Sonra arkamdan tanıdık bir ses duydum.
"Banada sarılsan?" Arkamı döndüm ve abime baktım. Gelen başka kim olabilirdi ki? Acaba onlar buraya nasıl girmişti? Gülümseyerek abimin yanına gittim ve sarıldım, kokusunu içime çektim. Sonra abim benden biraz uzaklaştı.
"Affettin mi beni?"
"Küsmemiştim ki. Sadece uzak kalmaya ihtiyacım vardı." Bu sırada aklıma beni takip eden adam geldi. Bir ara abime bunu sormalıydım.
Abim, Yağmur ve ben içeri gittik. Abimin eli belimde duruyordu. Masaya baktığımda Efkan'ı göremedim. Etrafıma baktım ve o sırada gözlerimiz kesişti. Arkadaşlarının yanına gitmişti. Tebessüm ettim ve gözlerimi çektim. Biz kendi masamızda dururken Can'ın nereye gittiğini merak ettim. Evet, bir katil olabilirdi ama arkadaşımın sevgilisiydi ve bu masada olması gerekiyordu. Etrafıma bakındım ve Can'ı gelirken gördüm. Yanında Görkem'de vardı. Birlikte yanımıza geldiler ve Can direk Yağmur'un yanına geçti. Can'ın gözlerinin içine baktım ve önüme döndüm. Can ve Yağmur kulak kulağa bir şeyler konuşuyordu ve sonra piste doğru gittiler. Dans etmeye başladılar.
Gülümseyerek onları izledim ve o sırada Yağmur bana baktı. Gülümsememi daha da büyüttüm ve ona bakmaya devam ettim. O da gülümsedi ve dans etmeye devam ettiler. Bu olaydan sonra Can'a karşı birazcık yumuşamıştım. Yağmur'u mutlu ediyordu ve bu benim için en önemli şeylerden biriydi. Umarım onu üzmezdi, Yağmur yıllar sonra mutlu olmuştu. Abimin koluna kafamı yatırdım ve bu seferde Görkem'le göz göze geldim. Ben niye bu kadar çok insanla göz göze geliyorum ya! Görkem'e sadece bakıp önüme döndüm. Abim de dahil olmak üzere üçüyle arama mesefe koymam gerekiyordu. Peki bunu abimin omuzunda kafam varken söylememin ironiliği... Neyse. Nedenini bilmiyordum ama içimdeki ses bunu yapman lazım diyor ve ben içimdeki sese güveniyorum. Beni hiç yanlış bir şeye teşvik etmedi. Yavaşça abimin omzundan kalktım ve dik durdum, her zaman yaptığım gibi. Yağmur ve Can yanımıza geldi.
"Hadi gidelim artık. Kafam iyice ağrımaya başladı." Yağmur'un bunu söylemesiyle hemen yanına gidip koluna girdim.
"Çok mu dönüyor başın?" diye sordum. Yağmur da kolumdan çıktı ve güven verici bir sesle konuştu.
"Emin ol yürüyebilirim ve başım ağrıyor dedim, dönüyor değil. "
"Hadi biz bırakalım sizi." dedi birisi. Diyen kişiye baktığımda Görkem'i gördüm. Sadece kafa salladım ve Yağmur'un koluma girmesini sağladım. Ne olur ne olmaz yani. Derin bir iç çekerek koluma girdi. Çantamı aldım ve kapıya yöneldim.
"Mısra!" diyerek birisi seslendi. Sesinden tanımıştım onu. Efkandı. Umarım saçma bir şey söylemez, yanımda abim var. Yavaşça arkamı döndüm ve ona baktım. Bu sırada yanıma gelmişti.
"Nereye?" Kısaca "Eve." diye cevap verdim. Efkan ise susmamak için adeta ter döküyordu. Susup masana dönsene kardeşim!
"Bende gidicem eve, birlikte gidelim. Bırakırım sizi." Göz ucuyla abime baktığımda direk Efkan'a bakıyordu. Sakince Efkan'a cevap verdim.
"Abim gelmiş beni almaya onunla gidicem." dedim ve tanışmadıklarını hatırlayınca devam ettim "Bu arada abim Mert. Arkadaşım Efkan." İsimlerini söylerken onlara baktım. Abim efkanın adını duyunca bana baktı. Sanırım bahsettiğim Efkan olup olmadığını soruyordu. Yavaşça gözlerimi kapatıp onu onayladım. Efkan'a ne kadar abimden bahsettiysem, abime de Efkan'dan bahsetmiştim. Abim beni yargılamayıp normal olduğunu söylemişti. Onun en sevdiğim yönü her konuda anlayışlı olmasıydı. Abimle Efkan sadece bakışmıştı. Abim bana döndü.
"Gidelim hadi." dedi. Efkan'a baktım.
"Görüşürüz" dedim. O da aynı şekilde karşılık verdi. Mekandan çıkıp arabanın park edildiği yere gittik. Arabayı Can kullanacaktı. Abim onun yanında ki koltuğa oturmuştu. Şoför koltuğunun arkasına Yağmur, ortaya ben, abimin arkasına da Görkem oturmuştu. Can yavaşça arabayı çalıştırdı ve hareket ettik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mısra
RandomBen Mısra. Hayatım bir anda öyle bir değişti ki... Hayatında abisinden ve bir arkadaşından başka kimsesi olmayan birisiydim ben. Keşke hayatım hiç değişmeseydi... Keşke hiç bir şeyi öğrenmeseydim... Keşke... -ALINTI- Sabah kalktığımda yanımda abim...