ve atlatmak konusunda zayıf bir zihni vardı ve bu da, aldatılmayı beraberinde getirmişti. Meta Savaşı'ndan sonra ölmüş olabileceklerini düşünseler bile, onlara geri döneceklerinin sözünü veren birilerini bırakmak neydi tam olarak emin değildi.
Belki de Wanda ve Pietro kendilerince haklıydılar ancak bunlar artık hiç de önemli değildi. Hope Stark, ilk bebeğini kaybetmiş olmasına rağmen ayakta durmuş ve ikinci bebeği ve sevdiği adamla yeni bir hayat yaşıyordu.
Hunter Stark ise...
Bekâr ve sakin bir iki bin dokuz yüz doksan dört yıl geçirmişti.
Geçit, Dünya-2612 için açıldığında karşısındaki baloya gülümsedi. Tarzı değildi ancak kendisini eğlendireceği kesindi. Eğer kural ve prensiplerine uyabilirse bu gece muhteşem geçebilirdi.
Yanından geçen garsonun tepsisinden bir margarita aldı ve kendi dertlerini abartarak toplum derdi gibi gösteren insanlara umursamaz bakışlar attı. Eğer kendi güçleri tarafından lanetlenmemiş olsaydı, esmer haliyle Tony Stark'ın gençliğinin aynısı olacaktı. Ancak sarışın hali de oldukça dikkat çekici olmalıydı ki kendisine bakan oldukça fazla kişi vardı.
Hunter ise yalnızca tek bir kişiye bakıyordu.
Kapıdan girer girmez saçlarının arasındaki çılgın tutamları ve gözlerinin ışığa göre değişen parlaklığını fark etmişti. Yüzünün doğal hali olduğundan emin olmasına rağmen herhangi bir makyaj yapıp yapmadığını merak etti. Yaptıysa bile ufak dokunuşlar olmalıydı çünkü ten rengini bu kadar kararlı tutturabileceğine inanmıyordu. Böyle bir ortamda bulunmaktan memnun olmadığına oldukça emindi. Garsonun uzattığı hafif alkolleri bile görmezden gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Stark İkizleri Gerçekliği
Fanfiction"Ben bir canavarım," dedim. "Sen bir kahramansın. Siyah da kahraman olabilir. Çünkü herkesin gölgeleri vardır. Kollarımı yanımdaki beline sardım. Hunter'ın uyanmaması için dudaklarımı birbirine bastırarak hıçkırıklarımı yutmaya çalıştım. "Uyumalısın...